Yağız'la beraber odaya girdik. Oda Ece'nin dediği gibi boştu. Sadece bir pencere ve perde vardı, onun dışında hiçbir eşya yoktu. Birkaç dakika sonra, elinde döşek ve yastıklarla Ece girdi içeri. Döşekleri sererken Yağız konuştu:
"Neden bu adam için kaçtın ki?" dediğinde patavatsızlığına gözlerimi devirdim. Birazdan boynunu sıkıp sus diye bağıracaktım ama benim aksime Ece güldü.
"Bilmem ki." dedi Ece. "Hiç aşık oldun mu Yağız?" Yağız kaşlarını çattı belli ki böyle bir soru beklemiyordu. Yağız'dan cevap gelmeyince Ece devam etti.
"Belli ki olmamışsın, yoksa aşık olacağın kişiyi kendin seçemeyeceğini bilirdin."
"Duygudan yoksun birine aşktan, sevgiden bahsediyorsun Ece." dedim ve alayla güldüm. Harbiden komikti.
"Seni burada öldürmeyeceğim Kartal. Ölümünün eğlenceli olmasını istiyorum."dedi ve kocaman gülümsedi. Anlaşılan bu gece kan çıkacak buradan, başka yolu yok.
"Yağız da aşık olacak, herkes olur." dedi Ece, sonra yere serdiği döşekleri işaret etti.
"Size Ahmet'in pijamalarından getirdim. Giyersiniz, hadi iyi geceler." Ece kapıdan çıktığında yine tuhaf bir sessizlik olmuştu ama çok geçmeden Yağız tişörtünü çıkardı ve döşeğinde üstündeki tişörtü eline aldı. Gözüm belindeki silaha kaydığında yutkundum.
"Neden silah getirdin?" Yağız kurduğum cümleyle belindeki silaha bir bakış attı, ardından eline alıp ikimizin döşeğinin ortasına ama biraz yukarıya koydu. "Bence orası çok sakıncalı bir yer..." Gece uyanıp kafasına sıksam ne yapabilirdi ki? Gerçi aynısını onun bana yapma ihtimali de var ama şimdilik bu ihtimali düşüncelerimden uzaklaştırdım.
"Kemal Amca, ne olur ne olmaz diye verdi." dedi omzunu silkerek, son cümlemi es geçmişti.
"Niye böyle bir şey yaptı ki? Kurşunun Ece'ye gelme ihtimali de vardı." dedim bakışlarımı ayağıma çevirerek. Onunla normal bir şekilde konuşmak çok garipti. Gerçi bu sohbet de pek normal değildi ama onunla en fazla bu kadar oluyordu. Beş dakikadır kavga etmeden durmuştuk ve bu bir rekordu. Yağız derin bir iç çekerken göz ucuyla ona baktım. Şimdi pantolonunu çıkarmıştı ve Ece'nin getirdiği pijamayı giyiyordu. Birkaç saniyeliğine baktıktan sonra bakışlarımı tekrar ayaklarıma çevirdim.
"Beni salak mı sanıyorsun sen?" dedi Yağız, normalde evet derdim ama sanırım şu an sırası değildi. "Ece'yi sadece tehdit amaçlı tuttum. Kemal Amca da zaten bunu bilip, bana güvendiği için verdi silahı." Cevap vermedim.
"Öyle daha mı rahat edersin?" dedi alayla. Ne dediğimi anlamadığım için kaşımı çatıp ona baktım. Bakışlarını takip ettiğimde üstümdekilere baktığını gördüm. Onunla konuşmaktan giyinmeyi tamamen unutmuştum, hızla döşeğin üstündeki üstleri aldım ve giyinmeye başladım. Çok utanmıştım, muhtemelen kızarmıştım da.
Aşırı bol gelmişlerdi, pijama yere düşmesin diye ikide bir çekiştiriyordum ama nafileydi. En sonunda uğraşmayı kesip son bir kez iyice çekip döşeğe oturdum düşerse de düşsün. Yağız da kendi döşeğine oturacakken telefonu çaldı. Yere bıraktığı pantolonuna eğilip telefonunu çıkarırken onu merakla izliyordum.
"Efendim anne?" Bir süre karşı tarafı dinledi.
"Bugün arkadaşın evinde kalacağım. Yarın gelirim." Söylediği yalanla dudaklarım yukarı kıvrıldı. Bir süre sonra telefonu kapattı, ardından bana bir bakış attığında hızla kaşlarını çattı.
"Neden gülüyorsun?" dediğinde yüzümdeki alaylı gülümsemeyi saklamak için çaba sarf etmedim.
"Ne oldu? Zoruna mı gitti benimle olduğunu söylemek." Yağız sabır dilenir gibi kafasını sağa sola salladı.
"Bilmesine gerek yok." Hâlâ gülümserken pantolonumdan bildirim sesi gelince olduğum yerden pantolonuma uzandım ve telefonumu çıkardım. Mesaj Emre'dendi.
Emre Malı: NEREDESİN SEN?
Ben: Bir arkadaşımdayım, neden?
"Bana diyene bak..." Dibimden gelen sesle olduğum yerde sıçradım. Kafamı sağa çevirdiğimde telefonuma bakan Yağız'ı gördüm.
"Bakmasana telefonuma!" Sesim mızmızlanan bir çocuk gibi çıkmıştı ama umursamadım.
"Ben bakmadım, gözüm kaydı." dedi Yağız alayla. Kaşlarımı çatıp vücudumu ona çevirip grri gittim ve telefonumu iyice kendime çektim.
Emre Malı: KANKA MAHALLEDE KAVGA ÇIKTI YİNE. SERKAN, YAĞIZ'IN KARDEŞİ VAR YA HANİ CANER ONUN AĞZINI BURNUNU KIRDI, NEDENİNİ BİLMİYORUZ SİNİRLENDİRMİŞ GALİBA. AVCILAR BUNU ÖĞRENİNCE GELDİLER AĞZIMIZA SIÇTILAR. ARDINDAN BİZİMKİLER HIRS YAPTI İYİCE ADAM FALAN TOPLADIK, GİTTİK BİR KERE DE BİZ SIÇTIK AĞIZLARINA SONRA BUNLARIN ZORLARINA GİTTİ ONLARA VURMAMIZ ONLAR DA ADAM TOPLADI, ONLAR ADAM TOPLAYINCA SON BİRKAÇ KİŞİ DAHA ALDIK BİZ DE AMA SAYICA FAZLALARDI ŞEREFSİZLER. ŞU AN ON BEŞ KİŞİ HASTANEDEYİZ. MERT'İN KAŞINA BEŞ DİKİŞ ATTILAR, BENİM KOLUM KIRILDI. SERKAN'A BİR ŞEY OLMADI AMA AŞIRI SİNİRLİ, SİKECEM O CANER'İ DİYE DOLAŞIYOR ETRAFTA. BİR DE YAĞIZ'IN KURŞUNLAR MAHALLESİ'NDE KAVGA ETTİĞİ BİR ADAM VARDI YA ADINI HATIRLAMIYORUM NEYSE İŞTE O ÇIKMIŞ HAPİSTEN YAĞIZ'I ARIYOR HER YERDE AMA YAĞIZ YOK ORTALIKTA. GELDİ BİZE SORDU FALAN AMA ÇOCUK YOK ORTALIKTA. SENİ DE SORDU SANIRIM BİZE YARDIM ETMEK İSTİYOR BİRLEŞİP AVCILAR'A SALDIRABİLİRMİŞİZ FALAN AMA SEN DE YOKSUN ORTALIKTA. ADAM KAFAYI YEMİŞ.
Emre'nin yazdıklarını fal taşı gibi açılmış gözlerimle okurken her cümlesinde gözlerim daha da açılıyordu. Alt tarafı bir gün onları kendi hallerinde bırakmıştım, adamlar hastanelik olmuş.
Şu Yağız'la kafayı bozmuş adamın adı da yanlış hatırlamıyorsam Barın'dı. Yağız'la ciddi bir kavgaya girmişlerdi ve yanlış hatırlamıyorsam Yağız onu bıçaklamıştı ama adam hastaneye gitmemiş yarasını kendi temizlemişti, Mehmet Amca o zaman yeni hapse girdiği için Yağız'ın en sinirli olduğu dönemlerden biriydi.
Sonrasında adam buradan gitmişti. Ondan arada sırada haberler geliyordu. Söylentilere göre uyuşturucuya bile başlamıştı ama ne kadar doğru bilmiyoruz ama eğer geri geldiyse tekrar ciddi bir kavga olabilir.
"N'oldu? Hayalet görmüş gibisin." Yağız'ın alaylı cümlesiyle bakışlarımı ona çevirdim.
"Hiç, okey oynuyorlarmış dördüncü eksik." Yağız tek kaşını kaldırıp bana baktı. Dalga geçtiğimi düşünüyordu ama ben bütün ciddiyetimle ona bakınca vazgeçip önüne döndü. Döşeğe uzanırken, hazır konuşma fırsatı bulmuşken bu fırsatı kaçıramazdım.
"Yağız..." Döşekte sırt üstü uzanan Yağız gözlerini açmadan bana cevap verdi:
"Hım?" Sesi mayışık çıkmıştı anlaşılan uyumak üzereydi, oysaki yastığa başını daha yeni koymuştu.
"Neden benden nefret ediyorsun?" Sesim hüzünlü çıktığı için kendi kendime kızdım. Yağız şimdi gözlerini açmıştı kafasını bana çevirdi, ellerini de iki taraftan yastığın altına koydu.
"Zaten biliyorsun."
"Bilmiyorum! Ben bir şey yapmadım ki hatta asıl acı çeken benim. Senin amcan hapisten çıkacak ama benim amcam öldü, geri gelmeyecek!" Bizzat kendi kurduğum bu cümleler canımı acıtmıştı. Gözlerim dolarken Yağız'ı izledim. Yavaşça ayağa kalktı.
"Amcam benim her şeyimdi, küçüklüğümden beri babam yerine o bakardı bize ama sırf senin amcan evli bir kadına göz koydu diye hapiste yatıyor şu an."
"Amcam kötü bir şey yapmadı!" Sesim gerçekten mızmızlanan bir çocuk gibi çıkıyordu ama dediklerimde haklı olduğunu biliyordum. "Amcan için üzgünüm ama benim amcam ölmeyi hak etmedi. O kötü bir şey yapmadı... Ayrıca bu amcalarımız arasında olan bir mesele ben sana neden benden nefret ettiğini soruyorum." Gözlerim dolu doluydu. Yağız birkaç saniye dolu gözlerime baktı dikkatlice, o sırada en sonunda bir gözyaşı yanağımdan boynuma dökülürken bana sırtını dönüp tekrar döşeğine uzandı.
"Uyu kartal."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İKİMİZ (GAY)
Romance[TAMAMLANDI] Belki bu bazılarına göre yanlıştı, sapkınlıktı, hataydı ama benim emin olduğum tek bir şey vardı: Ben düşmanıma ve aynı zamanda bir erkeğe aşık oldum.