32

4.7K 570 1K
                                    

Uslu bir şirin olup "ANGST MI" diye sormazsanız bu Pazar yeni bölümü bile görebilirsiniz.  💖🤫



Gecenin bir yarısı bir poşet içkiyle Sehun'un kapısına dayandığımda bana inanamayarak baktı. "Bu kadar çabuk geleceğini düşünmemiştim," diye alay etti kapıyı açar açmaz, cevap vermediğimde yüzümü daha dikkatli inceledi ve hemen ciddi bir hal aldı. "Ne oldu sana? Bir şey olmuş."

"Bu gece burada kalabilir miyim?"

Sorusuna soruyla karşılık verdiğimde geçmem için kenara çekildi, içeriye girip poşeti masaya bıraktım ve mutfaktan birer küçük kadeh getirdim. Bu sırada Sehun beni öylece seyrederek ne olduğunu sorup duruyordu, o kadar uzun süre ağlamıştım ki ne sesim düzgün çıkıyordu ne de doğru düzgün nefes alabiliyordum. Masanın önüne oturup hızlıca bir kadeh doldurdum, o da karşıma geçip beni endişeli gözlerle seyretti. Ona da bir kadeh soju doldurdum ve üçüncü kadehimi hızla bitirene dek tek kelime etmedim.

"Anlatacak mısın artık?"

"Yorgunum."

"Baekhyun mu?" Başımla onayladım. "Ne oldu yine?"

"Bittik, hem de hiçbir şeye başlayamadan. Bizi yüzlerce kez bitirmek istemişti zaten, bu sefer engel olmadım."

Anlatmamı beklerken telefonum çalmaya başladı, vücudumda ceketimi bile çıkaracak güç bulamadığım için öylece oturuyordum. Baekhyun arıyordu beni, ismini görür görmez midemde ağır bir kasılma hissettim ve yüz ifademle de gizleyemedim bunu. Sehun benim yerime telefonumu elimden alıp kapattığında elimi alnıma yasladım, ne diye arıyordu şimdi, başına bir şey mi gelmişti yoksa? Ne kadar da aptalım, diye mırıldandım. Her halükârda onun için endişelenebiliyordum.

Kendime gelmem hiç kısa sürmedi ama Sehun sabırla karşımda oturup dinledi, bitirdiğimde diyecek bir şey bulamadı, elinde tuttuğu telefonum yeniden çaldığında tamamen kapatıp kenara bıraktı. Konuşmak yerine ikimiz de içmeyi tercih ettik, "Saçmalamış," dedi uzunca düşünüp, böyle ciddi meseleler konuşmakta hiç iyi değildik. Söylediklerini de çakırkeyifliğin etkisinde hayal meyal hatırlıyordum. "Belli ki gitmesine neden karşı çıktığını anlayamamış ama emin ol ki pişman olup dönecek çünkü bu zamana dek onun için hep affediciydin."

"Çok mu ağır konuştum acaba? Öfkelenince kendimi tutamayıp küfrettim bir de." Yutkundum, tartışmamız gözümün önünden geçti. "Bir şeyleri kırıp dökmek istedim, o daha önce bunu yapmıştı. Üstesinden gelebildiğimi zannettiğim ne çok şey varmış."

"Pişman olacak bir şey yok, belli ki adamın öncelikleri şu an sadece kendini sağlama almak, sen de sinirlenmişsin, insansın sonuçta. Boş ver, çık o evden, burada kal."

Başımla onaylayıp bir kadeh daha doldurdum ama sonra yine titredi dudaklarım, kabul edemiyordum bir türlü, sesimi sabit tutamadım. "Bugüne kadar iyiydik, sizle buluşmadan önce bir sürü güzel şey söyledi. Birkaç gündür her şey yolundaydı, bize bir şans verebilmek için elinden geleni yapacaktı. Ne yapacağım ben şimdi?" Şiddetli bir kaygıyla birlikte nefes almakta zorlandığımda sırtımı sıvazladı. "Nasıl baş edeceğim?"

"Sonuna kadar uğraştın be oğlum."

O sırtımı sıvazlarken içmeye devam ettim ve bir noktada bilincimi yitirerek kurtuldum kaygılarımdan, hangi noktada uyuyakaldığımdan emin değildim fakat gece yarısı gördüğüm rüya yüzünden gözyaşları ve mide bulantısıyla uyandığımda salondaki kanepede uzanıyordum. Karanlıkta banyoyu bulmaya çalışırken ayağıma boş şişeler takıldı ve düşmekten son anda kurtuldum, klozete kusarken düşüp bayılacak gibiydim. Salona dönüp yeniden uyumaya çalıştım ama beceremedim. Baş dönmesi, mide bulantısı ve tarif edilemeyecek türden bir ağrı. Telefonumu açıp açmamak arasında kalarak uzunca bir zaman harcadıktan sonra yorgun düşüp yeniden uyuyakaldım. Baekhyun araması reddedildikten sonra ısrarla aramaya devam edebilecek türden biri değildi, gerçi bunun da bir önemi yoktu artık.

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin