Mahir
Sabah olduğunda Ahlâ olduğu yerde kımıldadı. O kadar güzel uyumuştu ki, gerinirken bile dinlendiğini hissediyordu. Kasıklarında dün gecenin sızısı vardı ama katlanılmayacak gibi değildi. Ve alt baldırında ise topuklu ayakkabıdan kalan ağrı vardı. Kasları buna hiç mi hiç alışık değildi. Yüzünü sıvazlayıp Yanına döndüğünde nefesi kesildi.Mahir... Kocası ve bundan sonra ki en yakını.
Gözleri dağınık saçlarına, sakallı yüzüne, Yüz üstü uyuduğu için yastığın sıkıştırması ile yana kayan kalın dudaklarına ve yastığın altına ellerini koymasından dolayı şişkin duran pazularına... Ahlâ iç çekti. O kadar güzel görünüyordu ki Alt dudağını ısırarak gözlerini sırtına bronz tenine çıkardı. Dalga dalga kaslar kaplı geniş gövdesi Ahlâ'yı daha da heyecanlandırıyordu. 22 yaşında bir genç olarak dün akşam yaşadığı tecrübeyle kıyaslanacak hiç bir şey bulamıyordu. İnanılmaz bir isteğin yakıp kavurduğu iki bedenin buluşmasıydı dün yaşananlar. Ahlâ'ya titreme geldi.
Geceyi düşündükçe hem utanıyor, hemde istekle doluyordu. Mahir'e dokunmak, Mahir'in ona dokunması... Ahlâ kendine gelmeye çalıştı. Yutkundu ve yataktan yavaşça kalktı. Defalarca Mahir'i kontrol edip üzerine dünkü tişörtü geçirdi. Çıplak ayaklarla tahta zeminde ilerleyip Sobanın camını açtı ve içe bir kaç odun atıp tutuşturdu. Duştan çıkınca sıcak olmasını isterdi.
Parmakları ucunda tahta kapıyı açarak küçük banyoya girdi ve Şohpen'i çalıştırdı. Daha sonra banyodan tekrar çıkıp ufak tefek olan Tezgahın önüne geldi. mini buz dolabına baktığında Poşet görmüştü. Belli ki Mahir daha önceden alışveriş yapıp direk dolaba poşetle tıkmıştı. Ahlâ gülümsedi. Sessizce poşeti çıkarıp içine baktı. Üçer tane domates salatalık. ufak pakette soslu zeytin, altılı yumurta, tere yağı, kutu peynir ve Mısır ekmeği. Tamamen bugün için alışveriş yapmıştı belli ki. Ahlâ'nın bir anda anlamsızca yüzü düştü. Burayı çok sevmişti. Uzun soluklu kalmak o kadar isterdi ki!
Elindekileri açıp kuzine sobanın önündeki Sehbaya yerleştirdi. Yine her şeyde olduğu gibi ufak çaydanlığa su koydu. Neyse ki çayda kahvede baharatların yanında duruyordu. Hatta açılmış makarna paketi bile vardı.
Mahir kıpırdanınca Ahlâ kendini banyoya attı. Sıcak su o kadar iyi gelmişti ki, kendini kuş gibi hafif hissediyordu. Yıkanıp vücudunu kuruladığında Saçlarını salık bıraktı. Üzerine yine aynı tişörtü giyince omuz silkti. Buraya bir kaç eşya bırakması gerekecekti.
Heyecanla kapıya yöneldiğinde Mahir ile yüzleşmek için derin nefesler alıyordu. Kendini dizginlemeye çalışıp kapıyı açtı ve sıcacık odaya attı kendini. Yatak boştu. Gözleri hemen Tezgaya gittiğinde yutkundu. Kirpiklerini kırpıştırarak Mahire baktı. Altında Boxer'ı ile ocağın başında dikilmiş çayı demliyordu. Göz göze geldiler. Ahlâ utanarak, "Günaydın."dediğinde Mahirde yeni uyanmış olmasının verdiği tarazlı sesiyle"Günaydın"dedi. Ahlâ hiç bir şey olmamış gibi göz kontağı kurmadan yanına gitti. Buz dolabına eğildi, yumurta ve yağı çıkarıp Mahirin sol tarafına geçti. "Beni niye uyandırmadın."dedi genç adam. Ahlâ ise ondan tarafa bakmıyor. Bakır sahanlığa yağ koyuyordu. "Uyumak istersin diye düşündüm."deyince Mahirden ses gelmedi. Bakmak istemiyordu. utanıyordu hemde delicesine. Dün adamın adını inlerken nasılda kendinden geçmişti. Üstelik evlenmek istemiyorum deyip adamla iki kere sevişmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHLÂ
Подростковая литература•Ana karakter Ahlâ ve Mahir'den sonra yan karakterlerin hikayesine geçiliyor. Bunu sevmeyenler başlamasın lütfen ❤️ Zeynep, "Çok şükür bu aralar iyi şeyler oluyor, Abim bugün çıktı hapisten."dediğinde Ahlâ bozguna uğramıştı. Mahir abi hapishaneden ç...