Medyada Elena var./
Uyandığımda sabahın beşiydi. Hiç bu saatte uyanmazdım. Hava hala karanlıktı ve vücudum uyumak için can atıyordu. Ama reflekslerim uykuya hayır dedi ve yataktan çıktım. Işığı açtıktan sonra banyoya girdim. Buz gibi su bu soğuk havada titrememe sebep olsa bile kendime gelmeme yardımcı oluyordu.
Yaklaşık bir saat küvette keyif yaptım. Sigara banyoda gerçekten iyi gidiyordu.
Banyodan çıktığımda güneşin doğmuş olduğunu fark ettim. Annem olsaydı şimdiye krep kokuları evin her tarafını sarmıştı. Ölümü beni çok fazla etkilemesede anılar canlanınca tüylerim diken diken oluyordu. Güçlü bir kızdım ve en son ne zaman ağladım bilmiyordum. Cenazesinde bile ağlamamıştım. Tabiki yine ağlamayacağım .
Aşağı indiğimde babamın salonda mal gibi oturduğunu gördüm. Babam olsa bile pek sıcak gelmiyordu bana ve bu yüzden günaydın demeden mutfağa yöneldim. Dolabı açtım ve bütün abur cuburları masaya yığdım. Nutellayı açıp kaşığı tam daldırıyordum ki babam geldi ve "sabah sabah onları yemeyi düşünmüyorsundur umarım." dedi. Evde parti versem bile sesini çıkartmayan babam abur cubur yememe tepki verince kaşlarım çatık bi şekilde babama baktım ve "aslında tamda öyle yapmayı düşünüyordum." dedim. Ve çikolatayı ağzıma tıktım. Mutfaktan çıkışını seyrettikten sonra cips pakedini açtım. Kendimi hiç bu kadar aç hissetmiyordum. Abur cuburları yedikten sonra babama hak verdim çünkü sabah sabah gerçekten iyi olmuyorlardı. Cipside bitirdikten sonra yemediklerimi geri yerlerine koydum. Dolaptan malzemeleri çıkarttım ve kendime sandwich yaptım. Onuda yedim ve açlığımı bastırdım.
Bugünün pazartesi olduğu aklıma geldi. Odama çıkıp okul tişortümü giydim. Okul pantolonu pek tarzım olmadığı için altıma siyah dar pantolonumu geçirdim. Saçlarımı düzleştiriciyle hafif dalga yaptıktan sonra çantamı takıp odamdan çıktım. Merdivenlerden inerken yine kendimi aç hissetmiştim. Bu çok tuhafıma gitmişti. Hayvan gibi yiyen biri değildim . Hatta zorla yemek yerdim. Kilo alma düşüncesiyle açlığımı bastırdım ve ayakkabılarımı giymeye başladım. O sırada babam "seninle bir şey konuşacağım. Okul çıkışı direk eve gel" dedi. Bugün harbiden tuhaf bir gündü. Babam benimle ne konuşabilirdi ki. Babamla olan tek diyaloğumuz para isterken olurdu. Bu adam kafasına darbe almış olmalı diye düşünürken evden çıktım. Bir arabam olmaması zoruma gitmiyordu değil ama okul yakın olduğu için pek sorun olmuyordu. Kulaklığımı çantamdan çıkardım ve müzik dinleyerek yürümeye başladım. Yavaş yavaş yürüyordum çünkü derse geç kalmam umrumda bile değildi. Lise son sınıf olunca inek öğrenci tavırları tamamen siliniyor. Yolda yürürken hiç istemediğim birşey oldu ve kaldırım taşına takıldım ve filmlerdeki gibi bir kahraman beni tutmadı. Malesef yere kapaklandım. İnsanlar bana tip tip bakarken ben ayağa kalktım ve bana gülen bir kıza yumruğu geçirdim. Tam da kavga etmek istiyordum. Çok iyi oldu. Bide karşılık verseydi daha mutlu olurdum ama o sadece "ne yapıyorsun be manyak" demekle yetindi. Dudağı kanıyordu. Sanırım biran güç patlaması yaşadım. Etrafımda herkes dağılırken kızda ağzına peçete tutarak uzaklaşmaya başladı. Bende yoluma devam ettim. Okulun kapısına geldiğimde tam tahmin ettiğim gibi herkes çoktan derse başlamıştı. Bende zaten yok yazıldım diye düşünüp kantinde oturdum ve tenefüse çıkmalarını bekledim. Kantinden tost aldım ve yemeye başladım. Kendimi çok aç hissediyordum. Tostumu bitirdikten sonra kantine birkaç öğrenci geldi. Zilin çaldığını anladım ve sınıfa girdim. Emma beni dövecekmiş gibi bakıyordu. Bende küçük bir gülücük atarak yanına oturdum. Bana dönüp "geç geleceğini haber verseydin bari. Hiç gelmeyeceğini sandım ve yanıma başka birini oturttum." Emma beni satmış gibi hissettim ve onun bir arkasına geçtim. Emma ben gelmesem bile tek otururdu. Bana çok darılmış olmalı diye düşündüm çünkü iki gündür onu aramıyordum. Sonra Emma arkasını döndü ve bana "Sınıfa yeni bir çocuk geldi, çok yakışıklı. Yanıma otur dedim. Kusura bakmadın değil mi?" dedi. Emma'ya "baya etkilenmiş görünüyorsun" dedim. Emma bana sırıtmış bir ifadeyle "Çok iyi bir arkadaş şimdiden kanka oldum. Hiç öyle hoşlanma durumu felan yok" dedi. O sırada yeni gelen olduğunu düşündüğüm çocuk benim yanıma oturdu. Ben ona döndüm ve "Keşke izin alsaydın" dedim. Emma iyi dedigine göre eminim iyi bir çocuktur ama bu ona karşı hemen sıcak davranacağım anlamına gelmiyor. Çocuk sırıtmış bir ifadeyle "bende Stefan tanıştığıma memnun oldum" dedi. Emma bize doğru dönmüş , çok yakışıyorsunuz edasıyla bana bakışlar atıyordu. Bende kızgın bir ifadeyle "dön önüne" dedim. O sırada öğretmen geldi ve sıraya başımı vurdum. Sabah beşte kalktığıma göre uyuyabilirdim. Tam dalıyordum ki öğretmen "Elena" diye seslendi. İçimden lanetler okuyarak gözümü aralayıp başımı kaldırdım.
-Buyrun benim
+ Ders pek ilgini çekmiyor heralde! Kalk ve soruyu Sen çöz.
Sınıfta herkes bana bakıyordu. İşte bundan nefret ediyordum. Tahtaya baktım. Saçma sapan sayılar vardı. Bu öğretmen heralde geometri dersinde soruyu çözmemi beklemiyordu . Bende kalkınca çözemeyecegimi bildiğim için hiç yeltenmedim. Ve "çözebileceğimi pek sanmıyorum" dedim. Bana sinirle baktı ve derse geri döndü. Yanımdaki malda bana tip tip bakıyordu ve birde ayağa kalkıp "ben çözebilir miyim efendim?" dedi. Hoca "tabi" dedikten sonra kalktı ve soruyu hemen çözdü. Ağzımı açmadan edemedim çünkü gerçekten zor bir soruya benziyordu ve yakışıklı birinden beklemezdim. Yerine oturunca bana bakıp bakıp durdu. Bu gerçekten çok rahatsız ediciydi. Tenefüs zili çaldı ayağa kalktım ve "müsaade edersen geçeceğim" dedim. Ayağa kalktı ve bana eliyle geç işareti yaptı. Bende kalktım. Önünden geçerken çok yakındık birbirimize. Hemen uzaklaştım ve aşağı indim. Kantinde oturacak yer olmasını umut ederek kantine doğru yürüdüm. Kantine gittiğimde hayal kırıklığı yaşadım. Ama birini kaldırmak istiyordum. 9. Sınıflardan olduğunu düşündügüm kızın yanına gidip "kalk ben oturacağım" dedim. Kız bana tip tip baktı ve "gördüğün gibi ben oturuyorum" dedi. Bu benimle böyle konuşacak cesareti nerden buldu bilmiyorum ama haddini bildirmek şart diye düşündüm. Yakasından tuttum. Tam kaldırıyordum ki biri kolumdan tuttu. Kolumdan tutan kişiye sinirle döndüğümde bunun Stefan olduğunu gördüm. Beni tuttu ve çekti. Zorla sınıfa götürdü. Tamam yakışıklı olabilirdi ama fazla sinir bozucuydu. Beni götürken kendimi geriye çektim ve "sen kendini ne sanıyorsun" dedim. Bana dönünce çok sinirli olduğunu anladım.
+okulda olay çıkarmadan önce etrafına bakmanı tavsiye ederim. Müdür oradaydı.
- Sanane bundan. Ben birini dövüyorum diye sen ceza alcak değilsin. Git ve başkalarının kavgasını ayır diyip sınıfa girdim. Emma bana ne oldu dermiş gibi bakıyordu. Bende onu umursamayıp sıraya oturdum. Ders zili çaldı ve Stefan yoktu. Bütün okul boyunca ortalıklarda gözükmedi. Okul çıkışı geldiğinde bizimkiler plan yapıyorlardı. Bende onlara katıldım ve hep beraber mekanımıza gittik. Babamın sabah dedikleri aklıma geldi ama eve gitmemeye karar verdim.biraz takıldıktan sonra Emma elinde viski şişesiyle içeri girdi. Bu kızı gerçekten seviyordum. Şiseyi elinden çektim ve açıp kafama diktim. Göz ucuyla Stefan'ı gördüm ve bütün ağzımdaki içkiyi püskürttüm. Boğulma hissi geldi ve öksürmeye başladım. Bunun arkasından bana "Beni görünce bu kadar heyecanlanma" diyip pis pis sırıttı. Bende yanına gidip "birini gördüğüme hiç bu kadar üzülmemiştim" diyip mekandan çıktım. Hızlı adımlarla evin yolunu tuttum. Ara sokağın birinde biri ağzıma beyaz bişey tuttu ve bayıldım...
Arkadaşlar bu daha ilk bölüm olduğu için pek iyi yazamadım. İyi yada kötü yorumlarınızı bekliyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Neyim ben
FantasyHayatımda hersey çok normaldi. Şimdi ne mi değişti? ben değiştim. Eskisi gibi değilim artık. Ben insan değilim. Etrafım vampir, büyücü ve kurt adam dolu. Bense bunların tek hedefiyim. Hepsi bana alacaklı gözle bakıyorlar. Kimileri yaklaşamıyor, kimi...