9

67.3K 2.8K 529
                                    

İlginiz için teşekkür ederimm :)

Ahlâ odasında yatağına uzanmış hem ağlıyor hemde aklına gelen o küçük anıyla dudakları kıvrılıyordu. Aklını yitirmek üzereydi...

Eve apar topar geldiğinde abisi onunla konuşmak istese de Mustafa abisi Ömer abisine engel olup odasına gitmesine izin vermişti. Yengesi gün boyu odasına girip onu sıkıştırsa da hiç oralı olmuyor ve camın kenarından kararmış havayı izliyordu. Öpüşmüşlerdi! Mahir ve Ahlâ birbirlerini ilkel bir şekilde, büyük bir arzuyla öpmüşlerdi.

Ahlâ daha çok sevmek gibi sakin bir şey olacağını sanırken yaşananlar hem şefkat hemde delicesine bir arzuya dönmüştü. Birileriyle paylaşmak istiyor ama bir yanı da bu anın kendisine özel kalmasını istiyordu. Nedeni apaçık belli olan huzursuzluğu da düşmanın oğluyla hemen bu kadar özel bir anı paylaşmalarıydı.

O adam abisini vurmuştu! Her ne olursa olsun ilk davranan olduğu için suçlu oydu. Peki Ahlâ 'Nişanın bozulmasını bekleyeceğım' derken neden kendini adamın nefesinde soluklanırken bulmuştu?

Bu sorular aklını yiyip bitirecekken bir anda telefonu çaldı. Ahlâ heyecanla telefona baktığında Zeynep ismini görünce tereddütsüz açtı. Neden bilmiyordu ama Mahir'in aramasını beklemişti...

"Zeynep?"dediğinde karşı taraf heyecenla, "heh, Ahlâ nasılsın, evde bir sıkıntı yok değil mi?"dedi. Alt dudağını ısırıp sanki onun tadını alıyormuşcasına titredi. Halbuki eve geldiğinde dudaklarını delicesine yıkamış ve tahriş etmişti.

"İyiyim Zeynep aradığın için sağol,"dediğinde bir süre bir hışırtı duyuldu ve sessizlik oldu. Sonra Zeynep'in sesi yeniden duyuldu. "Ee, şey, abin bir şey dedi mi? evden de apar topar çıktın çok geçmeden hemen gittin."deyince genç kızın yüzü alev aldı. O anları düşünmek bile istemiyordu ama Ahlâ Mahir ile sessizce saf saf karşılarına bakıp boşluğu izledikten sonra Zeynep gelmişti ve Ahlâ da hemen kalkıp gitmişti.

Rezilliğin dik âlâsı!

"Bütün gün odamdaydım, konuşmadık bile. Ama şimdi Arkadaşları gelecek, mecbur çıkıp yengeme yardım edeceğim."dediğinde Bir anda o bariton ses duyuldu. "Kimmiş bu arkadaş! Şerefsize bak beni sınıyor."Mahir'in kükreyen sesi kulaklarına geldiğinde Ahlâ şok olmuştu. Onları mı dinliyordu yani. "M-Mahir,"dediğinde Mahir sinirden deliye dönmek üzereydi. "Kim gelecek dedim Ahlâ!"dediğinde Ahlâ korku salan sesle titredi. "Cengi-"tabi cümlesini bitiremeden ağzına tıkmıştı Mahir. "O itin adını ağzına alma!"diye bağırdığında Ahlâ sinirle dişlerini sıktı. "Sen sordun, ne bağırıyorsun!"deyince Zeynep konuşmaya çalışıyordu ama Mahir müsaade etmedi.

"Odandan dışarı çıkmak yok, anladın mı beni. Yoksa orayı gelir hepsinin başına yıkarım."deyince Ahlâ zaten öpüştükleri için suçluluk duygusu yaşıyordu bir de üzerine böyle kendini kaptırınca adam Ahlâ sinirlendi. "Hiçte bir şey yapamazsan, Sen bu nişanlılık olayına kendini fazla kaptırmışsın!"bir süre sessizlik oldu. Evet evlenme olasılıkları çok yüksekti ama Ahlâ başlarda hep abisi ile arası gittikçe kötüleşirse yüzükleri atarlar diye düşünmüştü. Son bir kaç gündür adamla bu kadar yakın olması bazı şeyleri unutturmuştu anlaşılan. "Bana bak beni sinir etme, o düğün olacak! anladın mı beni. Öyle yada böyle!"dedi. Adamın sesindeki soğuk tını herkesi üşütebilirdi. Ahlâ yutkundu, "Benim çay koymam lazım kapatıyorum dediğinde,"karşıyı dinlemeden kapattı.

İşte bu yaptığıyla yaşanacak kötü şeylerin ateşini fitillediğinin farkında bile değildi.

*********

Akşam olduğunda Cengiz ve ailesi Ahlâ'ların evine geldiklerinde bu gayet normal karşılanmıştı tabii ki, Aile dostları zaten sürekli gelip gidiyorlardı ama Ahlâ'nın nişanından sonra Asiye hanımın Arkadaşı Gülşen hanım tavır almıştı. Tabi bu davranıştan Asiye hanımın bir bilgisi yoktu. Ama şimdi anlıyordu ki Ahlâ'yı kendine gelin istiyordu. Ama Asiye hanımın aklının ucundan dahi geçmezdi. Çocukları birlikte büyümüştü. Yaptığı imaları şaka sanmıştı. Çünkü çocuklar hep kardeş gibi büyümüşlerdi. Tabi ki de kızının gönlü olsaydı kesinlikle arkasında olurdu ama anlıyordu ki, Bu sevda tek taraflıydı.

AHLÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin