Trabzon'da gün çoktan aymıştı. Ahla kızartmaları hazırlarken bir yandan da yengesi kuymak yapıyordu. Tüm kahvaltılıkları çardağa kurduklarında ev ahalisi de yavaş yavaş kalkmaya başlamıştı. Ahlâ bugün heyecanlıydı, uzun zamandan sonra düğüne gidecek olmanın verdiği heyecanı yaşıyordu. Buralarda günler o kadar aynı geçiyordu ki, tüm köyün düğünde olacak olması bir nebzede olsa hayalini kurduğu adamı bulacağını umut ettiriyordu. Ah, Ahlâ az mı kitap okuyup, filmler bitirmişti. Yoktu ki şöyle tam gönlüne hitap edecek biri.Bugüne dek etkilendiği insan bir elin parmağını geçmezdi, yaşıtları çokça teklif gönderse de hissedemiyordu işte bir şey. Aşık olmadan evlenmek istemediği içinde tüm kısmetlerini dedesi sayesinde reddediyordu. Ama buna bir dur diyeceklerinin de farkındaydı. Belki de beyaz atlı prensiyle bugün karşılaşırlardı.
Sevinçle dün olanları unutup kahvaltı sofrasının son eksiklerini tamamladı. Ablası ve eniştesinin arabası durunca heyecanla arabaya doğru koştu. "Hoşgeldiniz enişte, Ben Asaf'ımı göreceğim. Kusura bakmayın."dediğinde daha kırkı dolmayan yeğenini ablasından aldı. Mis gibi bebek kokusunu içine çektiğinde Esma ise ailesi ile selamlaşıyordu. Esma 27 yaşındaydı, geçen sene sevdiği adamla evlenmiş bu senede evladını kucağına almıştı. Civar köylerden birinde yaşadıkları için ve yeni doğum yaptığı için pek gidip gelemese de bir aydan sonra baba evine gelmişti.
"Ablam, yüzümüze bakmıyorsun be,"dediğinde yengesinin "Ana olacak yaşı gelmiş ablası ondan."demesiyle yüzü kırmızıya çaldı Ahlâ'nın. Yengesinin de çok geniş bir ağzı olduğunun farkına vardı. Neyse ki eniştesi yüzü gözü dağılmış abisinin malumatlarını Mustafa abisinden dinliyordu. Yengesi Elmas ile birlikte masaya gidip servis yaptıktan sonra ailece hep beraber dünü unutup kahvaltılarını yaptılar. Ablası bir aylık süreci anlatırken Dedesi ve babaannesi torunlarını seviyorlardı. Bebek o kadar küçüktü ki, Esma sonunda emzirip uyutmak için içeri girdi.
Ahlâ ise ablasının peşinden koşup içeri girdi. Aralarında 5 yaş olmasına rağmen öylesine iyi anlaşıyorlar öylesine yaşıt gibiylerdi ki her şeyi paylaşabiliyorlardı. Ablası Asaf'ı emzirirken Ahlâ'da yatağa oturup bebeğin başını okşuyordu. "O kadar güzel ki,"dediğinde Esma kardeşine gülümsedi. "Rabbim sana da nasip etsin, karşına öyle birini çıkarsın ki... Çok mutlu ol hep şirin yüzlüm."dediğinde Ahlâ heyecanlandı. "İnşallah abla, kimse yok ki. Artık evdekileri nasıl oyalayacağım bilmiyorum bile."dedi, Esma ise onu çok iyi anlıyordu.
Ahmet'e kavuşmak için az diretmemişti. Hatta Arslan ailesi ile husumetleri yokken Dedelerinin verdiği sözü duymuştu kulakları. Torunlarını baş göz edeceklerine söz vermişlerdi. Ama yakın bir zamanda Ahmet'i getirip sözlendiklerinde içi rahatlamıştı. Sonrada gurbetlik başlamıştı. Tam 6 sene Ahmet'in askerliği, fabrikada çalışması derken anca evlenmişlerdi.
Esma derin bir nefes aldı. Abla kız kendilerine kahve yapıp biraz çene çaldıktan sonra öğle yemeklerini yeyip hazırlanmaya koyuldular. Ahlâ üzerine kırmızı, üzerinde beyaz çiçekler olan basma elbisesini içine de göğüs kısmında dantelleri olan içliğini giyip başındaki yazmasını çıkardı. beline kadar dalgalı olan siyah saçlarını tarayıp şakaklarından burarak arkada kelebekli tokasıyla birleştirdi.
Kirpik kıvırıcısı ile mavi gözlerini çevreleyen kömür karası kirpiklerini kıvırdı. dolgun, minik dudaklarına nemlendiricisini sürüp eşyalarını topladı ve dolabına yerleştirdi.
Aşağı indiğinde telefonundan Mercana meydana geleceğine dair kısa bir mesaj attı. "Ee, hadi çıkmıyor muyuz?"dediğinde herkes yavaştan kalkıyordu. Safiye hanım kızına"Sen erken git bari, bir şey lazım olur."dediğinde Ahlâ kafasını sallayıp kapıya ilerledi. Sandeletlerini giyip seke seke yem yeşil ara ara toprak olan bayırı indiğinde Yavaştan kemençe sesleri duyuluyordu, gidip gelen sesten anladığı kadarıyla ses sistemini ayarlamaya çalışıyorlardı. Düz yolu geçerken Kahvehanenin yanından geçip Marangozhaneyi döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHLÂ
Novela Juvenil•Ana karakter Ahlâ ve Mahir'den sonra yan karakterlerin hikayesine geçiliyor. Bunu sevmeyenler başlamasın lütfen ❤️ Zeynep, "Çok şükür bu aralar iyi şeyler oluyor, Abim bugün çıktı hapisten."dediğinde Ahlâ bozguna uğramıştı. Mahir abi hapishaneden ç...