14 - TUTSAK

14K 902 147
                                    

"Bizim mekâna getirdik. Ne zaman gelirsin?" Yavaş yavaş gözlerimi açarken müthiş bir baş ağrım vardı. Birkaç saniye ne olduğunu anlamayarak etrafıma bakındım.

"Ooo uyanmış bu." dedi bir ses, bir süre sonra benden bahsettiğini anladım ve sesin geldiği yere baktım. Hastanede gördüğüm heriflerden biriydi.

"İyice aldın mı güzellik uykunu prenses?" dedi alaylı bir ses. Bu sefer kafamı önüme çevirdiğimde bunun da hastanedeki Fatih denen herif olduğunu fark ettim. İyice olayı idrak edip etrafımı inceledim ama tam olarak nerede olduğumu çözememiştim. Burada duvardan başka sadece bir kapı, küçük bir ampul ve geniş bir koltuk vardı.

Bu iki heriften başka bir de koltukta oturup tavla oynayan iki adam vardı. Tımarhaneye düşmüştüm herhalde.

Sırtımı dikleştirdiğimde elim ve ayaklarımın sımsıkı bağlandığını gördüm, canım acıyordu. İpleri biraz olsun gevşetmek umuduyla olduğum yerde çırpındım ama tabii ki hiçbir işe yaramadı.

Bu sırada Fatih de tam önüme gelmişti.

"Amma uykucuymuşsun sen. İki saattir senin uyanmanı bekliyoruz, sıkıldık valla." Barın olayından sonra böyle bir şey yaşamam iyice sinirimi bozmuştu.

Bağlı olan iki ayağımı da havaya kaldırıp ona doğru savurduğumda amacım aslında amacım karnına vurmaktı ama boyumu hesaba katmadığım için doğrudan aletine vurmuş oldum.

Acıyla inleyip gerilediğinde ben de yaptığım hamleyle olduğum yerde kaymıştım ve şimdi daha rahatsız bir pozisyondaydım. Diğerleri de bizim sesimizle ayağa kalkıp yanımıza geldi.

Fatih'in acısı geçtiğinde üstüme doğru sinirle yürümeye başladığında hastanede gördüğüm diğer adam kolundan tuttu.

"Sakin ol."

"Bırak." diyip kolunu çekti ve tam önüme gelip yere eğildi ve yakamı tuttuğu gibi ayağa kaldırdı beni. Ardından bir anda yüzü yumuşayıp elini yakamdan çektiğinde şaşkınlıkla ona baktım. Yüzüme yumruk yemeye alıştığım için garip gelmişti.

"Birileri halletmiş benim işimi." dedi Fatih alayla, ben ise anlamayarak ona bakıyordum. Ardından aklıma Barın ile ettiğimiz kavga gelince kaşlarımı çattım, muhtemelen yüzümde yara vardı. Elim ve kolumdaki acı daha fazla olduğu için fark etmemiştim ama zaten yanaklarım da hafif yanıyordu. "Tabii ufak tefek olunca kolay dayak yenir." dediğinde sinirden çıldıracaktım.

"Sakın boyuma laf etme." Kurduğum sitem dolu cümleyle yüksek bir kahkaha attığında onu öldüresiye dövmek istiyordum.

En sonunda gülmeyi kestiğinde diğer herife döndü.

"Doruk, Yağız'ı arasana. Gelemedi bir türlü." Ardından tekrar bana dönüp yakaştı ve omuzumu tuttuğu gibi yere ittirdiğinde sendeleyerek düştüm. Şimdi üstüne bir de kalçam acıyordu, mükemmel! "Kusura bakma seni de bekletiyoruz." dedi Fatih.

"Aaa ne kusuru canım, vaktimiz bol sonuçta beklerim ben sıkıntı yok." dediğimde tekrar güldü.

"Bu bücürün dili de ne uzun lan böyle. Yağız gelsin de alsın boyunun ölçüsünü." dedi tanımadığım adam. Sinir hastası olmama sadece birkaç cümle kalmıştı.

Tam herkes dikkatlerini adama toplamışken ayaklarımı iyice kendime çektim ve bir anda bütün gücümle ayağa kalktığımda hızla öne doğru var gücümle koşmaya başladım ama heniz birkaç adım atmıştım ki bir el belimden tutup beni geri ittirdi. Geriye savrulup yere düştüğüm sırada deponun kapısı büyük bir gürültüyle açıldı.

Hepimiz kapıya döndüğümüzde Yağız'ın bakışları direkt yerdeki bana kaydı. Hastanedeki halinden daha iyi görünüyordu bu içimi rahatlatmıştı. Büyük adımlarla yanımıza yaklaşırken sinirle konuştu:

"N'oluyor burada?"

"Hiç gelmeseydin Yağız." dedi Fatih.

"Dinlenmem gerektiği için gecikmiş olabilir miyim orospu çocuğu?" dedi Yağız sinirle Fatih'in yanından geçerken. Önüme gelip bir bacağını hafifçe kırıp beton zemine koyarken diğer bacağı dik bir şekilde duruyordu. Şimdi yüzünü net bir şekilde görebiliyordum. "Nereden getirdiniz?" Sanki mal ticareti yapıyor da nereden ithal edildiğini soruyor geri zekalı.

"Takip ettik, evine yaklaşınca da aldık buraya getirdik işte." dedi Fatih, Yağız'ın bakışları ona döndü.

"Nereye gitmişti?" dedi Yağız.

"Merhaba, " dediğimde ikisinin bakışları da bana döndü. "Kusura bakmayın sohbetinizi bölüyorum ama keşke benle de konuşsanız çünkü bahsettiğiniz kişi benim hani." dedim sonuna doğru sesimi sertleştirerek. Bir süre bana baktıktan sonra tekrar birbirlerine döndüklerinde iyice sinirim bozuldu.

"Şu kimsenin kullanmadığı boş depoya gitti ama tam göremedik." dediğinde Yağız'ın kaşları çatıldı ve bana döndü.

"Ne işin var senin boş depoda?" dedi merakla bana bakarken.

"Piknik yapıyordum kendi başıma. Dışarıda yapınca sizin mahalleden birilerini görüyorum genelde sonra moralim bozuluyor." Alayla konuştuğumda Yağız'ın eli yakama gitti.

"Dalga geçme, ne işin vardı orada?" dediğinde cevap vermeden sadece ona baktım. Keşke yine kafasına taş düşse de bayılsa.

"Sen içinde olduğun durumun farkında mısın lan piç? Cevap ver sorularımıza." dedi adının Doruk olduğunu öğrendiğim şahıs.

Bakışlarım birkaç saniyeliğine Doruk'a dönse de ardından tekrar önümdeki kahverengi gözlere döndüm.

Barın konusu hakkında konuşmak istemiyordum. Zaten yeterince kötü hissediyorum, üstüne onlar beni bu kadar darlayınca içimdeki korkunç, kötü his daha da büyüyordu... Mümkün olsa o anı hafızamdan silerdim.

Yağız da benim gibi bir süre, bir şey demeden gözlerimin içine baktı neden konuşmadığımı çözmeye çalışırmış gibi.

Ardından kısa bir süreliğine bakışları değişti, ayağa kalkıp tişörtünün kollarını katlamaya başladığında benim de kalbim hızlı hızlı atmaya başladı. Şu an, dayak yemek isteyeceğim en son an bile değildi. Kendimi zaten bok gibi hissediyorken daha fazla yumruk yemek istemiyorum, üstelik Yağız'dan hiç istemiyorum.

Yanımızdaki herifler de bir şey demeden pür dikkat onu izliyordu.

"Siz dışarı çıkın." dedi Yağız. Endişeli bir şekilde birbirlerine kaçamak bakışlar attılar.

"Yağız istersen yorma kendin-" diye başlayan Doruk'un cümlesini Yağız'ın sesi kesti:

"Sadece konuşacağız." dedi Yağız, bana doğru korkutucu bir şekilde bakarken. Benim ise sinir, gerginlik ve korkudan dolayı vücudum kaskatıydı ama soğukkanlılığımı koruyarak aynı şekilde ona bakıyordum.

"Sadece konuşacağız..." dedi Yağız, fısıltılı bir sesle kendini tekrarlarken.

İKİMİZ (GAY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin