Aşağıdaki notu okumadan geçmeyin lütfen!
Zeynep günlerdir mesaj atmayan adamın bir ses çıkarması için umut ediyordu ama Kenan'dan ses seda yoktu. Öyle ki arkadaşları ile oturduğunda dahi ara da dalıp gidiyor ve içi daralıyordu.
Kenan...
Yıllar önce içi gittiği adamla görüşmüştü ve tahmin ettiği gibi adam onunla ilgilenmemişti. Zaten o değil miydi seneler evvel yüzüne dahi bakmayan, onu görmeyen, fark etmeyen? Evet, mantıklı bir açıklaması olduğunu biliyordu. Onu evlenmeden bir hafta önce görmüştü ve kimse onun evleneceğini laf arasında dahi söylememişti. Zeynep de bilmeden tutulup kalmıştı. En çokta yaralı yüzüne. Hem şefkat duyuyordu hemde ilkel görüntüsünden dolayı arzuluyordu. O zamanlar hislerini böyle net tarif edemiyordu tabi, sudan çıkmış balığa dönmüştü.
18 yaş, yeterli bir yaştı evlenmek için. Köyde bunlar sorun edilmezdi. Ama adamın ondan büyük olduğunu biliyordu. Artık reşit olmuştu, öz güveni yüksekti, ergenliğin son demleri nedeniyle o kötü görüntüden çıkıp serpilmişti.
Ama nasibi Kenan değildi. Sonra unuttu tabi ki, hayranlık gibi bir şeydi belki de, toy zamanlarındaki ulaşma arzusuydu. Şimdi ise o adam artık bekardı ve annesi Zeynep ile evlenmesi için onları görüştürmüştü. Kader öylesine örmüştü ki ağlarını Zeynep şaşkın hissediyordu kendini.
Bir neden olmalıydı, onların yollarını yeniden kesiştiren kaderin bir bildiği olmalıydı.
****
Zeynep ve Ahlâ masayı toplayıp, çay suyunu koyduklarında, bulaşıkları yıkamaya koyuldular. Ahlâ'nın keyfi oldukça yerindeydi. Kocası ile artık hiç bir problemi kalmamış, doğacak bebeklerini bekliyorlardı. Zeynep'in yüzünde tebessüm belirdi. "Sonunda!"diyen Ahlâ ile Zeynep daldığı düşüncelerden çıktı. "Yüzün gülmeyeli bir hafta olacak neredeyse."deyince Zeynep omuz silkti. "Hala yazmadı, hiç bir şey söylemedi."dedi. Ahlâ hüzün ama aynı zamanda sinirle dişlerini sıktı. "Zeynep, sen gidip adamla görüştün. İkiniz de bir birinize kendinizi tanıttınız. Hiç değilse aklında kalmadı. Her insan hayalimizdeki gibi değildir ki. Sen belli ki eskiden baya beğeniyormuşsun. Ama karakterini bilmiyorsun. Olmuyorsa vardır bir sebebi güzelim."deyince Zeynep elini kurulayıp tezgaha yaslandı.
"Beni beğenmedi sanırım."derken kadınlık gururu yerle bir olmuştu. Öz güveni desen artık yoktu. Ahlâ kaşlarını çattı. "Nereden anladın?"dediğinde Zeynep başını eğdi ve sonra kirpik altından Ahlâ'ya baktı. "Yan oturdu, böyle bir rahatsız gibiydi. Sanki yüzüme bakmaya tahammülü yokmuş gibi. Bir ara evlilik hayatımız olacağını ima etsem de böyle bir şeyin olmayacağını söyledi. Yani lafı oraya getirdi. O sadece oğluna annelik yapacak birini arıyor. Ayrıca sanki ufak bir kızmışım gibi bir de yaşımı beğenmedi!"Ahlâ anlayamıyordu. Zeynep gerçekten çok alımlı bir kızdı. Evet güzellik göreceli bir kavramdı ama çekicilik. Bunu Zeynep'i tanıyan herkes bilirdi. Bir aurası vardı ve insanları çok rahat bir şekilde etkisi altına alıyordu.
"Adamın yüzünde kocaman bir yara var, belki çekinmiştir?"dediği an Zeynep gözlerini kırpıştırdı. Sürekli yarasını gölgeleyerek oturması, gözlerinin arada bir dudaklarına inmesi, ama sanki göz deviriyormuş gibi çekmesi... Yanlarında biri otursa Kenan'a Zeynep'ten nefret mi ediyorsun diye sorardı herhalde.
"Bilmiyorum Ahlâ, yemin ederim benden nefret ediyormuş gibiydi. Evet hiç kaba söz çıkmadı ağzından ama davranışları kabaydı. Adam evde kaldığımı düşünerek gelmediyse bende bir şey bilmiyorum. Sürekli dul adamı ne yapacaksın tavrındaydı."dedi. Ahlâ'da elini kurulayıp Zeynep'e döndü. "Bence bu adamın çekindiği bir şeyler var, anlattıkların, adamın hareketlerine mantıklı bir açıklama bulamıyorum." Zeynep kafasını salladı. "Neyse, kimsenin peşinde koşacak değilim. Yazmıyorsa kendi bilir."dediğinde Masanın üzerindeki telefonunu aldı. Madem artık düşünmüyordu, numarasını silmesinde sakınca yoktu!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AHLÂ
Teen Fiction•Ana karakter Ahlâ ve Mahir'den sonra yan karakterlerin hikayesine geçiliyor. Bunu sevmeyenler başlamasın lütfen ❤️ Zeynep, "Çok şükür bu aralar iyi şeyler oluyor, Abim bugün çıktı hapisten."dediğinde Ahlâ bozguna uğramıştı. Mahir abi hapishaneden ç...