3.5. Doğunun Küçük Hanı

625 48 146
                                    

1426 Senesi - Yaz Mevsimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1426 Senesi - Yaz Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Bozyurt Şehri - Bozbey Kalesi

Hanzade Toygar

Odamda oturuyordum. Teoman Bey'in geleceğini birkaç gün önce öğrenmiştim. Bozyurt sınırına girmeden haberimiz olmuştu. Korkut Han beni denetlemesi için göndermişti. Hasbükan vilayetlerinde yaşanan sorunlara çözüm bulduğum için denetlenecektim demek. Ona kalsa vilayetleri sıradan bir kurul teftiş edecekti. Fakat ben bizden birinin gitmesi taraftarıydım. Ülkesi yıkılmış, bir kısmı sömürgeye dönüşmüş insanlara daha sıcak yaklaşmalıydık.

Bölge hakkındaki tahminlerim doğru çıkmıştı. Bazı vilayetlerde küçük gruplar oluşmuştu. Bağımsızlık ilan etmeye kalkacaklardı. Bu şartlar altında nasıl bir bağımsızlık hayal ettiklerini ben de bilemiyordum ama o bölgedeki isyanlar bize zarar verirdi. Her halükarda yatıştırılması gereken bir güruh vardı orada. Biz de en iyi çözümün oraya Belgin'le gitmemiz olduğuna karar vermiştik.

Tek amacımız oradaki grupları yatıştırmak ve olası bir isyanı bastırmak değildi. Fakat bunu sarayın bilmesine gerek yoktu. Asıl amacım bağlayabildiğim kadar vilayeti kendime bağlamaktı. Korkut ve Gökben düzenini istemiyordum. Kenarda durmak istemiyordum. Kenarda durmayı hak etmiyordum. Korkut gibi sakin bir politika izlemek bana göre değildi. Aspargon fetihlere devam etmeli gidebildiğimiz yere kadar gitmeliydik. Korkut ise korkaklığından yerinde sayıyordu. Küçücük savaşları büsbüyük başarılar gibi görüyorlardı. Dişli düşmanlar yerine diş kavuğu doldurmayacak savaşlarla zaman kaybediyorlardı. Korkut'a karşı isyan içinde olmayı istemezdim. Lakin beni buna mecbur etmişti. Aspargon'a gönülden bağlı her han ve hanzade kendini ileri taşımalıydı. Ben Korkut'ta bunu göremiyordum. Hanlığı geri götürecekti ve bu gerilemeye dur diyebilecek tek kişi bendim.

Ava çıkıyoruz diyerek ayrılmıştık kaleden. Avdan sonra teftişlerimizi gerçekleştirecektik. Lakin öncesinde gelen isyan haberi planımızı hızlandırmamıza sebep olmuştu. Yine de hem isyanı bastırmış hem de halkı yatıştırmıştık. Belgin'in etkisi büyüktü. Sarayın olanlar hakkında ne düşüneceğini tahmin etmek zor değildi. Korkut Han beni çoktandır isyancı olarak görüyordu. Fakat ben isyancı değildim, en azından başlarda değildim. Hanlığım için doğru olan neyse onu yapan bir hanzadeydim ve bu böyle devam edecekti. Hanlığımın istikbali benim isyancı olmama bağlıysa olurdum.

Odamın kapısı çalındı. Gelen Beyza'ydı. Reveransını yapıp yanıma yaklaştı. Kumral saçları arkasında toplanmış, bir iki bukle yanaklarına düşmüştü. Üzerine kollarından tüller sarkan gri bir elbise giymişti. Belinde gümüş örme kemer vardı. İşaret parmağında Gümüş Hatun'un ona verdiği aile yadigarı kehribar yüzük vardı. Mavi gözleri endişeliydi. "Teoman Bey'in yanında Suna Hatun'un olduğunu öğrendim."

"Evet. O da gelmiş." Yüzündeki ifadeyi izledim bir süre. "Senin bundan haberin yoktu ama değil mi?"

Başını iki yana salladı. "Şimdi duydum. Teoman Bey'in niye geldiğini tahmin etmek zor değil. Lakin Suna'nın varlığı rahatsız edici. Son olanlardan sonra onun da gelmesi saray tarafından hiç hoş karşılanmayacak."

Aynadaki KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin