Yılbaşı gecesinden sonraki günler epey durağan geçti, Baekhyun'un telefon numarasını değiştirmesi dışında hayatımızda hiçbir gelişme olmadı. En azından artık telefonumda "Baekhyun" diye kayıtlıydı, soyadıyla değil. Şakası bir yana bunu yapmasının sebebinin ne olduğunu gayet iyi biliyordum ve onu rahatsız etmek istemediğim için sorgulamadım. Eski danışan mevzusu henüz çözülebilmiş değildi.
Mesai çıkışı Baekhyun'la dışarıda yemek için sözleşmiştik fakat işten çıkmadan önce gecikeceğine dair bir mesaj atmıştı bana.
"Danışanım seansa geciktiği için yirmi dakika gecikebilirim, klinikte beklemek ister misin? Yemek için beni beklemek zorunda değilsin."
Onu yirmi dakika dahi beklemeyeceğimi düşünmesi beni üzmüş olsa da kliniğine gittim, Baekhyun ailesi yüzünden kimsenin ona tahammül etmek istemeyeceğini düşündüğünün farkında değildi. İnsanlarla arasında kurduğu güven bağı oldukça zayıftı ve onun için bir şeylerden vazgeçebileceğime inanmıyordu, onu yirmi dakika bekleyeceğime bile. O böyle biriydi, arkadaşlarımla yemeğe çağırdığımda bile ortamı mahvedebileceğinden korkmuştu, söz konusu mesleği değil de bağ kurmak olduğunda o kadar da iyi değildi. Fakat aramızdaki bağın bu inceliği yüzünden beni de bir o kadar kolay bırakabilecek olmasından korkuyordum ben.
Klinik işlek bir caddenin başındaki apartmanın dairelerinden birindeydi, işlek caddeye rağmen daire arka cepheye baktığı için içerisi oldukça sessizdi. Beni genç bir sekreter karşılayıp Baekhyun'un henüz seansta olduğunu ve beklerken kahve içebileceğimi söyledi. İçerisi temiz ve ferahtı, etrafta birkaç bitki vardı. Sekreter bana emniyettekilere kıyasla oldukça lezzetli bir kahve getirdi ve ben de beklerken telefonumla oyalandım. Fakat odalardan birinden Kyungsoo çıktığında kendimi oraya göre fazla kaba saba bulmaktan alamadım. Adam danışanı olduğunu düşündüğüm kadına kapıya kadar eşlik ederken epey kibardı, gri yepyeni görünen bir kazakla siyah kumaş pantolon ve klasik bir ayakkabı giyiyordu. Bense deri bir ceket, sıradan bir kazak ve kot pantolonla kocaman kar botları giyiyordum, atkımdan sigara kokusu geliyordu, dahası emniyetteki o tuhaf oda parfümünün kokusu da üstüme işlemişti. Siyah saçlarımla da öyle pek uğraşmazdım, basitçe geriye yatırmıştım yalnızca. Kyungsoo'ya da Baekhyun'a da kendilerine dikkat etmeleri konusunda imreniyordum fakat bu işlerinin bir parçası olduğu için pek de ilginç bir durum değildi.
Kyungsoo danışanı gider gitmez yanıma gelip beni karşıladı, tokalaşmak için elini uzatırken tavrı oldukça ilgiliydi. "Hoş geldin, Chanyeol. Bu ilk karşılaşmamız değil sanırım, nasılsın?"
Onunla ilk karşılaşmamız emniyette olmuştu, Baekhyun'un ofisinde, ona orada çok iyi davranmışım gibi konuşuyordu fakat bok gibi davranmıştım, Baekhyun'la bir ilişkileri olabileceğinden korktuğum içindi bu tabii. Adamın bir çocuğu olduğunu düşününce yaptığım oldukça aptalca ve utanç verici geliyordu şimdi.
Kyungsoo'yla kısa bir sohbetin içine çekildik ve onun aslında çok nazik bir arkadaş olabileceğini gördüm, klinik ona ait olduğundan fakat Baekhyun'la birlikte çalışmanın keyifli ve kazançlı olduğundan bahsetti. Danışanları Baekhyun'dan memnundu ve kliniğe daha çok danışan çekiyordu, öte yandan ikisi yüksek lisansta tanıştıkları için birbirlerine yakındı, George ve Fred'i ona veren de Kyungsoo'ydu. Karısının kedilere alerjisi olduğu için onları vermek zorunda kalmıştı, yani Baekhyun düşündüğüm gibi gidip iki pahalı ırk kedi de almamıştı.
Kyungsoo'yla sohbete daldığımızda kliniğin dış kapısı çaldı, sekreter "Birini mi bekliyordunuz, Bay Do?" diye sordu.
"Eve gideceğim birazdan. Baekhyun için gelmiş olabilir mi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Chasing Fire
Fiksi PenggemarByun Baekhyun, emniyet merkezinin tek psikoloğuydu ve aramızda birkaç bakışma ve tatsız tartışma dışında bir şey geçmemişti. O ufacık boyu, cılız vücuduyla tüm emniyeti çileden çıkarabilecek kabiliyete sahipti kendisi. Ancak hepsi buydu, benden iki...