4

4.5K 574 603
                                    

"Ee, sonra ne oldu? Yattınız mı bari?"

Sehun sorduğunda diğerleri pür dikkat cevap vermemi bekledi. Jongin, Seulgi ve Junmyeon heyecandan ölecekmiş gibi bakıyordu bana, dördü de önlerindeki yemeğin soğuduğunun farkında değildi.

"Hadi, çatlatma meraktan!" Jongin kolumu dürtünce sıkıntılı bir iç çektim. "Yattınız mı yatmadınız mı?"

Başımı olumsuz anlamda iki yana salladım, bu cevabımla birlikte arka masamızda oturan Sooyoung bile bizi dinlediğini gizlemeye tenezzül etmeyerek "İnanmıyorum gerçekten," diye söylendi.

"Şaka yapıyorsun değil mi? Şaka yapıyorum de." Sehun morali bozulmuş gibi önündeki yemek tabağını geri itti. "Adama 'Beni evine götür' dedin ve hiçbir şey yapmadınız mı?"

"Ne yapsaydım? Ev arkadaşı olmayı teklif ettim, içeriye girer girmez üstüne atlayacak değildim ya!" Sinirlenerek öğle yemeğimi yemekten vazgeçtim, olayları kendi ağzımdan dinlerken kendime daha çok sinirlenmiştim birden.

"Oğlum sen var ya..." Jongin kaşığını bana doğrulttu, doğru kelimeyi arıyor gibiydi. "Katıksız salaksın."

"Kes sesini." Etrafıma bakındım, öğle yemeğine geç indiğimiz için psikolog ortalarda yoktu, odasına dönmüş olmalıydı.

"Kahve içmeyi falan teklif etseydin ya?" Sooyoung arkamdan seslenip sandalyesini bana doğru çevirdi.

"İkimizin de midesi tıka basa doluydu, hem kocaman pizzayla sufle yedik hem de kahve içtik."

"Neyse, en azından evini görmüşsün." Seulgi beni teselli etmek için yumruğunu uzattı, ben de yorgun savaşçı gibi yumruğumla karşılık verdim. "Taşınacak mısın Bay Byun'un evine?"

"Taşınayım mı?"

"Bir de soruyor!" Sehun enseme vurduğunda ben de onunkine vurarak karşılık verdim, en son Junmyeon'un bizi ayırmasıyla bıraktık birbirimize vurmayı.

"Bu beni sapık biri yapmaz mı? Sonuçta ona karşı ne hissettiğimi bilmiyor."

"Tabii ki biliyor." Sooyoung cevap verdi. "Bilmemesi için aptal olması gerek, adama bakarken dibin düşüyor. Seninle konuşurken gözünün içine bakıyorsun, keşke bana da biri öyle baksa."

"Keşke." Seulgi konuştuğunda yemekhanede birkaç kişi birden aynı anda iç çekti.

O gün gerçekten de hiçbir şey yaşanmadığını her hatırladığımda ben de derin bir iç çekiyor ya da evdeysem başımı yastığa gömüyordum. Her şey uygundu o an, birlikte güzel vakit geçirmiştik, yemek ve tatlı yemiş, kahve içmiştik. Sonra beni evine götürmüştü, iyi gidiyordu. Ona ev arkadaşı olabileceğimi söylediğimde memnun olacağını söylerken gülümsemişti. Ona sırılsıklam âşık olduğumu biliyor muydu acaba? Ve bunu bilerek mi beni evine davet etmişti?

Fakat hiçbir şey olmadı, iki yatak odalı küçük apartman dairesini gezdikten sonra inanılmaz derecede tok olduğum için bir bardak su istedim yalnızca. Açık mutfağındaki bar taburelerinden birinde oturmuş bir bardak su içerken evini incelemiş, sonra salonunda ne tür hatıralar yaratabileceğimizi hayal etmiştim. Yağmur dinmediği için de beni arabasıyla geri bırakmıştı evime, ona zaten komşularım yüzünden taşınmak istediğime dair bir yalan söylemiştim.

O gün öpseydim onu evine girer girmez, ya da ellerini tutsaydım ne tür bir tepki verirdi kim bilir. Herhalde kapısının önüne koyardı beni, belki de sert bir tokat indirirdi yüzüme. Fakat o gün gri kanepesinin ya da İran kiliminin üstünde onunla sevişmemizin hayalini kurmaktan kendimi alamıyordum, Baekhyun zamansız ereksiyonlarımın tek sebebiydi.

Chasing FireHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin