1412 Senesi - Güz Mevsimi
MELBROS ÇARLIĞI
Bristova Şehri'nde küçük bir konakta...
Çariçe Tunay ürkek ifadesiyle geniş sedirde oturuyordu. Çar Yegor ise öfkeyle odada dört dönüyordu. Kendi kendine söyleniyor, gözlerinden ateş saçıyordu. Sonunda durdu.
Savaşta olanlardan beri kaç kez yaptığı gibi tekrar Tunay'a döndü. Kollarından yakaladı ve "Seninle evlendiğim güne lanet olsun!"diye bağırdı bir kez daha.
Bunu söylemediği anlar o kadar nadirdi ki Tunay'ın kalbini kırmıyordu artık bu sözler. "Gördün mü olanları? Sınır komşumuza yardım etmenin sonucu kaç adam kaybettiğimizi gördün mü? İtibarımız yerle bir oldu senin yüzünden!"
Söyleyeceği çok şey vardı Tunay'ın. Kimse Yegor'u Artena'ya destek olması için zorlamamıştı. Şu durumda politik olarak yanlış bir karardı zaten. Kızıyla evli olduğu bir hana karşı hareket etmiş ve belasını bulmuştu. Çok da iyi olmuştu. Han babası haddini bildirmişti. Fakat bunları sesli söylerse işin daha beter hale geleceğini biliyordu. "Sen bana uğursuzluktan başka bir şey getirmedin! Erkek bile doğuramıyorsun! Neden seninle evlendim ki?" Tekrar odada dört dönmeye başladı.
"Korumaktan aciz olduğun sınırlarını sağlama almak için."dedi Tunay sessizce.
"Ben kendi sınırımı kendim korurum seni ahmak!"diye bağırdı bir kez daha. Tunay ellerini şakaklarına götürdü. Bu adamdan ölesiye nefret ediyordu. Annesi zamanla seveceğini, alışacağını söylemişti fakat hiç öyle olmamıştı. Onu şurada parçalarına ayırsalar zevkle izlerdi.
"Yine boşanma laflarını açacaksan buna karnım tok."dedi soğuk bir tonla. "Boşandığımız gün han babamın sınırları rahat bırakacağını sanıyorsan yanılıyorsun."
"O zaman ikinizi de öldürürüm. Seni de kızını da! En azından hırsım çıkar!" Derken odanın kapıları açıldı. Kızıl saçları kısa kesilmiş, sakalları çıkmış bir adamla kömür saçları arkasında toplanmış, başına parıltılı bir taç giymiş kadın içeri girdi. Eniştesi Dük Maksim ve ablası Düşes Çiğdem, Bresna'dan hızla buraya gelmişlerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Ficción histórica2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...