15

5K 587 750
                                    

Baekhyun için hazırladığım akşam yemeğini tek başına yemeye çalışırken iştahsızdım, bana söyledikleri durmadan aklıma geldiği için lokmalar boğazımdan dahi geçmiyordu. Sonunda vazgeçip çöpe döktüm tabağımdakileri, bulaşıkları yıkayıp yemeği dolaba kaldırdım. Salona gidip gürültü olsun diye televizyonu açtım fakat bu bende baş ağrısına yol açmaktan başka bir işe yaramadı, onunla konuşmak istiyordum. Bir saatten fazladır odasındaydı, yemek yemediğine emindim, eve her geldiğinde duş alırdı ama onu da yapmamıştı.

Yanına gitmek konusunda kararsızlık yaşarken sonunda odasından çıkarak şaşırttı beni, üstünde pijamaları vardı. Çıplak ayaklarla etrafta dolaştığı için onu uyaracaktım neredeyse. Baekhyun kendine bir bardak su doldurup mutfak dolabında tuttuğu ağrı kesicisinden içerken kaşlarım çatıldı, benim yüzümden bu haldeydi.

"Yemek yedin mi?" diye sordum aramızda tatsız bir olay yaşanmamış gibi, ses tonumu sakin tutmaya gayret ettim ama o soruma karşılık ilacını yerine koyup bana ters bir bakış attı. Yüzü kasılmıştı, büyük ihtimalle o korkunç baş ağrılarından birini yaşıyordu. Tezgâhtan tutunduğu için bir anlığına düşecek diye korktum ama çabucak toparlanıp odasına doğru geri yürüdü.

"Baekhyun." Ona yeniden seslenişimi görmezden geldiğinde ayağa kalkıp yanına vardım, kapısının kolunu tutuyordu henüz. Bileğinden yakaladım son anda, bunu yaptığım için ifadesi daha gergin bir hal aldı.

"Çek elini," dedi buz gibi bir sesle, dediğini duymazdan geldim.

"Hatalı olduğumu biliyorum ama seni incitmek istemezdim, özür dilerim."

"Çek elini, Chanyeol."

Bileğini bıraktım ama ondan bir santim bile uzaklaşmak istemedim. "Bu konunun senin için bu kadar hassas olabileceğini düşünmemiştim." Ben konuşurken yüzü kasıldı, çenesini sıkıyor gibiydi. Şakaklarını tutup derin bir nefes aldığında bu ifadenin yalnızca benden kaynaklanmadığını anladım, kapı pervazına tutunuyordu. "Sen iyi misin?"

"Bitti mi söyleyeceklerin?"

"Evet." Konuşurken sesimdeki hayal kırıklığımı gizleyemedim. "Yarın konuşsak daha iyi olacak sanırım, iyi görünmüyorsun."

"Buna sebep olan sensin," der gibi baktı yüzüme fakat bir şey söylemeyip kapısını suratıma kapattı. Bu yaptığına rağmen kendimi onun için endişelenmekten alıkoyamadım, müthiş bir ağrıyla yatağında kıvrandığını gözümde canlandırabiliyordum çünkü. Onu hastaneye götürmeyi teklif edebilirdim tabii ama bunu yaparsam büyük ihtimalle onu rahat bırakmamı söyleyip bir tokat geçirirdi suratıma, şansımı fazla zorlamamalıydım.


"Bay Byun bugün işe bir saat geç geldi," dedi Seulgi öğle yemeği sırasında. "Hiç gecikmezdi."

Bakışlar bana döndüğünde Baekhyun'a bir mesaj yazmakla uğraşıyordum, ona bugün yarımşar saat arayla birden fazla mesaj göndermiştim.

"İyi misin?"

"İşe gelmeyecek misin?"

"Geldiysen konuşalım lütfen."

Baekhyun mesajlarımı gördüğü halde hiçbirine cevap yazmadı, işe geldikten sonra öğle yemeğini emniyette yemek yerine dışarıya çıkmıştı, arabası otoparkta değildi. Yarattığım pisliği temizlememle ilgili uyarısını hatırlayıp bana merakla bakan iş arkadaşlarıma bir cevap vererek konuyu açtım. "Bankada işleri olduğunu söylemişti."

"Kredi çektiğinden falan bahsetmiştin bir ara," dedi Sehun, Baekhyun'un düşündüğü gibi kimse bu konuyla dalga geçmiyordu.

"Ödemiş çoktan."

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin