12

83.2K 3K 596
                                    

Medya: Ahlâ'nın gecelikleri... biraz vintage giyiniyor gecelikte de tamamen köydekiler gibi değil ama tamamen de modern değil. Sağdaki beyazın askılı halini betimlemeye calışmıştım geçen. Sadece anlattığımın göğüs kısmında ipler vardı daha da büzülebiliyordu.

Bana da hikaye önerir misiniz? :)

Aradan dört gün geçmişti. Bu süre zarfında Mahir mobilyaların geldiğini haber vermiş ama Ahlâ bir türlü gidememişti. Annesi ise çeyiz merasimi diye tutturunca dün çeyiz götürmüşlerdi. O kadar yorgundu ki genç kız eve gidip dolabı yerleştirmek dahi istemiyordu. Aslında bu gün gitmesi gerekti. Mahir eve gelmeden odayı toparlayıp eve dönecek böylece karşılaşmayacaklardı. Nikah tarihi aldıkları günden beri kovalamaca oynuyorlardı adeta. Çarşamba gününe şunun şurasında ne kalmıştı ki? Ahlâ bunları düşündükçe titrek bir nefes aldı.

"Anne, ben kalkayım da Mahir'lere gideyim. Dolapları yerleştirecektim."dediğinde Annesi hüzünle başını salladı. "Tamam kızım, git burada bir şey kalmadı zaten."dedi. Evde hummalı bir çalışma vardı. Bir çok şehirden eş dost akraba geliyordu. Hepsinin ayakları birbirine dolansa da İsmail bey en büyükleriydi ve onun torununun düğününe elbetteki geleceklerdi.

Düğün için epeyce büyük bir düğün salonu tutulmuştu. Hem iki tarafın akrabası çoktu hemde Mahir'in Çevresi epey genişti. Ahlâ yemenisini başına dolayıp evden çıktı. Havalar baya soğuduğu için kışlık basma elbisesini giymişti. Bacaklarını açık bıraktığına lanetler yağdırsa da ayağındaki patikleri onu ısıtıyordu. Zaten malum günündeydi, öyle her zaman karnı ağrıyan biri olmasa da soğukta kalınca hemen yatağa düşüyordu.

Hızlı hızlı esen rüzgar ve bozuk havadan dolayı hırkasına sarınarak gitti. Koşarak bayırdan aşağı düşmemek için ufak çığlıklar atarak evin yolunu tuttuğunda yağmur çiselemeye başlamıştı. Sonunda eve vardığında gök öylesine gürlüyordu ki Ahlâ kapıyı kıracak gibi çalıyordu. "Ay kızım, ne oldu korkuttun."diyen Nurten hanıma Ahlâ nefes nefese cevap verdi. "Gök gürlüyor, çarpacak şimdi beni anne."deyip içeri girdiğinde Nurten hanım kalakaldı. Sonunda kendisine o söylemeden anne demesi çok mutlu etmişti.

"Evde kimse var mı?"dediğinde saat öğleden sonra 4 olduğu için olmadığını tahmin ediyordu. "Yok kızım, herifler kahvede, baban başında bugün, Mahir'imde Marangozhanede."deyince Ahlâ kafasını salladı. Mutfağın yanındaki küçük odadan çıkan Zeynep Elinde çamaşır sepetiyle geldi. "Hoş geldin Ahlâ, bunlarda abimin sen toplarken bende ütü yaparım öyle yerleştiririz olur mu?" dediğinde Ahlâ kafasını salladı. "Olur olur, Çok sağ ol."deyip ahşap merdivenlerden çıkmaya başladılar.

Artık havalar soğuduğu için o güzel balkon kapısı kapalıydı. iki kanatlı ahşap balkon kapısı yazları sonuna kadar açık olur Karadeniz'in o eşsiz manzarası görünürdü. Ahlâ Odanın kapısını açınca Kalbi heyecanla tekledi. Odanın kapısını açar açmaz sol tarafında Dolabı, karşısında yatağı hemen iki yanında komodinler ve kapının sağ tarafında ise şifonyeri vardı. Yere serdikleri krem rengi halılarda çok yakışmıştı. Perdeler dümdüz tüldü ve yeri süpürüyordu. İki yanından Yatağın başlığı gibi gri fon perdeler uzanıyordu.

Ahlâ iç çekti, ikisinin odası olacaktı. Birine ait olmayı biriyle bir olup mutlu olmayı o kadar çok beklemişti ki, hayallerinde ki gibi olmasa da umut etmeden edemiyordu.

Yorganlara mis gibi yumuşatıcı kokan yarı saten kumaştan bir nevresim takımı geçirmişti. Beyaz nevresimler odayı ferahlatırken üzerine de yarım bir şekilde gri pikeyi sermişti. Oldukça şık duruyordu.

Şifonyerin üzerine açtığı kutudan kişisel eşyalarını koyarken, Mahir'in parfümü ve saç spreyini de kendi kokusunun yanına koymuştu. Çekmecenin içine bir kaç eşyasını da koyup komodinlere geçti. Nerede uyuyacaklarını bilmiyordu ama sağ taraftaki komodinlere mahirin sola da kendi çoraplarını koymuştu. Dolap kapaklarını açtığında ilk Kendininkileri yerleştirmeye başladı. "Ay Ahlâ mobilyalara bayıldım. Tam hayalimde ki gibi vallahi, dolabına bak. Yazlık kışlık diye ayırmana bile gerek yok."dediğinde gülümsemişti genç kız. "Daha iyileri senin olsun Zeynep."dediğinde gülüştüler. "Eee neler aldınız geçen?"deyip güldüğün de Ahlâ kızardı. "Sorma, Mercan'ı götürdüğüme bin pişman oldum, neler aldırdı bana."dediğinde Zeynep hemen ütüyü bırakıp yanına geldi. "Ay bunlar mı, Ahlâ..."derken genç kızın ismini uzatmıştı. Zeynep önündeki dantelli toz pembe, siyah ve mor renklerde ki iç çamaşırı takımlarını görünce evlenmeye özenmediğini söylese yalan olurdu.

AHLÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin