26

4.4K 588 1.2K
                                    

Selam, lütfen bunu okumadan geçmeyin çünkü küçük bir uyarıda bulunacağım. Öncelikle kitabı okurken oy verip yorum yaparak desteğinizi gösterdiğiniz için müteşekkirim fakat uzunca bir süredir önüne geçemediğim bir durum var; spoiler içerikli yorumlarınız ve (benim için bile) haddini aşan, ağza alınmayacak küfürler. Bugüne dek bu tür yorumları her gördüğümde sildim ama artık başa çıkamıyorum, bu yüzden sizden biraz daha dikkatli olmanızı isteyeceğim. Umarım bu uyarıyı gördüğünüz için yorum yazmaktan çekinmezsiniz, ben sizinle yorumlarınızı okurken gerçekten çok eğleniyorum çünkü. Bazen fark etmediğim noktaları da görüyorsunuz ve bu eleştiriler beni iyi anlamda etkiliyor, bu sayede eksiklerimi görüp düzeltebiliyorum. Buraya kadar okuduysanız saygınızdan dolayı minnettarım, mutlu kalın. Bölüm uzun, iyi okumalar. 🥂



Baekhyun'un yarattığı hayal kırıklığını aşabilmek adına o gece bilmediğim sokaklarda hiç durmadan yürüdüm fakat çabalarım sesinin aklımda belirip durmasına engel olmadı. Kapıdaki adam her kimse çok samimiydi onunla. Ne zamandır samimiydi? Kimdi? Beni işi yüzünden ekmiş olmasını anlayabilirdim ama bunu başka bir adam için yapmasını kaldıramazdım. Sakinleştiğimi sanıp duruyor, sonra Baekhyun'un iyi geceler dileyişi zihnimde belirdiğinde delirecek gibi olup yeniden yürümeye devam ediyordum. İçsem mi, gidip derdimi Sehun'a mı anlatsam bilemiyordum. Fakat zihnimi alkolle bulandırmak istemiyordum, her şeyin bilincindeyken sindirecektim gerçekleri. Adımlarımı tersine çevirip eve geri yürüdüm. Ne olacaksa olsun artık, dedim kendi kendime. Benimle oynamaya hakkı yoktu, onu incitmemek için elimden geleni yapmaya çalışırken beni böyle paramparça etmek isteyecek kadar acımasız bir adamsa vazgeçecektim, çabalamayı bırakacaktım.

Yürürken enerjim tükenmek yerine katlandı, adımlarım daha sert ve hızlıydı artık. Bir saat boyunca öfkemle baş etmeye çalıştıktan sonra başaramamış, ona geri dönmüştüm. Eve girdiğimde kapıyı gürültüyle kapattım, ayakkabılarımı kenara savurup yanına, salona gittim. Işıklar kapalıydı, televizyonun karşısında her şey gayet olağanmış gibi kucağında kedisiyle uzanıyordu. Karşısında öfkeden patlayacakmış gibi dikildiğimde doğrulup dikkatini bana verdi. "O adam kimdi?" diye sordum o konuşmadan. Başka biriyle yemeğe gittiğini düşündükçe göğsümdeki ağrı iyice kötüleşiyordu.

"Anlamadım?" Kedisi kucağından indiğinde televizyonun sesini kapatıp bana bakmaya devam etti. "Ne demek istiyorsun?"

"Sadece cevap ver. Hayatına dahil olmamı istemediğini biliyorum ama cevap ver, en azından bilmek istiyorum. Seni eve getiren adam kimdi?"

"Neden bağırıyorsun?"

Burnumun kemerini tutup derin bir nefes alarak sakinleşmeye çalıştım. "Lütfen cevap ver."

"Kyungsoo'nun arkadaşı, bazen klinikte çalışıyor."

"Bu kadar mı, başka bir şey söylemeyecek misin? Aynı evin içinde yaşadığımızı söyleyip duruyorsun, o halde bilmeye hakkım var."

"Şu an neden bu kadar agresif olduğunu anlayamıyorum, Chanyeol. Sorun ne gerçekten?"

"Gerçekten bilmiyor musun yoksa benimle alay etmek için bilmezden mi geliyorsun anlayamıyorum artık. Ama yeter, gerçekten yeter. Duralım, oynama benimle. Neden öfkeli olduğumu çok iyi biliyorsun, nasıl canımı acıtacağını da çok iyi biliyorsun. Yemeğe gelemeyeceğini söylediğinde gerçekten meşgul olduğunu düşündüm ama eve herifin biriyle gelip kapıda flört ettin." Konuşurken o kadar gerildim ki durmadan titreyip duran ellerimi birer yumruk haline getirmek zorunda kaldım.

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin