4.1

429 65 99
                                    

Can
Benim yatağımda, ona bol gelen kıyafetlerimle göğsümde yatarken bir elimle sargılı elini tutuyor, diğer elimi saçlarının arasında gezdiriyordum.

Kısık nefes seslerimizin dışında hiçbir ses çıkmazken huzurluydum. Bu sessizlik artık beni bile rahatsız etmiyordu.

Onunlayken nefret ettiğim bu sessizlik bile o kadar güzel geliyordu ki.

Tam o anda kısık sesiyle yabancı bir şarkı mırıldanmaya başlamasıyla uyumadığını anladığımda saçlarındaki elim bir anlık duraksasa da devam ettim. Nefesleri o kadar düzenli çıkıyordu ki uyuyor olduğunu düşünmüştüm.

Bade'nin kendini anlattığı zamanlar kısıtlıydı. Bunu ya karmaşık cümleleriyle yapıyor ya da böyle şarkı söyleyerek anlatıyordu. Veya o karmaşık cümlelerini deftere dolduruyordu.

Bir şekilde kendini anlatıyordu ama bu zamana kadar kimsenin onu anlamayışına şaşırmamak gerekirdi. Çünkü bu özel ve büyük bir çaba gerektiriyordu.

Sırf bu yüzden de ingilizcemi geliştirmeye çalışıyordum. Özellikle kelime ezberliyor ve ingilizce şarkıları dinleyerek çevirilerine bakıyordum.

Okulda düşük notlarım uğruna yapmadığım şeyi onun için yapıyor olmak garipti. Annem bilse çenesinden kurtulamazdım ama eminim ki bir yandan da birini böyle seviyor olduğum için benimle gurur duyardı.

"Leave me alone, I'm so done with all these feelings
Beni rahat bırak, bütün o duygularımla işim bitti
You're saying words but they don't really have a meaning
Bir şeyler söyleyip duruyorsun ama söylediklerin en ufak bir anlam taşımıyor."

Dudaklarım iki yana kıvrılırken bunun doğru olmadığını biliyordum. Saçlarının arasına bir öpücük kondurup her şeyin iyi olacağını ona hissettirmek istemiştim.

You're saying things like you're truly believing
That this will get better,
Bir şeyler söylüyorsun bazı şeylerin daha iyi olacağına gerçekten inanıyormuşçasına
But I feel like that's deceiving
Ama bunun bir aldatmaca olduğunu hissediyorum."

Değil.

Öyle bile olsa, her şey iyi değil de kötü bile olsa yanında olmak için her şeyi yapabilirim.

"Baby save me from myself
Bebeğim beni kendimden koru."

İşte bunu nasıl yapacağımı bilemiyordum. Onu başkalarından korumak daha kolaydı, hatta o da kendini başkalarından korurdu ama o kendini kendinden koruyamıyorken, ben onu kendinden nasıl koruyabilirdim bilmiyordum. Bir insanı kendinden nasıl koruyabilirdim?

Canım yanıyordu.

Ona en çok zarar verenin kendi olması canımı yakıyordu. Benim buna engel olamayışım delirmeme sebepti.

Onun kelimelerimle, davranışlarımla ruhunu iyileştirebilme imkanım vardı. Ama bedenine verdiği zararı iyileştiremezdim. Sihirli değneğim yoktu, bir anda onları yok edemezdim.

Bunu bile bile, bunu yapıyor olması sinirlerimi bozuyordu.

Do you believe me when I say I'm in need of help?
Yardıma ihtiyaç duyduğumu söylediğimde bana inanıyor musun?
My thoughts run in 100 miles an hour
Düşüncelerim saatte 100 mil hızla ilerliyor
And I swear they just keep on getting louder
Ve yemin ederim ki, sesleri daha da yükselmeye devam ediyor."

JudgmentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin