Gözlerimi araladığımda stüdyoda sızdığımızı idrak etmiştim. Kıpırdadığım anda bütün vücudumdaki ağrıları hissedeceğime emindim ama sonsuza kadar böyle hareketsiz duramazdım. Hafifçe kıpırdanıp yavaşça doğruldum. Eh sırtımdaki ve boynumdaki ağrıyı saymazsak iyiydim. Ama sayılmayacak gibi değildi tabi. Ufuk ve Gökdeniz'in hâlâ uyuduğunu görüp sırıttım. Bacağım uyuştuğundan bir süre oturduğum yerde kımıldamadan bekledim.
Uyuşma geçtiğinde ayaklanıp yukarı çıktım. Bizim diğer elemanlarında koltuklara dağılmış uyuduğunu görmüştüm. Mutfağa girdiğimde Yasemin'in uyumayıp kahve içerek oturduğunu görmüştüm. Sabahın çok erken saatlerindeydik. Selam verip bende kendime kahve alarak sandalyelerden birine çöktüm. "Uyku mu tutmadı?" Kafa salladı. Masadaki pakete uzanıp bir dal sigarayı dudaklarıma yerleştirip yaktım. Derin bir nefes alarak dumanını ciğerlerime gönderdim.
"Neden bu kızı bu kadar bulmak istiyorsun?" Gelen soru karşısında kaşlarımı kaldırdım hayretle. Resmen duvarda benim resmimi gördüğümüzden beri bu konu dışında doğru düzgün konuşulmuyordu. "Merak ediyorum sadece. Diğer çalışmaları da merak uyandırdı. Özel bir sebebi yok." Aklıma gelenle sırıttım. "Senin kadıköy tayfası olarak graffiti grubunuz vardı." Kaşlarını çatıp "Eee" diye mırıldandığında "Oradakilerden biri olabilir mi?" diye sormuştum.
"Yani o imzalı birine denk gelmedim hiç. Gerçi hepsiyle çalışmadım ama. Bilemiyorum." Hımlayıp kahvemden bir yudum aldım. "Sorsan anlayabilir miyiz?" "Eğer bizim gruptan biriyse bile söylemez herhalde ama istersen sorarım." "Yine de deneyelim" dediğimde kafa salladı. Bitmiş sigaramı masadaki küllüğe bastırıp söndürdüm.
"Aslında hesabında bir resmini paylaşsan belki ulaşır sana" dediğinde bunun neden daha önce aklıma gelmediğini anlayamadım. En azından haberi olurdu farkettiğimin. "Olabilir." "Gerçi neden kendini bu kadar gizliyor çözemedim ama." Kafa salladı. "Bende çözemedim." Salondan sesler yükseldiğinde bizimkilerin uyandığını hatta birbirlerine girdiğini anlamıştım. Gülerek kahve bardağımla beraber ayaklanıp salona geçtim.
Heja, Şamil'e "Ayağını ağzıma soktun piç. Bu nasıl uyumak?" diye bağırdığında sesli bir kahkaha patlatmıştım. Şamil hemen savunmaya geçmişti. "Abi uyuyordum lan ne yapayım? Ayrıca ayağım ağzına girdi diye koltuktan aşağı mı atılır bi insan?" "Ne yapıcaktım oğlum başka?" diyip öğürmüştü. Bu seslerle diğer uyuyanlar da uyanmış, ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı.
"Lan bi kesin ümüğünüzü sikerim ha!" Ceyda uykulu gözlerle bana bakarak kolumu dürtüp "Sıkarım demen gerekiyordu" dediğinde sırıttım. "Bizde böyle." Kıkırdayıp mutfağa ilerlediğinde kahvaltı hazırlayacağını anlamıştım. Oradan tabak seslerinin arasından "Bugün oğlumun doğum günü lan dümbükler!" diye bağırmıştı. Ufuk bunu duyduğu an gülümsemişti. "Gece full kadro buradasınız ha."
Kafa sallayıp gözleri açık bir şekilde hâlâ koltukta uzanan Batuhan'ın ayaklarını yere indirip açtığım boşluğa oturdum. "Dümbük değil Ceyn dürzü" diye onun dediğini düzelttiğimde kahkahası ulaşmıştı kulaklarıma. "Konser yok dimi lan akşam?" diye panikle fısıldayarak bu soruyu sormuştu Ufuk. Ben onun aksine özellikle Ceyda'nın gazabına uğrasın diye düşünerek bağırmıştım. "Oğlunun doğum gününe de konser ayarlamazsın bee!"
"Ağzına sıçayım senin!" diyerek koltuktaki yastığı suratıma fırlatmıştı. Ha denk getirmişti o da çok ayrı bir mevzuydu tabi. Ceyda içeriden elinde bıçakla mutfak kapısında göründüğünde kaşlarımı kaldırdım. Katil civciv gibi durduğundan haberi var mıydı acaba? Büyük ihtimal yoktu. Çünkü olsaydı buna rağmen gözlerinden ateş saçarak bakmıyor olurdu. Ufuk daha Ceyda ağzını açmadan lafa girmişti.
"Ya yok şerefsiz şaka yapıyor. Ayrıca o bıçağı indir oha yani Ceyda" diye lafları sıraladığında Ceyda şaşkınlıkla eline bakmıştı. Eh o sinirle elinde bıçak olduğunun farkında olmaması normaldi tabi. İndirip şirince sırıtmış ve Ufuk'u öperek mutfağa geri girmişti. Şamil gülerek "Aile var aile" diye söylenmeyi ihmal etmemişti.
Atlas merdivenlerden sekerek indiğinde Ufuk onu kucaklayıp "Aman da aman bugün kimin doğum günüymüş" gibi laflar eşliğinde onu havaya atıp tutuyordu. Yanımdaki Batuhan'a bakıp "Bi düşürse çocuğun amel defterini kapatacak. Yaptığı hareketlere bak" diye konuştuğumda herkes kahkaha atmıştı.
Kahvaltı ettikten sonra hepimiz hazırlanıp çıkmıştık evden. Atto'nun isteği üzerine ona çok büyük bir pasta almaya gidiyorduk. Bir de hepimizden ayrı ayrı hediye istemişti. Telefonumu çıkarıp Yasemin'in dediği gibi çektiğim fotoğraflardan birini seçmeye çalışıyordum. Heja'yı dirseğimle dürtüp birkaçını gösterdiğimde bir tanesini seçmişti.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
hejajeh, hidryhme, sehinsah ve 338.735 kişi beğendi.
llll.1.llll: ❓ 2853 yorum
hejajeh: İşe yarasa bari +llll.1.llll: Sus ulan +284: Bir bok anladıysam şu muhabbetten ne olayım ya +382: Harbi abi ne diyorsunuz amk sehinsah: Güzel taktik sjshshshsshsh +229: Bize de anlatın amk +194: Lan noluyooo yasebaskan: 😏 749: Ne dönüyo burda +194: Anlarız inş
Yokuştan indikten sonra sağ tarafa dönmüştük. Tam o sırada sağda kalan evin duvarına yazılan yazıdan ziyade imza dikkatimi çekmişti. Bu yeni yapılmıştı. Hem de hemen Ufuk'ların evinin yanına. Herkes şokla duvarda yazan yazıya bakakalmıştı. Atlas..
Ceyda bana dönüp "O değil mi?" dediğinde bakışlarımı oradan ayırmadan kafa salladım. Şamil "Atlas'ın doğum günü olduğunu biliyor demek ki" dediğinde göz devirdim. Bilmese neden özellikle bunu yazsın ki zaten? Atlas gözlerini kocaman açıp annesine dönmüş ve "Bu benim için mi?" diyerek parmağını duvara doğrultmuştu. "Evet annecim. Doğum günün için bir abla yapmış." Ellerini hızlıca çırpıp yerine zıpladı birkaç kez. "Hangi abla, hangi abla?" "Bilmiyorum."
Heja'yla bakışlarımız kesiştiğinde bana doğru yürüdü. "Sence?" diye ucu açık bir soru sorduğunda bakışlarımı tekrar duvara çevirip mırıldandım. "Onu aradığımızı biliyor zaten."
Telefonumdan gelen bildirimle kafamı elimdeki telefonuma çevirdim. Ağzımdan tek bir kelime çıktı o an. "Hassiktir!"
"@judgment adlı kullanıcı gönderine yorum yaptı: :D"
Heja kafasını telefonuma eğdiğinde aynı tepki ondan da gelmişti. "Hassiktir!"