6

4.8K 663 476
                                    

Yoğun bir vardiyanın akşamında Sehun'a söz verdiğim gibi onu barbeküye götürdüm ama masamız beklenmedik bir şekilde kalabalıklaştı, benim ısmarladığımı duyan herkes başımıza çöküştü. Jongin, Junmyeon, Seulgi ve Sooyoung vardı yanımızda, bir bardak soju doldurup içerken hesabın ne kadar kabarık gelebileceğini tahmin etmeye çalışıyordum. Hepsi de epey iştahlıydı, on iki saatlik bir mesai bunu daha kötü hale getiriyordu tabii, boşalan tabakların yerini dakikasında yenileri alıyordu. Gelecek kabarık hesabı bir kenara koyarsak gelen etler lezizdi, pilavın buharı üstünde tütüyor ve meze tabakaları da beş dakikadan fazla dolu kalmıyordu. Yemek için teşekkür ederken hepsinin de yüzü güldüğü için memnundum, bugün çok yorulmuş ve eve gitmeyi iple çekiyorduk.

Seulgi "Bay Byun şu sapık kadın konusunda ne yapacak şimdi?" diye sordu durup dururken, konuyu pat diye açmış ve tüm gözlerin bana dönmesine sebep olmuştu.

"Sapık kadın mı?" Sooyoung afalladı. "Ne oldu? Ne kaçırdım ben?"

Sehun cevap verdi. "Bay Byun'un bir aşığı daha varmış, psikopat bir kadın onu takip edip emniyette çalıştığını öğrenmiş."

"Olaya bak! Ee?" Sooyoung'un gözleri fal taşı gibi açıldı, kendimi gülmemek için zor tuttum, kendilerini bir magazin programında zannediyorlardı.

Açıklamaya Jongin devam etti. "Bu kadın da eski hastasıymış, kadın onu emniyete kadar takip ettiği için sinir krizi geçirmiş."

"Sinir krizi mi? O nereden çıktı?" Şaşkınlıkla sordum. "Siz bazı şeyleri uydurmaya başladınız. Psikopat değil hem, borderline."

Junmyeon sordu. "Ne?"

"Borderline," diye tekrar ettim. "Sınırda kişilik bozukluğu, psikopat değil. Sinir krizi de geçirmedi, başı ağrıyordu."

"Chanyeol onun için sıcak çay bile götürdü, çok hoş," dedi Seulgi. Bu noktada utanarak yüzümü kapatma ihtiyacı hissettim, kızlar kendi aralarında tuhaf sesler çıkarırken Junmyeon'la Sehun da kahkahalarla sırtıma vuruyordu çünkü.

"Yakında birlikte yaşayacaksınız, ona bol bol çay demlersin artık." Sehun'u duymamış gibi davranmaya çalışarak bir bardak daha soju doldurdum. "Bahse varım ilk geceden işi pişireceksiniz."

"İlk gece biraz abartı olmadı mı?" Jongin bardağını benimkiyle tokuşturdu yüzünde bir sırıtışla. "Gece bitmeden halledecekler."

"Ama Bay Byun o kadar kolay yakınlık kurabilecek biriymiş gibi görünmüyor," dedi Seulgi, neredeyse teşekkür edecektim. "İlk hafta diyorum ben."

"Yine de Chanyeol'le çok çabuk bağ kurdu, ona çay götüren başka biri olduğunu sanmıyorum."

Sooyoung'a gözlerimi devirdim. "Çay muhabbetini kapatabilir miyiz artık?"

"Başka bilgi yok mu?" diye sordu Junmyeon. "Evi nasıl? Ya kişiliği? Hiçbirimiz onu senin kadar yakından tanımıyoruz."

"Göründüğü kadar mesafeli biri değil, zeki ve fazla anlayışlı, hastasının hâlâ masum olduğunu düşünüyor ama ben öyle düşünmüyorum, o fark etmeden kadının gönderdiği mesajların ekran görüntüsünü alıp kendime yolladım."

Bahsettiğim görüntüyü gösterdim diğerlerine, telefonum elden ele dolaşınca kendilerince birkaç yorum yaptılar bu konu hakkında, yönetmeliklere göre neler yapılabileceğini yorumluyorlardı.

"Kendini veya başkalarını yaralamaya kalkarsa psikiyatriye kapatılabilir ama henüz o raddede değil."

"Baekhyun şu an ev arkadaşının polis olmasından başka bir şey dileyemezdi herhalde," dedi Seulgi, hepsi birden gülüştü. Konuyu bu kadar yakından inceliyor olduğum için beni utandıracak şeyler söylemeye devam ettiler.

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin