"Ben de öyle beylik laflar ettim ki, şimdi ne yapacağımı hiç bilmiyorum." Kenan hayıflanarak kurduğu bu cümlelerle dostundan bir yardım talep ediyordu aslında. Yaptığı aşk itirafını ve sonrasında yaşanılanları; manasızca sakladığı Vedat'a anlatmıştı sonunda. Günün ilk ışıklarından beri tek gündemleri: Kenan'ın tüm çaresizliğine rağmen içinde bir yerlerde beslediği cesaretiydi.
"Bana zamanında söyleseydin birlikte hareket edebilirdik, yumurta kapıya dayanınca yardım istiyorsun." Vedat her şeyden bu kadar geç haberdar olduğu için kırgındı elbette, Kenan büzülmüş kaşlarıyla ona bakınca istifini bozmadan devam etti. "Bakma öyle, madem sadece sevmeyi biliyorsun ne diye dayılanıyorsun çocuğa? 30 yaşında koca adamsın ya, hâlâ ergen gibi taktik istiyorsun."
"Ağzımdan öyle bir şey çıktıysa eğer şuradan şuraya gitmek nasip olmasın, senden yardım isteyen mi oldu? Dertleşiyorum sadece."
"Bırak palavrayı, senin derdin sadece anlatmak olsa bu kadar beklemezdin." Kollarını göğsünde birleştirip bacak bacak üstüne attı. "Bu zamana kadar nasıl tek hallettiysen ya da pardon Oya'yla ne işler çevirdiysen aynen öyle devam et."
"Vedat hattın öbür ucundayım ve seni duyabiliyorum farkındaysan..." Kenan, kurtuluşu bir tek Vedat'la elde edemeyeceğini bildiğinden Oya'yı da aramış, onlarla birlikte ufak çaplı bir acil durum planı hazırlamaya çalışıyordu.
"Ne yani yalan mı? Bu işi buraya ikiniz getirmediniz mi?" Telefondan tiz bir kahkaha duyuldu.
"İş yok ki bir yerlere getirelim, Kenan bey sağ olsun hiçbir şey yapmıyor."
"Ne demek hiçbir şey yapmıyorum? Seni seviyorum dedim, köşeye sıkıştırıp peşini bırakmayacağım dedim, daha ne?
"Köşeye sıkıştırdın da ne oldu sanki? Gittin dibine kadar girdiğin adamı öpmeden bıraktın." Kenan'dan dinlediği odunluk macerasını yeniden gündeme getiren Oya; yaşanması gereken ama yaşanmayan bu olay yüzünden oldukça keyifsizdi.
"Öpseydi, öpseydi de yüzünün ortasına yumruğu yeseydi." Asla dahil olmak istemediği bu ekibin beyni olduğunu düşünen Vedat konuşmaktan alıkoyamıyordu kendini.
"Ben öyle düşünmüyorum, şimdiye kadar şiddete başvurmadı ya da kötü davranmadı Kenan'a, öpseydi yine bir şey yapmazdı. Fazla umursamaz." Kıvırcık genç gözlerini devirdi.
"Oya harikalar diyarında." Genç kız oflayarak karşılık verdi.
"Bir daha Vedat yanındayken arama beni."
"Aman ben de çok meraklı-"
"Tamam yeter bu kadar oyalanmak, Yusuf'u nasıl tavlayacağımı konuşalım artık." Öğle paydosunda bir köşeye çekilip yaptıkları sohbetin temel amacı buydu fakat çok başka yerlere evrilmişti. Kenan, geçen gün Yusuf'la olan o yakınlaşmalarında gaza gelip "Ben seni kendime aşık edeceğim, bak gör nasıl düşeceksin elime." gibi cesur laflar edince yeşil gözlü genç bu konuşmalara daha fazla dayanamayıp, Kenan'ı cesur yüreğiyle ortada bırakmıştı. Anın büyüsüyle müthiş bir heyecana kapılan bu genç şimdi buruk cesaretiyle yola devam etmeye çalışıyordu.
"Bilmiyorum kardeşim, hayatımda hiç erkek tavlamadım."
"Ben tavladım, parmağına yüzüğü de taktım, benimle konuşabilirsin ama önce şu adamı kov yanından." Vedat zaten hoparlörde olan telefona eğildi.
"Gideyim de olmayacak dualara amin deyin, hayatta bırakmam sizi."
"O zaman bize ayak uydurmaya çalış, bırak şu olumsuzluğu."