2.40. Dönüş

1K 76 214
                                    

Güzel, samimi ve biricik okurlarım. Normalde böyle şeyler yazmayı sevmem lakin toplamda 100k okunmaya 6k oy beni üzüyor 😔 Hala oy vermemiş olanlar rica etsem bölümlere oy verebilir mi? Buraya kadar geldiyseniz minik yıldıza dokunmak zor olmamalı 🥲

Elizabethstark1 hem yaptığın yeni kapak hem de verdiğin küçük ama etkili fikirler için çok teşekkür ediyorum. Sayende bu bölüm bayağı hızlı ilerledi 😌 Teşekkürlerimi sunarken arkadaşımın kitaplarına bakmanızı da öneririm. Uzun soluklu ve macera aksiyon dolu tarihi kurgular yazar. Çok bölümlü kitap arayışı olanlar için birebir. Tamamlanmış favorilerim Ateşin Kurbanı ve Kurtların Dansı. Yetişmeye çalıştığım ise Gazap Tanrısı'nın Çocukları. Çizgi'de yazdığı Gölge'nin Aşkı da bir başka güzel.

Tamam tamam, artık sizi bölümle baş başa bırakıyorum 😇

Tamam tamam, artık sizi bölümle baş başa bırakıyorum 😇

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1420 Senesi - Bahar Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Altınova/Ladinay Sınırı - Düşmüş Saray

Büyük Hanım Müge

Aylar olmuştu. Sürgünüm bitmemişti. Bu durum gittikçe can sıkıcı bir hal alıyordu. Han oğlum hala aklını başına almamıştı. Bu süreçte Düşmüş Saray'da geçirdiğim günler içimde yükselen öfkeyi bastırmayı öğretmişti bana. Gökben'in bencilliğinin bedelini ben ödüyordum. Han otoritesinin ne demek olduğunun elbetteki bilincindeydim. Lakin hanlığın bekası söz konusu olduğunda atılan adımların ötesi berisi düşünülmez neticeye bakılırdı. Han oğlum bu konuda eksik düşünüyordu. Ben hanlığı zehirli bir sarmaşıktan kurtarmıştım. O ise yaptığım hamleyi takdir edeceğine kendini ezip geçtiğimi düşünmeyi tercih etmişti. Olgun bir han gibi davranmamıştı. İyi hoş, Aspargon'un başına olgun bir han gelmeyeli yıllar olmuştu.

Çok kez han oğluma dersini vermek, sarayda işlerin bensiz yürümeyeceğini göstermek, çıkaracağım isyanlarla nasıl baş edeceğini görmek istemiştim. Lakin kendimi tutmuştum. Sabırsız davranarak hatalı duruma düşmeyecektim. Oğluna isyan eden Büyük Hanım olmayacaktım. Korkut elbet anlayacaktı hatasını.

Zaten benim yokluğumda olanlar fazlasıyla olmuştu. İdil sarayı terk etmişti! Nasıl böyle bir şey yapabilmişti aklım almıyordu. Tam Gökben'den kurtulmuşken nasıl her şeyden vazgeçerdi? Bunca yılı ne için harcamıştık? Onca konuşmayı ne için yapmıştık? Ona olan öfkem yeni yeni geçmişti. Onu şimdiye kadar hiç tanıyamadığımı fark ettiğimde, daha doğrusu bu gerçeği kabul ettiğimde öfkem de yatışmıştı. Başta kızmıştım fakat zamanla ona da hak vermiştim. Gökben uğruna ondan vazgeçmişti Korkut ve Gökben'in gidişiyle tekrar onu Baş Hanzen etmesi İdil'e en büyük hakaret olurdu. Hanımlığının Gökben'in varlığına bağlı olduğu gerçeği onu daha beter bir geleceğe sürüklerdi. Kendini hana oyuncak etmeden çekilmeyi seçmişti. Fakat daha farklı bir şekilde olabilirdi bu. Hala ansızın gidişine içerliyordum ve bu kolay geçmeyecekti benim için. Belki de kızlarıma göstermediğim özeni ona gösterdiğim içindi bu hislerim. Korkut'u terk ederken beni de terk ettiğini düşündüğümdendi bu öfkem. Ama geçerdi. İdil ve ben asla düşman olmazdık.

Aynadaki KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin