1415 Senesi - Güz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Ecrinok Şehri - Yedi Gürgen Sarayı
Baş Zadesen İdil
O sabah uyandığımda yüzümü yıkadıktan sonra ilk işim tuvalette kendimi kontrol etmek olmuştu. Yüzüme yayılan gülümseme içimi heyecanla doldurmuştu. Bugünle birlikte iki aydır kanamam olmamıştı. Ellerim karnımın üstüne gitti. Emin olmak için iki ay beklemiştim. Şimdi ebe kadını çağırabilirdim kontrol için.
"Esil Hatun, ebe kadını çağır. Tez gelsin."dedim. Esil heyecanla bana döndü.
"Zadesen İdil, yoksa gebe misiniz?"
"Öyle umuyorum. Ebe kadın söyleyecek ne olduğunu."dedim ve Esil heyecanla çıktı. Pencerenin önüne gittim. Arka bahçe bugün daha yeşil gelmişti gözlerime. Güneş daha parlak, gökyüzü daha berraktı benim için. Kalbim heyecanla çarparken doğru olması için yalvarıyordum Ulu Tanrıya.
Odamın kapısı açıldı ve Esil yanında ebe kadınla geldi. Ebe kadın da heyecanlı gözüküyordu. Daha önce başka şüphelerle çağırmıştım ve hepsi boş çıkmıştı. "Umarım bu defa bana güzel haberler verirsin."dedim ve yatağa uzandım. Kontrole başladı. Kalbim her an daha da hızlanıyordu. O güzel haberi duymak benim için çok mühimdi. Uzun zaman olmuştu rahmim bir bebekle taçlanmayalı.
Kontrol bitti ve ebe kadınla bakıştık. "Gebesin Zadesen İdil."dedi neşeyle ve yüzüme muhteşem bir gülüş yayıldı. Gözlerim buğulandı mutluluktan. "Zadener Balamir'e bir kardeş geliyor." Evet, oğluma bir kardeş geliyor. Şimdi kahvaltıya gidip bu haberi Korkut'a verebilirdim.
Güzelce hazırlandım. Korkut'un bana yaptığı zümrüt ve yakuttan küpeleri taktım. Saçlarımı arkamda topuz yaptırdım ve küpelerime uygun bir taç yerleştirdim koyu saçlarımın üstüne. Kahvaltıya indiğimde neşemi tüm hatunlara saçtım. Yüksek masadaki yerime oturdum.
Şevval aşağıdaki masalardaydı uzun zamandır. Neşeli girişimi pek umursamamış gibiydi. Benimle didişmeyi bırakmış kendi işleriyle ilgileniyordu. Nihayet! Korkut onu mektup arşivleme görevinden birkaç ay önce azletmişti. Çoktan yapması gereken bir şeydi.
Korkut'u bekledim bir müddet. Fakat kahvaltı dağılmaya başlayınca gelmeyeceğini anladım. Bazı zamanlar odasına yemeyi tercih ediyordu. Bu sıralar daha sık yapıyordu bunu.
Kahvaltımı hızlıca ettikten sonra odasına gittim. Kurultay toplantısından önce yakalamak istiyordum onu. Kapısının önüne geldiğimde geldiğimi haber verdirdim. Korkut beni kabul edince içeri girdim.
Günler sonra ilk kez yüzüne renk gelmişti Korkut'un. Geçtiğimiz günler yaşadığı solgunluk gitmişti. "Günün aydın olsun Hanzadem."dedim reverans yaparak.
"Sağolasın İdil. Senin de günün aydın olsun. Bir şey mi oldu?"
Gülümsedim. Bir süre yüzüne baktım. "Bir evladımız daha olacak."dedim neşeyle. Korkut bir müddet duyduğunu anlamamış gibi baktı ifadesizce. Sonra yavaşça gülümsedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...