O iticiliğiyle herkesi kendine hayran bırakırdı ve aynı zamanda da insanda merak uyandırırdı. Ancak şu anki hali iticilikten oldukça uzak, samimiyetti. Ve bu haliyle bile kendine hayran bırakabildiğini de görmüştüm. Ona olan hayran bakışların en üst seviyesi bendeydi.
Genelde neşeli bile olsa siyah gözlerini etrafta gezdirir ve suratsız bir şekilde dururdu. Onun çoğunlukla gülüşleri alay barındırırdı. Şu an hariç.
"Nesini sevmedin pardon, gayet güzel oldu."
Bade söylenirken Ufukların evinin bahçe kapısında yavaş yavaş çıktığı yokuşu bitirip yanıma gelmesini bekliyordum. Yavaş olduğu halde büyük adımları sayesinde yanıma varınca omzunu omzuma doğru vurarak gülerek bahçeden içeri girmemi sağlamıştı.
"Bade allah aşkına, güzel tasarım yapacağım dedin ve bulamaç yaptın. Niye söyleniyorsun?"
Gözleri şokla açılırken bu haline kahkaha atmamak için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Kapıyı çalıp hızlı açılması için dualar ederken biraz sonra beni dövmesi an meselesiydi.Ev dahil, dışarı çıktığımızdan beri aynı şeyleri söyleyerek onu sinir ediyor ve sabrını sınıyordum.
Ve asla söylediğim gibi değildi. Hatta beğenmiştim bile ki şu anda da üstümdeydi zaten boyadığı sweatshirt. Ama onunla uğraşmaktan büyük zevk alıyordum.
O geceden sonra değişmişti. Ciddi anlamda gözle görülür bir fark vardı. Bu iki haftayı ful beraber geçirmiş olmamızın da büyük ihtimal etkisi büyüktü ancak eskiden olsa bu laflarıma karşılık beni kırmaya çalışırdı. Ama şu an yaptığı sadece beni güzel olduğuna ikna etmeye çalışmaktı. Ayrıca bir şey kıracaksa bu kafam olacak gibiydi, tavırlarından anladığım kadarıyla.
"Abart tamam mı? Abart."
Ceyda açıldığını bile farketmediğimiz kapıya yaslanıp gülerek bizi izlerken Bade'de yanındaki boşlukta geçmiş ve ayaklarını yere vura vura içeri girmişti.
"Ne oluyor be? Ne bu şiddet bu celal?"Bende arkasından içeri girdiğimde benim arkamdan da Ceyda gelmişti kapıyı kapattıktan sonra. Hararetle elini sallayarak beni göstermiş ve sinirle mırıldanmıştı. "Bu salak üstündeki yaptığım sweatshirt'ün bok gibi olduğunu söylüyor."
"Ben öyle bir şey söylemedim. Sallama."
Tek kaşı havaya kalkarken bana doğru gelip kafamı eliyle geriye ittirmişti.
"Onu demeye getirdin tam olarak."Kahkaha atıp onu kolumun altına alarak saçlarını karıştırırken hepsi 'cidden hepsi bu arada' bize şaşkınlıkla bakıyordu.
Ufuk anlamak ister gibi üstüme göz gezdirirken görmesi için arkamı dönmüştüm.
"Oha.... bu arada baya güzel olmuş. Zevksiz piç."Bade sonunda biri ona hak verdiğinden sırıtıp elini şıklatarak Ufuk'u göstermişti. İkisi yumruklarını tokuşturduğunda gülerek koltuğa oturdum.
Herkes beğendiğini dile getirirken Bade sırıtarak yanıma oturup arkasına yaslanmış ardından da ayaklarını sehpaya uzatmıştı.
Bade'nin etrafta gezinen bakışları bir anda duraksadığında, onun baktığı yere döndüğümde koltukta oturup dümdüz bir ifadeyle bizi izleyen Leyla'yı bulmuştu. "Bunun ne işi var lan burada?"
Ortam anında gerilirken alt dudağımı ısırıp belli etmeden parmağımla Bade'nin kolunu dürtsem de bunu umursamadan simsiyah gözbebeklerini Leyla'nın üzerinde gezdirmeye devam etmişti. "Ben yokmuşum gibi konuşması normal mi?"
Leyla'nın Oğuz'a bakarak sorduğu soruya Oğuz Bade'ye uyarıcı bakışlarıyla karşılık vermişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Judgment
Fanfiction"Biz bu kızı nerede buluruz abi?" "Siz bulamazsınız. O sizi bulur."