21

4.4K 547 911
                                    

Baekhyun'la aramdaki ilişkiyi bir adım bile ilerletemesem de zaman akıp gitmeye devam etti, onu kazanamadan kaybedeceğim korkusuyla uyudum her gece ve onu gizlice sevmeye devam ettim. Hislerimin yoğunluğu, bana dokunduğunda midemde oluşan o yumruğun şiddeti biraz olsun azalmadı. Bunlar katlanılabilirdi, aynı evde yaşadığımız halde onu her gece rüyamda görmem de katlanabilirdi ama en kötüsü onu birilerinden kıskanmaktı. Ne zaman üniversiteden arkadaşlarıyla buluşacağını söylese içim içimi yiyordu, onu beklerken kimlerle buluşacağını araştırıp kendi kendime işkence ediyordum, başkalarıyla içki içtiğini ya da onların yanında tatlı tatlı güldüğünü hayal etmek öldürüyordu beni. Onu avuçlarımda tutayım ve yalnızca benimle kalsın istiyordum, bencil ve korkakça bir istekti bu. Ama geçmişe dönüp bakınca, onunla konuşurken bile eli ayağı titreyen eski ben şimdi işten döndüğümde onu evde bulacağımı biliyordum, yemek yiyip yemediğini sorabiliyor, onunla sevişiyor, oyun oynuyor ve şakalaşabiliyordum.

"Ben geldim."

"Bay Park eve giriş yapmış bulunmakta, hoş geldiniz Bay Park."

Onu kanepede oyunlarımdan birini oynarken bulduğumda güldüm, kahve masasının üstünde boş bir şarap kadehi vardı. Annemin paketlediği tatlıları mutfağa bırakırken seslendim, tezgâhtaki şarap şişesi boştu çünkü. "Bugün yine Adsız Alkolikler günü mü?"

"Hayat bir kadeh içtiğinde çok daha güzel."

"Bir şişe demek istedin sanırım."

Oyun oynamaya devam ederken kıkırdadığını duydum, şişeyi çöpe attığımda onun gibi gülmüyordum. Çünkü bu kadar olmasa da babasını dava edeceğini söylediği günden beri neredeyse her sabah onu kanepede sızmış halde buluyordum, yatağına bile gidemeyecek kadar içtiği için. Gece vardiyasından döndüğümde onu yatağa taşıyordum ve çoğu zaman yatağına nasıl gittiğini bile hatırlamıyordu.

Birer dilim kek ve turtayla yanına döndüm, Baekhyun bunlara bayılıyordu. Tatlıları görür görmez oyunu kapattı, gözleri parıldıyordu yerken, yüzünde kocaman memnun bir gülümseme vardı.

"Annene teşekkür etmem gerek, her seferinde çok lezzetli tatlılar yolluyor. Ama oğluna bırakmayıp hepsini yediğimi bilse kızardı herhalde."

"Aslında hepsini senin için yolluyor." Utana sıkıla gülümsedim, ailem Baekhyun'a olan hislerimin farkındaydı, bütün emniyet öğrenmişken onların fark etmemiş olması gülünç olurdu tabii.

"Gerçekten mi?"

"Gerçekten."

Arkama yaslanıp tatlısını iştahla yiyişini seyrettim, Fred kucağına atlamak üzereyken rahat yiyebilsin diye onu kendi kucağımda tuttum. Kedileri seven bir adam değildim, daha çok köpek insanıydım ama hem ben onlara alışmıştım hem de onlar bana.

"Seni eve götürmediğim için her seferinde azarlanıyorum, her şeyi tek başıma yiyormuşum."

"Haklılar, neden götürmüyorsun?"

Bu sefer şaşıran bendim, kaşlarımı kaldırarak baktım ona, bir anlığına yanlış duyduğumu zannettim. "Gelmek istemeyeceğini düşündüm."

"Vejetaryen olduğumu düşündüğün gibi."

İğnelemesini duymazdan geldim. "Bir sonraki hafta tatilinde gidelim öyleyse, ne dersin? Çok sevinecekler eminim." Sevinmek mi? Çıldıracaklardı onu eve götüreceğim için.

"Ona ne şüphe." Telefonunu çıkarıp bir şeyler açtıktan sonra ekranı bana çevirdi, bu annemin hesabıydı. "Annen beni takip ediyor."

"Ah, hayır. Yapmamasını söylemiştim ona!" Telefonunu alıp baktım, sahiden de takip ediyordu Baekhyun'u, annemin profilinde sadece birkaç fotoğraf vardı, yemin törenimde ailecek çekildiğimiz fotoğraf, mezuniyet törenlerimiz ve küçük kafemizin açılışı. "Sen de onu takip ediyorsun, ne ara arkadaş oldunuz?"

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin