21

89K 3.3K 367
                                    



Ahlâ'nın dakikalardır en büyük korkusu eve dönmekti. Çünkü hem Mehmet babası ile nasıl konuşacağını düşünüyordu hemde onu gerçekten seven ve bir kez bile kötü hissettirmeyen Nurten annesinin nasıl yüzüne bakacağını düşünüyordu. Mahir ile birlikte giyinip çıkmışlar eve doğru yol alıyorlardı. Dün gece gecelik ile geldiği için aynı geceliği giymişti. Üzerine ise Mahir'in kaşe kabanını geçirdiği için her yeri oldukça kapalıydı. Ayaklarında Mahir'in uzun çorapları vardı.

Mahir'e korkuyla döndü ve Mahir de ona bakarken önüne dönecekken yeniden genç kıza döndü. "Ne oldu?"dediğinde Ahlâ üzgünce Mahir'e baktı. "Evdekileri düşünüyordum."dediğinde yüzü kızardı. Mahir ise Ahlâ'nın elini tutup sıktı ve yola baktı. "Takma kafana, bir şey yaptığın yok."deyip homurdanarak,"Asıl ayıbı niz ettik."dediğinde Ahlâ endişe ile önüne döndü. Her iki konuda ayrıydı sonuçta. Evet ona yapılan haksızlıktı. Belki cehalettendi. Belki eskiden nasıl gördülerse doğruların şimdi ki kuşak için de öyle olduğunu düşünüyordu büyükler ama Ahlâ'nın da konuşmadan gitmesi yanlış olmuştu.

Keza Mehmet babası çok sakin bir şekilde sormuş, ne olduğunu anlamaya çalışmıştı. Burada anneye babaya saygı her herde olduğu gibi fazlaydı. Ama köy yaşamı geleneklere biraz daha bağlı kalan insanlar ile doluydu. Doğru ama yanlış fark etmezdi. Ahlâ ayıp etmişti.

Sıkıntı ile iç çekti. Yol akıp giderken ona da yine bir uyku bastırmıştı. Yorgundu, günlerdir uyuyamadığı uykusunu beşik gibi sallanan arabada alıyordu.

*********

Ahlâ gözlerini açtığında etraf oldukça karanlıktı. Nere de olduğunu anlamayan genç kız gözlerini ovuşturup kalkınca kendi odasında olduğunu fark etti. Ağır adımlarla yataktan kalkıp lambayı açtığında saate baktı. saat 18:06 idi. Baya uyuduğunu fark edince şaşırmıştı. Üstelik en son arabada uyuduğunu hatırlayınca yüzü sıcaktan yandı. Eve Mahir onu kucağında getirmiş olmalıydı. Üzerindeki geceliği çıkarıp Kahverengi elbisesini giydi. Odadan çıkıp şişen ve yastık izi olan yüzünü yıkadı. Saçları öylesine uzamıştı ki eliyle toplayıp beline doğru attı.

Kendi içinde kestirse mi diye düşünürken yavaş yavaş aşağı indi merdivenlerden. Mutfaktan sesler geliyordu. Nurten annesinin konuşmasını duyuyor, holdeki kocaman masaya baktığında sofrayı hazırladıklarını görüyordu. Holün hemen sağındaki salon kapısı açıktı ve tv sesi geliyordu. Mahir eve gelmiş olmalıydı.

Sessizce mutfağa girdiğinde Zeynep çorbayı karıştırıyor Nurten annesi ise fırını kontrol ediyordu. Ahlâ boğazını temizledi. içeridekiler ona döndüğünde Zeynep gülümseyerek yanına geldi ve boynuna sarıldı. Ahlâ ise kalakalmıştı. Zeynep ile uzun süredir arkadaşlardı ve ilk kez ondan böyle bir sevgi gösterisi görüyordu. Ahlâ'da genç kızın beline sarılıp gülümsedi. Zeynep Ahlâdan ayrıldığında Ahlâ Nurten hanımın yanına gidiğ elini uzattı. Genç kadın gülerek elini verdiğinde Ahlâ hemen öpüp kadına sarıldı. "Özür dilerim anne, ayıp ettim."dediğinde Genç kadın sıkı sıkı sarıldı gelinine. "Ne ayıbı yavrum, benim herif asıl ayıp etti de anca kafasına dank etti. Herkesi ben sanıyor, kaldı mı herse he dedirten adetler."

Ahlâ gülümsedi. Saçını kulağının arkasına atıp Zeynep'e döndüğünde Zeynep hüzünle baktı. "Ah Ahlâ, alacaktın abimi karşına, her şeyi söyleyecektin. Ne diye gidip gizi de üzüyorsun. Çok merak ettik yemin ederim. Ben olayı anneme annem babama anlattığında her şey çok geçti zaten. Babam sana kızmayacaktı ki, o ne oldu diye sormak istedi. "dediğinde babasını çocuksu bir şekilde savunmasına gülümsedi. Nurten hanım ise Ahlâ'ya salonu işaret etti. "Haydi git de bir öpüşün, başımın etini yiyiyor, çok üzüldü o da yavrum."dediğinde Ahlâ başını salladı.

AHLÂ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin