Emniyette yaşadığım tatsız olaydan sonra işe gittiğim ilk gün büroya adımımı atar atmaz ekipteki birkaç kişi korkunç parti düdüklerini çalmaya başladı, Sehun kafamda renkli konfetiler patlattı, etrafım iyice kalabalıklaşmış, tebrik cümlelerinin ardından Jongin geç de olsa nihayet elindeki konfetiyi patlatmayı becerebilmişti. Gece vardiyamda olduğum için saat akşamın yedisiydi, bir iki üstümüz ve Komiser Choi de bizimle birlikteydi. Choi gelip omzumu sıktı. "Aptal herif, az daha kovulacaksın sandım, uyuyamadım bütün gece. Senin için hiçbir şey yapamadım, elimden bir şey gelmezdi biliyorsun. Benim gücüm böyle durumlarda yetersiz."
"Biliyorum, Bay Choi," dedim. "Sizi de anlıyorum, hem aileniz varken benim için kendinizi riske atmanız doğru olmazdı. Neyse ki problem çözüldü."
"İyi kurtardın." Hepsi birden sırtımı sıvazladı, nasıl dönebildiğimi sordular hemen. Büroya herkes için kızarmış tavuk ve jajangmyeon sipariş ettiler, üstlerimiz bu sefer için görmezden gelip yemek yememize izin verdi. O sırada babamın uzlaşmaya varmak için dekanla konuştuğunu anlattım.
"Baban?" Çaylaklardan biri sordu.
"O da emniyetten."
Sehun konuşmayı bitirmeme izin vermedi. "Eski Gangnam Boşkomiseri ve akademi hocalarından."
"Bizim akademi?"
Bunu ilk kez duyanlar şaka yaptığımızı zannettiler, üstlerimiz yemeklerini bitirdikten sonra bizi yalnız bıraktığında Seulgi bir saniye bile beklemeden küfretmeye başladı. "Şerefsiz, hiç bahsetmemiştin akademiden. Ne diye korkuttun o zaman bizi?"
"Hemen bozdun ağzını." Onaylamaz bakışlarla tavuğumu yedim. "Neyse, uzatmayalım daha fazla. Bu konuyu hatırlamak bile istemiyorum."
Sooyoung komik bir kibarlık çabasıyla tavuğun kemiklerini ayırırken konuştu. "Bay Byun götürdü ya seni, o mu yardım etti yoksa? Amirin odasında tartıştığınızı duydum."
"Bilmediğin şey yok senin de," dedim. Sehun o sırada gazozunu içerken geğirdiğinde tiksinerek baktım. "Yapma şunu, iğrençsin."
Beni duymazdan gelip tavuğunu yemeye devam etti. "İyi değiller hâlâ, Chanyeol naz yapıyor."
"Naz yapmıyorum."
"Naz yapıyorsun tabii. Günlerdir konuşmadığınız halde adam sen işinden olacaksın diye ortalığı birbirine kattı."
Hepsi birden gülüşmeye başladı, Junmyeon sırtıma vurdu "Nazlı Chanyeol," diye alay ederek. Oracıkta kavga edecek gibi olduğumuzda gülüşmeyi bıraktılar.
Sehun'a tekme attım. "Benimle ilgili her şeyi anlatmak zorunda mısın?"
"Bir şey anlatmadım ki, zaten gün gibi ortadasınız." Sesimi taklit etti sonra. "Baekhyun, bekle beni!"
Herkes alay ettiği için çatık kaşlarla karşılık verip yemeyi bıraktım. "Biliyor musun, gerçekten sinir bozucusun." Kalkmak üzereyken Sehun sandalyeme geri itti beni.
"Tamam, özür, bir daha dalga geçmeyeceğim." Serçe parmağıyla söz işareti verdiğinde ona inanmadığım halde kalıp yemeye devam ettim, psikolog konusunu değiştirip babamın akademiden olmasını konuştuk sonra. Böylesi daha iyiydi, Baekhyun mevzusunu kolayca gülüp geçebilecek kadar aşmış değildim, hatta biraz bile aşabilmiş sayılmazdım. Kafasına göre babamı olaya dahil ettiği halde minnettardım. Dahası hâlâ deli gibi seviyordum onu, yalandan ateşini ölçmek için bile olsa tenine dokunabilmek için yanıp tutuşuyordum. Olmayan ilişkimizi o kadar yıkıp parçaladıktan sonra Baekhyun'u utanmadan sevmeye devam edebildiğim için kendimden nefret de ediyordum.
![](https://img.wattpad.com/cover/247560735-288-k147475.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chasing Fire
FanfictionByun Baekhyun, emniyet merkezinin tek psikoloğuydu ve aramızda birkaç bakışma ve tatsız tartışma dışında bir şey geçmemişti. O ufacık boyu, cılız vücuduyla tüm emniyeti çileden çıkarabilecek kabiliyete sahipti kendisi. Ancak hepsi buydu, benden iki...