31

4.6K 553 793
                                    

J'ai peur d'aimer.


"Chanyeol, sakin kalmaya çalış. Küfretme, kimsenin yüzüne içecek fırlatma ya da yakalarına yapışma. Vurmak yok, derin bir nefes al."

Baekhyun beni kardeşim ve en yakın arkadaşımla buluşacağım restorana bıraktığında onlarca kez hatırlatmıştı bunu. Vurmak yok, içecek fırlatmak yok. Derin bir nefes alarak ikisinin karşısında oturmuş sıcak lattemi yudumluyordum, sakin kalmaya çalışmak kolay değildi. En azından stresli durumlarla başa çıkamayan benim gibi bir adam için. Yoobin karşımda oturuyordu, üzerinde alışılagelmişin dışında bir elbise vardı, Sehun için süsleniyordu artık demek. Daha dikkatli bakınca yüzünde biraz makyaj olduğunu bile gördüm. Yoobin kendine bakmakla hiç ilgilenmez, derslerini bahane eder dururdu. Kız kardeşimin değiştiğini ve genç bir kız olduğunu görmek şaşırtıcıydı benim için. Temiz ve fönlenmiş saçlar, hafif bir makyajla pembemsi bir ruj, lila renginde mini elbise, temiz ayakkabılar. Ojelerinin bir kısmı çıkmıştı, bir iki tırnağında hiç yoktu, bu eski Yoobin'in görünüşünü hatırlatan tek şeydi.

Şimdi ikisi karşımda yan yana oturuyordu, böyle bir şeyin olabileceği aklımdan dahi geçmezdi. Su bardağına uzandığımda ikisi de aynı anda beni durdurmaya çalışmak için ayağa kalktı. Cam bardağı kaldırıp büyükçe bir yudum aldığımda yerlerine oturdular. İkisinin senkronize hareketleriyle fark ettim, uyumlulardı. Yoobin güzel bir kızdı, Sehun da bir o kadar yakışıklıydı ve bunu bir ağabey ya da arkadaş olarak düşünmüyordum. İkisi de siyah saçlı, ikisi de beyaz soluk tenli ve ikisi de biraz kaçıktı.

"Buraya kavga çıkarmaya gelmedim, merak etmeyin. Ama ikinize de kırgın ve öfkeliyim." Yoobin dudaklarını büküp başını eğdi, ikisi de gözlerime bakmıyordu ben konuşurken. "Nedenini söylememe gerek var mı?"

Yoobin cevap verdi. "Sehun en yakın arkadaşın."

"Beni aptal yerine koydunuz," diye düzelttim. "Aylarca benden sakladınız ve bu süreçte benim dışımda herkes sizden haberdardı. İkiniz de hayatımdaki en değerli insanlar olduğunuz için beni hayal kırıklığına uğrattınız."

Sehun ilk kez başını kaldırdı. "Yoobin'le çıkmam seni rahatsız edecek mi?"

Derin bir nefes alıp fincanımı tuttum, iç sesim Baekhyun'u durmadan hatırlatarak sakin kalmamı sağlıyordu. "Hayır, bunu sorun etmem." İkisi de aynı anda derin bir nefes alarak içeceklerinden büyükçe birer yudum aldılar. "Ama aramızda bir daha böyle bir güvensizlik yaşansın istemiyorum. Ayrıca bunun ilerisini de düşündüm, eğer bir gün yollarınızı ayıracak olursanız birbirinizi incitmemenizi tercih ederim, bu konuda söylediklerimin sizin için bir önemi olmayabilir ama ayrılmanız durumunda seni ya da Sehun'u kaybetmek istemiyorum. İkiniz arasında geçenler ikinizi ilgilendirir, birbirinize ciddi anlamda zarar vermediğiniz sürece tabii, eğer öyle bir şey olursa elimden geleni ardıma koymam."

Gözlerimi ikisinin üstüne dikerken fazla sert baktığımı fark edip kahvemden bir yudum daha alarak mimiklerimi gevşetmeye çalıştım, karşımda yan yana otururlarken bu fikre dakikalar geçtikçe daha çok alışıyordum.

Yoobin ayağa kalkıp "Sen bir tanesin!" diye bağırdı, kafenin ortasında birden bana sarılmaya çalışınca engellemeye çalıştım ama direttiği için insanlar bize bakıyordu, sırtını sıvazladıktan sonra üstümden atmaya çalıştım. Sevgisini olduk olmadık zamanlarda gösterdiği için ilişkilerinde eninde sonunda kazanan hep o olacaktı eminim. Sehun için üzülüyor bile sayılırdım.

Oradan ayrıldıktan sonra Sehun Yoobin'i ailemin evine bıraktı, ön koltukta oturmuş birbirlerine aptal birer gülümsemeyle el sallayışlarını seyrediyordum. Yoobin eve girdikten sonra arabada kısa bir sessizlik yaşandı ve ifadesini düzeltti hemen, oysa elimden geldiğince yüz ifademi doğal tutmaya gayret ediyordum. Aramızdaki hava tuhaflaşmasın diye radyoyu açtığımda arabayı yeniden çalıştırıp evime doğru sürdü, çetrefilli bir gün olmuştu ikimiz için de.

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin