0.8

768 70 16
                                    

Bade
"Hayırdır beyler! Neden arıyorsunuz beni böyle yana yakıla?"

Onlara biraz daha yaklaşıp sağlarında duran duvara çevirdim bedenimi. Sırtımdaki çantayı yere koyarak içini açıp diğer sprey boyaları çıkarttım. Bu sürede hiçbirinden ses çıkmazken pür dikkat beni izlediklerinin farkındaydım sırtımda hissettiğim bakışlardan.

Elimde tuttuğum spreyi duvara püskürterek çizeceğim resme odaklandım. Can çizdiğim duvara omzunu yaslayıp bana dönük bir şekilde izlemeye başlamıştı. Bir şey demeden beni izlemesi sinirlerimi bozmaya başladığında durup ona baktım bende. Yüzüme bağladığım bandanadan sadece gözlerim açıkta kalıyordu.

Aslında onları takip ettiğim yoktu. Ben zaten buradayken ikinci kere buradan geçmeleriyle konuşmalarından da anladığım kadarıyla beni arıyorlardı. Onlar geçerken sindiğim duvardaki aralıktan çıkmıştım çünkü nedenini merak ediyordum.

"Neden cevap vermedin mesajlarıma?"
Gelen soruyla bakışlarımı ondan çekip tekrar yaptığım resme döndüm.
Ona cevap vermememin nedeni bu süre içinde gözaltında olmamdı. Sonunda çıktığımda ise iki gecedir yapamadığım aktiviteyi yapmaya gelmiştim sadece.
Alayla "Kişisel nedenler" diye cevap verdiğimde onunda yüzünde benimkine benzer bir sırıtma olmuştu. Aradaki fark onun benim sırıtışımı görmeyişiydi.

Siyaha boyadığım duvarın üzerine ten rengi boyayı püskürtmeye başladım. Ben yaptığım işle ilgilenmeye devam ederken beklemeye devam eden Trip ise bir yandan izleyerek kendi aralarında muhabbet ediyordu. Can yanımda sigara yaktığında iki gündür içemediğimden başıma bir ağrı saplanmıştı. Tek elimle başımı ovup kendimi yaptığım resme vermeye çalıştım. Yanımda sigara vardı ama hâlâ burada olan Trip içmeme engel oluyordu. Yüzümdekini çıkarmam gerekliydi.

Üstelik bir şey yaparken izlenmekten nefret ederdim ve Can sanki bunu biliyormuş gibi inadına gözlerini benden çekmiyordu. Bu sinirime dokunurken acaba kafayı gömsem mi diye düşünmekten kendimi alamamıştım. Bana ulaşmaya çalışmasının sebebinin onun resmini çizmem olduğunun farkındaydım. Çizerken özel bir şey düşünmemiştim. Sadece yakışacağını düşünmüştüm o duvara. Ama yavaş yavaş bundan pişman olmaya başlamıştım bile.

Çünkü genelde insanlar duvardaki resimlere bakmadan geçerlerdi. Bende kimsenin görmediği ama göz önünde sanatımı icra etmekten zevk alıyordum. Anlaşılmasını istediğim şeyleri hesabımda paylaşıp en azından bir kesim insanın düşünmesini amaçlıyordum. Ama Can'ın bir sürü resmimi incelediğini de biliyordum. Ve bu benim özel alanıma girmesi demekti. Herkesin gözünün önündeki şeyi özel alan olarak adlandırmam saçma olabilirdi belki. Ama bende saçma biriydim zaten. Her şeyimle.

Biliyordum ki daha önce çok kez yaptığım resimlere dikkat etmeden geçmişti önünden. Geçmemesi mümkün değildi çünkü Kadıköy'ün dört bir tarafını kaplamıştım ve kaplamaya da devam ediyordum. Ama sırf kendi resmini gördüğü için bunları da görmeye başlaması sinirimi bozmaktan başka bir işe yapmamıştı.

Çizdiğim şey iyice şekillenmeye başladığında bir iki adım geri giderek bütüne bakmış ve tekrar yaklaşmıştım duvara. Hâlâ aynı şekilde durmaya devam eden Can'a dönüp ne var der gibi göz kırptım. En başta sorduğum soruya kimse cevap vermemişti. Bu kadar ısrarla aramalarının bir nedeni olmalıydı ama değil mi?

Derin bir nefes alıp vücudunu duvardan ayırmış ve sonunda konuşmaya başlamıştı.
"İş teklifi yapmak için arıyorduk seni."
Kaşlarımı havaya kaldırıp kollarımı birbirine bağladım. "Ben herkesle iş yapmam yalnız."
Özellikle çalışmalarımı kendini görmeden önce önemsemeyen biriyle.

Adının Heja olduğunu bildiğim eleman "Klip için graffiti yapmanı istiyoruz" dediğinde bakışlarımı Can'dan ona çevirdim.
Ne yani uğraşacaktım ve klipte sadece birkaç dakika gözükecek diye mi o kadar uğraşacaktım? Saçmalıktan ibaretti. Ben bunun için bir şey çizmezdim. "Tsubasa" diye eklediğinde alaylı bir kıkırtı kaçtı ağzımdan.
Belki protest bir parça için yapabilirdim ama tsubasa? Yapmazdım.

"Tekrar ediyorum. Ben herkesle çalışmam. Üstelik klipte birkaç dakika gözükecek ve bir bok anlatmayacak bir graffiti de yapmam açıkçası."
"Öylesine çizdiğin bir şey hiç mi olmadı?"
Bu konuşma boyunca suskunluğunu koruyan Can'ın sorusuyla ona döndüm bu sefer.
"Yaptım ama istediğim için yaptım. Zevk aldığım için."

"Bir gecede bitereceğin bir şey. Ayrıca graffitiyi de zevk aldığın için yaptığını düşünüyorum. Ne çizdiğin her zaman bu kadar önemli mi?"
Güldüm. "Önemli"
"Peki" diyerek derin bir nefes alıp bana doğru bir adım attı. Geri çekilme dürtümü engellemeyi başarmıştım.
"Diğer çalıştığın insanlar? Kafeler? Bunlar da bir şey üzerine, ama yaptın. Pizzacıya pizza çizdin amınakoyayım. Pizza değil ama tsubasa mı sorun?"

Tamam kabul etmeliydim ki bu söylediği mantıklıydı. Ama bende altta kalacak biri değildim. "Paraya ihtiyacım olmuştu."
Ufuk "O konuda anlaşabiliriz diye düşünüyorum" dediğinde güldüm.
"Yanlış anladın. Para sıkıntısı çeken biri değilim. Para için her şeyi yapan biri de değilim. Sadece kolay bir işti ve o an ihtiyacım olmuştu o kadar."

Neden bu kadar ısrar ettiklerini anlamakta zorluk çekiyordum. Bunu yaptırabilecekleri birini bulmak zor değildi. Üstelik Yasemin vardı. O da yapabilirdi.
Hepsi derin bir nefes alırken umursamadan duvarın kenarına koyduğum spreylerden birini alıp sallayarak devam ettim.

Boş sokakta telefon zil sesi yankılandığında konuşma sesinden bunun Ufuk'un telefonu olduğunu anlamıştım. Kısa bir süre konuşup kapattıktan sonra "Gitmemiz lazım" dediğinde karşı duvarın dibine çökenlerin ayaklandığını seslerden farketmiştim. Can ellerini ceplerine sokup "Tekrar konuşuruz" diyerek diğerleriyle birlikte ana caddeye doğru yürümeye başlamıştı.

Onlar uzaklaşırken bende tuttuğum nefesi dışarı vererek kasılan vücudumu serbest bıraktım. Ellerimi omzularıma götürüp biraz ovaladıktan sonra duvarın dibine çökerek yüzümdeki bandanayı boynuma doğru sıyırdım. Ceketimin cebinden buruşmuş sigara paketini çıkarıp bir dal alarak dudaklarımın arasına yerleştirdim. Çakmakla ateşleyip derin bir nefes alırken paketi tekrar cebime sıkıştırmıştım.

Bir süre sadece karşı duvara odaklanıp sigaramı içtim. Sigaram filtreye dayandığında yere bastırarak söndürdüm. Ayaklanıp başladığım resmi bitirmek için harekete geçtim. Başlamadan hemen önce çantamdaki kulaklıklarımı takıp bluetooth'a bağlayarak bir şarkı açtım. Elime aldığım spreyi sallayıp kendimi müziğe verip mırıldanarak çizmeye başladım.

Bittiğinde hava artık aydınlanmıştı. Kulaklıklarımı boynuma indirip boyaları topladım. Telefonumu çıkarıp fotoğrafını çektikten sonra çantamı sırtıma geçirdim. Sokaktan çıktıktan sonra yüzümdeki fuları da çıkarıp bileğime bağladıktan sonra ellerimi ceplerime sokup eve doğru yürümeye başladım.

Apartmanın önüne vardığımda telefonumu çıkararak annemi aradım. "Söyle?"
"Evde misin?"
Derin bir nefes aldı seslice. Bıkmıştı bu durumdan biliyordum. "Evet, gel"
Bir şey söylemeden aramayı sonlandırıp cebimdeki anahtarlarımla apartmana girip asansöre bindim. Kapının önüne geldikten sonra yine anahtarımla açıp içeri girdim yavaşça.

Koridora göz gezdirdikten sonra bir yere uğramadan odama geçerek kapattım kapımı. Çantamı sırtımdan atarak üstümdekilerden kurtulup eşofman takımımı giydim. Saçlarımı at kuyruğu yapıp yorganımı açarak içine girdim. Hava aydınlandığına ve annem evde olduğuna göre artık uyuyabilirdim.

JudgmentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin