23

4.7K 535 586
                                    

"Filmin başlamasına henüz iki saat varmış." Sinemanın önünde dikilirken elimdeki biletlere baktım, Baekhyun arabayı buraya gelene kadar inanılmaz bir telaşla kullanmıştı.

"Öyle görünüyor." Ensesini ovuşturarak etrafına bakındı, bu hareketi bana bir anlığına kendimi hatırlattığı için gülmemek için kendimi zor tuttum.

"Geç kaldığımızı sanıyordum."

"Saati yanlış görmüş olmalıyım."

Ya da bir an önce beni Doyoung'un ellerinden kurtarmak için bu kadar acele etmişti. "Neyse, madem erken geldik o zaman bir şeyler yiyelim," dedim, bunu söyleyince rahatladı ve gerilmiş omuzlarını gevşetti. Biletleri cebime sokuşturdum, sinemadan ayrılıp kalabalık caddede yürümeye başladık, Baekhyun yanımda yürürken sessizdi ama daha çok ne diyeceğini bilemiyor gibiydi. "İyi misin?" diye sordum.

"Evet, niye sordun?"

"Dün keyifsiz görünüyordun."

"İyiyim şimdi." Sorumu geçiştirip eliyle karşıdaki restoranı göstererek dikkatimi dağıttı. "Şuraya girelim mi?"

Başımla onayladım, sinemadan fazla uzaklaşmayıp caddenin karşısındaki restorana girdik, Baekhyun baharatlı sosis yahnisi yemek istediğini söyledi ve ben de ona uyup sipariş verdim, onun bu tür ucuz ve karmaşık yemekleri sevdiğini duymak beni her seferinde şaşırtıyordu.

Garson siparişleri getirdiğinde yemeğimizi yerken yaklaşık on beş dakika boyunca neredeyse hiç konuşmadık, yemek o kadar sıcaktı ki ikimizin de burnu akmaya başladı ve sonra gülüşerek yemeye devam ettik. "Karnım patlayacak şimdi," dedim arkama yaslanıp.

"Benim de."

"Günün nasıldı?"

"Eh işte." Yemeyi bırakıp arkasına yaslandı. "Sıkıcıydı."

"Yine de merak ediyorum."

Güldü. "Sıkıcı günümü mü?"

"Sıkıcı gününü."

Kendine bir bardak su doldurup düşünmeye başladı. "Sıkıcı günümün nasıl geçtiğini merak eden olmuyor pek, ne anlatacağımı bilmiyorum."

"Psikolog olan sensin," diye alay ederek kızdırdım onu. "Anlat işte, önemli şeyler olmak zorunda değil. Bugün aptal Jongin üstüme gazozunu döktü mesela, neyse ki yedek giysilerim vardı."

Baekhyun şanssızlığıma kıkırdadı. "Tamam öyleyse, anlatayım. Ama sakın horuldama." Başımla onaylayıp dikkatimi ona verdiğimde devam etti. "Bugün emniyet çok yoğun olduğu için üç polis memuruyla görüşebildim sadece, bu üç saat dışında makalem üzerine çalışıp anket sonuçlarını değerlendirdim ve biraz da kitap okudum. İş çıkışı kliniğe geçip seansa girdim ve sonra da avukatla görüşüp yanına geldim, biliyorsun işte."

"Yorulmuş olmalısın. Dava işi nasıl gidiyor?"

"Avukatım Kyungsoo'nun kuzeni olduğu için dürüstçe dava açmak yerine anlaşmaya varmamı önerdi, dava uzun ve masraflı olabilirmiş. Babamla ödeme için bir sözleşme yapabileceğimizden falan bahsetti ama kararsız kaldım."

"Akıllıca bir öneri, böylece parayı daha kısa sürede geri alabilirsin. Babanla avukat aracılığıyla bir anlaşmaya varabilirsen iş kısa sürede tatlıya bağlanır, hem paranı alırsın hem da babanla görüşmek zorunda kalmazsın."

"Öyle mi dersin?" Derin bir nefes alıp başını salladı. "O zaman dediğini yapacağım."

Ani kararı ve bu konuda bana duyduğu güvenle şaşırdım. "Bir şeye ihtiyacın olursa söyle bana."

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin