1413 Senesi - Bahar Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Sangür Şehri - Bir han...
Gökben Hatun
Bir zamanlar kim olduğuma dair hiçbir fikrim yoktu. Bana adın Gökben denmişti ve ben Gökben olmuştum. Kaderin bu demişlerdi onu yaşamaya çalışmıştım. Ne dendiyse ne istendiyse yapmış bana sahip çıkanları mutlu etmeye çalışmıştım.
Her şey Müge Hanım'ın bana içirdiği doğruluk iksirinden sonra değişmişti. Ağzımdan laf almak için vücuduma verdiği sıvı anılarımı canlandırmıştı. O günden beri giderek artan bir hızla tüm anılarım geri gelmişti. Kim olduğum, soyum, evim, ailem...
Sonrasında ise merak ele geçirmişti zihnimi. Ailem neredeydi, ne yapıyorlardı, yaşıyorlar mıydı, beni aramışlar mıydı? İllio'nun kollarında uzanmış sabahın ilk ışıklarının odamızı aydınlatışını izlerken aklımdan geçenler bunlardı. Eli gevşek bir şekilde belimi sarıyor, derin nefesler eşliğinde uyuyordu. Onunla birlikteydim ve bu o kadar harika bir histi ki kaybetmek istemiyordum. Hayatımın kontrolü bendeydi artık. Özgürdüm. İstediğim yere, istediğim adamla gidiyordum.
"Günaydın."diye mırıldandı. Başımı kaldırıp ona baktım. "Erkencisin."
"Uykumu aldım."dedim ve kendimi yukarı çektim. Yanağına bir öpücük bıraktım. Başımı boynuna gömdüm ve deniz kokusunu içime çektim. Boynuna da bir öpücük bıraktım ve kalktım. Bileğimden yakaladığı gibi geri çekti.
"Öyle uyandırıp gidemezsin hatun."dedi ve kollarının arasına aldı beni. Çapkınca gülümsüyordu.
"Yola koyulma vaktidir İllio Bey."dedim cilveyle. "Beni konaklatacağın sonraki handa bakarız bir şeyler."
"Yol uzun sürebilir." Beni kollarının arasına aldı ve üstüme uzandı.
"Sürsün."
"Yanımda bile özlüyorum seni. Ne yaptın bana böyle?"dedi gülümseyerek. Saçlarımı düzeltti eliyle.
"Sana sormak lazım. Şu halimize bak. Kaçak yaşıyoruz ve bundan zevk alıyoruz." Gülmeye başladım. "Acaba bir gün düzenli bir hayatımız olacak mı?"
"O kadın ömrünün sonuna dek seni kovalayacak değil."dedi kendinden emin. Fakat ben o kadar emin değildim. Suna'nın hırslarına, sabrına yanında olduğum zaman boyunca fazlasıyla şahit olmuştum. O kadın son nefesini vermediği müddetçe yakamdan düşmeyecekti.
"Hadi yaramazlığı bırak da hazırlanalım."dedim ve kollarından sıyrıldım.
Küçük el bohçalarımızı hazırladık. İki yedek kıyafetle seyahat ediyorduk. Bir de İllio'nun kendi deri çantaları vardı. Babası Kara Yılan Dolius'un haritaları muhafaza ediyordu çantada ve arada bulduğu koleksiyonları biriktiriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Ficción histórica2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...