2.14. İşkızdan Zadesene

1K 78 175
                                    

1415 Senesi - Güz Mevsimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1415 Senesi - Güz Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Ecrinok Şehri - Yedi Gürgen Sarayı

Gökben Hatun

"Yerler bitince çamaşırhaneye gideceksin. Bir sürü çarşaf gelmiş. Hele bir renkleri birbirine karıştır benden çekeceğin var!" Leman Kalfa elinde uzun değneğiyle başıma dikilmiş cümlesi bitince değneği yere vurup uzaklaşmıştı. Yerde dizlerimin üstüne çökmüş mermerleri ovalıyordum. Elim işe alışkın olmasına rağmen bu kadar iş sonucu parmak uçlarım soyulmaya başlamıştı artık. Koridorda tek başıma kaldığımda bir süre yere oturup duvara yaslandım. Sakin nefesler alıp veriyordum.

Sinirli değildim. Eziyet göreceğimi tahmin etmiştim. Tahmin edemediğim şey ise harem kızlarıydı. Onların daha usturuplu duran kızlar olması gerekmez miydi? Tamamen yanlış bir algıya kapıldığımı buradaki ilk günlerimde anlamıştım. Kimseden destek beklediğim yoktu. Kimse bana arka çıkmayacaktı zaten. Fakat beni bir kavgaya çekmek istediklerini görebiliyordum. Durup dururken çarpmalar, su dolu kovayı devirmeler, çelme takmalar, üzerime yemek dökmeler...

Fakat hepsi bir süreçti benim için. Bugün odalarını temizlediğim kızlar yarın benim odalarımı temizleyecek, kıyafetlerimi yıkayacak, hizmetimi göreceklerdi. İdil buradan gönderileceğim konusunda fazla emindi. Fakat hala kimse beni kapının önüne koymadığına göre demek ki resmi olarak beni atamıyorlardı. Bu yüzden hata yapmamı ve harem kurallarını çiğnememi umuyorlardı. Ama böyle bir şey olmayacaktı. Gerekirse herkesin karşısında susacaktım fakat burada kalmayı bilecektim. Burası benim tutunacağım tek daldı. İntikamıma giden yol hanzadenin koridorundan geçiyorsa ben o koridora bir şekilde girecektim.

Derin bir nefes aldım. Koridorda sesler duyunca hemen işimin başına döndüm. Tahmin ettiğim gibi birileri bu tarafa geliyordu. "Bir kez daha doğurursa onu yerinden kimse edemez Gülnaz. Bu olmamalı."diyordu biri öfkeyle.

"Şşt. Birileri var."dedi diğeri sessizce. Yanından hızla geçip giderlerken başımı yerde tutmuştum. Koridorun sonunda kaybolduklarında arkalarından baktım uzun uzun. İdil'den bahsettikleri açıktı. Kaç yıldır Baş Zadesen olan birine bile kin tutanlar bana acır mıydı hiç?

İşim bitince çamaşırhanenin yolunu tuttum. Tüm sabahım yerleri silmekle geçmişti ve tüm öğleden sonram çamaşır çitilemekle geçecekti. Çamaşırhane buhar içindeydi. İki hatun daha vardı içeride. Boştaki kazanın başına geçtim. Çarşaflar kaynar sudan geçiyordu önce. Ben de işimi yapmaya başladım. Saçlarımı bir tülbentle arkamda toplamıştım. Bu haller bana Kisre'de komşum Rhodia ile geçirdiğim zamanları hatırlatmıştı.

Haftanın bir günü sabahın erken vaktinde tüm çamaşırlarımızı toplar dere kenarına giderdik. İki kazanda kaynayan sularda beyazları yıkardık önce, sonra ılık suda koyu renkli giysilerimizi bekletirdik. Çamaşırları beyaz sabunla çitilerken sohbet ederdik. Rhodia bana Melbros hikayeleri anlatırdı. Derede çamaşırları durular kalın sopalarla vura vura suyunu azaltmaya çalışırdık. İşimiz bitince herkes kendi bahçesine geçer çamaşırları asardı. İllio'nun yemek için malzeme getirmesini beklerken Ailios diğerleriyle oyunu bitince üstü başı toz içinde bana koşardı.

Aynadaki KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin