1412 Senesi - Bahar Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Bozok Şehri - Dora Hanım Sarayı
Handan Suna
Kolum kanadım kırılmıştı Koral'ımın ölümüyle. Bu hayatta her şeye hazırlıklı olduğumu sanırdım. Yanılmışım. En büyük korkuma hiçbir zaman hazır olamamışım. İçime kor düşmüştü ve her an beni yakıyordu.
Burçin odasına kapanmıştı, ben ise sarayıma. Kimseyi görmek istemiyordum. Saraydan günlük haberler geliyordu her akşam. Çalışma odamda yığılmıştı bütün parşömenler. Gökben'in gelişimini takip edemiyordum. Perdelerimi bile açmak istemiyordum. Koral'sız bir hayatta gün ışığı hayal edemiyordum.
Yaman Koral'ı serbest bırakacağını Müge'ye anlatmadığına, Müge'yse mecbur kaldığını, ani gelişen bir şey olduğunu, onu öldüreceklerini düşünmediğine yemin etmişti. Yaman'a bir nebze inanıyordum ama Müge'ye asla. Müge'nin bir şeyi plansız yaptığı ne görülmüş ne duyulmuştu.
Bir ay geçmişti olanların üstünden ama ben her gün aynı olasılıkları ve imkansızlıkları kafamda döndürmeden edemiyordum. Mat olmuştum işte ama hala hamlelerimi analiz etmeye çalışıyordum. Bu işi Müge'nin kasten yaptırdığına dair bir delil bulmadan rahat etmeyecektim. Hoş, bulsam ne fayda? Kısasa kısas yapamazdım. Hanzadelerimizi bu uğurda gözden çıkaramazdım.
Teoman Bey geleceğini haber verdiğinde mecburen odamdan çıkmak zorunda kalmıştım. Olabildiğince sade şeyler giymiş onun gelişini bekliyordum. Bir ay sonra ilk kez gözlerime giren güneş gözlerimi acıtmıştı.
Bahçeyi saran avlunun biraz ilerisinde atıyla yaklaşan Teoman Bey'i gördüğümde aşağı indim. Onunla arka bahçede görüşecektim. Sarayım şu an bütün acılarımın merkeziydi ve birini bile içeri almam kendimi ona açmam demek olurdu. Böyle hissediyordum.
"Hiçbir raporuma geri dönmediniz. Ben de bizzat gelmek istedim."dedi Teoman Bey.
"Kendimi iyi hissetmiyordum. İlgilenemedim."
"Haklısınız. Ama siz bizim Handan Suna'mızsınız. Siz olmazsanız her şey yarım kalır." Gülümsemeye çalıştım. Dudaklarım bu eylemi unutmuştu. Eğreti bir gülümseme olduğuna emindim.
Hazırlattığım yer koltuklarına oturduk. Gelmek üzere olan yazın canlılığı ve parçalara ayrılan ruhum o kadar tezat oluşturuyordu ki bir tablonun en yanlış bölümü gibi hissediyordum kendimi.
"Müge Hanım sonunda Toraman Bey'i kurultaya sokmayı başardı. İsyandaki yardımlarından dolayı bir ödül. Artık Bilgecik valisi değil, kurultay danışmanlarından biri."dedi Teoman Bey.
"O halde Bengü de saraya geldi değil mi?"
"Evet. Fakat Bilgecik'e geri dönecekmiş. Yönetimi kızına devretmiş." Bengü Müge'nin kızları arasındaki tek gözdesiydi. Korkut ve Toygar'dan sonra Bengü gelirdi onun için. Zaten bu yüzden diğerlerini başka ülkelere gelin gönderirken Bengü'yü kendine yakın tutmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Ficțiune istorică2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...