1412 Senesi - Güz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Ecrinok Şehri - Yedi Gürgen Sarayı
Hanzade Korkut
Leman Kalfa heyecanla odama geldiğinde ben kafamdaki düşüncelerden kopamamıştım. "Hanzadem müjdeler olsun. Zadesen İdil gebe." Bir süre bekledi. Bir şey söylemem, bir şey hissetmem gerekiyordu. Fakat ben halam gittiğinden beri kendime gelememiştim. Günlerdir o tartışmayı düşünüyordum. Gökben'e yaptığı yakıştırma hoş değildi. Nasıl benim onu kullanıp atacağımı düşünebilirdi? Aylardır onu düşünmeden geçirdiğim bir an bile yoktu. Derin bir nefes aldım. Benden bir tepki bekleyen kalfaya döndüm,
"Güzel. Güzel. Kutlamalar yapılsın."dedim sadece. Dışarı çıktı. Yine arkama yaslandım.
Halamın Gökben'i vermemekteki ısrarına anlam veremiyordum. Bu kadar uzatmaya gerek var mıydı? İkimiz de ne kadar uyumlu ilerleyebileceğimizi şimdiden göstermemiş miydik? Gökben Akyel'de öylesine gezmemişti. Oradaki zamanını devlet için faydalı olacak şeylerle geçirmişti. Bozok'taki haline göre çok daha girişimciydi şimdi. Fakat halam daha ne bekliyordu anlamıyordum.
Ayrıca Burçin'in dedikleri de aklımdan çıkmıyordu. Halam Koral'ı saraydan çıkartabilme umuduyla mı bunca zaman bana yakın davranmıştı gerçekten? Saraya gelmelerinden çok önceden de mektuplaşırdık, saraya gelişinden sonra daha yakın olmuştuk. Fakat o isyanda Koral hayatını kaybetmişti ve halam görünmez surlarını örmüştü. Gerçekten çıkar ilişkisi miydi her şey?
Birkaç gün içerisinde adamlarımı toplayıp han babama katılacaktım sefer için. Bilgecik'te buluşacaktık. Oradan ablam da Bilgecik askerlerini bize verecekti ve Tenataş'a yürüyecektik. Tenataş sınırından ilerleyecektik. Kaç ay sürerdi bilmiyordum. Amacımız Ashan'a direkt ulaşana kadar ilerlemekti. Ashan'ın kuzeyi bizim, güneyi Hasbükan'ın olacaktı. Gelecek planlarımız bu yöndeydi. Tabii Gerbena'nın müdahalesi nasıl olurdu bunu da zamanla görecektik.
Hanım annem ve han babam da halamlarla aynı gün dönmüştü. Oradaki hazırlıkları yöneteceklerdi.
Tekrar kapım çalındı. İçeri Leman Kalfa girdi. "Hazırlık emrini verdim hanzadem. İsterseniz Zadesen İdil'i ziyaret edin." Haberi verdiğinden beri odamdan çıkmamıştım. Kendince bana ince olmam gerektiğini hatırlatıyordu.
"Birazdan uğrarım yanına."dedim. Tam kalkmıştım ki aklıma hediye geldi. Çekmecemi açtım ve geçen haftalarda hazırladığım yakut yüzüğü aldım. İdil'in odasının yolunu tuttum. Odaya geldiğimde İdil sevinçten yerinde duramıyordu. Beni görünce büyük bir gülümseme vardı yüzünde. Yanına yaklaştım. Alnından öptüm.
"Hanzadem, bir evladımız olacak."dedi heyecanla. Saçlarını sevdim. Yüzük kutusunu önünde açtım ve yüzüğü çıkardım. Heyecanla yüzüğü takmamı bekledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Ficción histórica2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...