4.0

422 60 67
                                    

Alkollü içecekler, şarkılar, kahkahalar, dans etmekten ter içinde kalkmış bazılarının güzel danslarının arasında göz kanatırcasına dans edenler, kusmalar, sarhoşluğun getirisi olan kavgalar.

Göz kamaştırıcı ışıklar ve yüksek ses.

Nefret ettiğim her şey.

Üzerimdeki Ceyda'nın verdiği onun vücuduna oturduğunu tahmin ettiğim ama bana bol gelen yırtmaçlı kırmızı, rahatsız elbise. Ayağımdaki topuklular.

Herkesin heyecanlı ve mutlu olduğu ancak benim zerre umrumda olmayan parti.

Burada olmak istemiyorum.

Burada çekilebilir olan tek şey açık hava sanırım. Kaçıp gitmemek için derin nefesler çekiyorum içime.

Işıklar her vücuduma değdiğinde kapatmama rağmen izleri belli olan yaralarımla berbat gözüküyordum. Kolumda daha bu sabah bayıldığım için aldığım serumun izi.

Etrafa göz gezdiriyor ve kahkahalarla eğlenen insanlara bakıp kendimle kıyaslamaktan kendimi alıkoyamıyordum. Bir köşede oturup ellerimi göğsümde bağlamış bir şekilde kesinlikle onlardan farklı görünüyorum.

Buraya ait değildim. Ne buraya ne de dünyanın herhangi bir yerine ait değildim.

Omzuma dalgınlığımdan dolayı aldığım darbeyle bakışlarımı dans eden insanlardan alıp Ceyda'ya çevirdim.
"Ya gülsene azıcık."

"Komik bir şey göremiyorum."
Ruhsuz çıkan sesimle göz devirmiş ve giydirdiği elbiseyle bedenime alıcı gözüyle bakmıştı. "Çok güzel oldun be."

Onunla beraber bende üstüme baktığımda burun kıvırdım. "Bol."

"Bu bana en dar gelen kıyafetim olabilir. Sen çok zayıfsın."

Söylediğinde omuz silkip bir şey söylemeden önüme döndüm.

Karşımda oturup bir yandan içkisini içerken diğer yandan Oğuzhan'ın arkadaşı olan ve benim de yakından tanıdığım Leyla'yla konuşan Can'a değdi bakışlarım.

O günden beri hiç konuşmamıştım. Ve söylediğime çoktan pişman olmuştum.

Eskisi gibi değildi. Kesinlikle eskisi gibi değildi.

Doğru dürüst yüzüme bile bakmamıştı ve geldiğimizden beri tek odak noktası Leyla'ydı.

Düşüncelerim gibi bakışlarımda Leyla'ya kayarken onu baştan aşağı süzdüm. Üstündeki vücuduna tam oturan oldukça şık ve taşlı elbisesi, saatlerce uğraştığı belli olan saçı ve makyajıyla kelimenin tam anlamıyla göz alıcı gözüküyordu.

Can'ın odağının bir türlü ondan kaymamasına hak vermek gerekirdi. Parlıyordu.

Ama Leyla eskiden beri böyleydi zaten. Parka gidecek olsa bile saatlerce hazırlanır ve olabildiği en şık haliyle giderdi. Girdiği ortamda güzelliğiyle konuşulur ve girdiği anda da parıltısıyla hemen görülürdü. İlginin onda olması çok hoşuna giderdi.

Tamamen farklıydık onunla. Girdiğim yerde bende dikkat çekerdim ancak onun gibi güzelliğimle veya parıltımla değil, asık suratım ve dağınık halimle çekerdim o ilgiyi.

Hadi ama kim herkesin eğlendiği ve güldüğü bir yerde asık suratla oturan birini fark etmezdi ki?

Uzun süre baktığımdan olsa gerek üzerindeki bakışlarımı hissettiğinde göz göze gelmiştik ve bana sahte olduğunu sadece benim anlayabileceğim şekilde gülümsemişti. Açıkçası bu kadar göz üzerindeyken ona baktığımı farkedeceğini düşünmemiştim.

JudgmentHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin