2.32. Görüşmeler ve Kararlar

1.1K 82 179
                                    

1419 Senesi - Güz Mevsimi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

1419 Senesi - Güz Mevsimi

ASPARGON HANLIĞI

Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı

Korkut Han

Kurultay salonundaydım. Ellerimi tahtımın kollarına dayamıştım. Baş parmağımın her hareketiyle yakut yüzük tahta kolluklara çarpıyordu. Daha demin yaşanan gerilimin etkileri üzerimdeydi. Hanım annem, İdil ve Gökben'in önünde otoritemi sorgulamıştı. Daha önce de karşımda durduğu olmuştu. Daha ne kadar böyle yapmaya devam edecekti? Her şey onun işine geldiği şekilde olduğunda sorun yoktu ama hoşuna gitmeyen bir şey olduğunda anında Büyük Hanımlık taslıyordu. Kendi aramızda karşı karşıya gelişlerimizi bu kadar sorun etmemiştim fakat bu son gerilimin İdil ve Gökben'in önünde yaşanması beni oldukça rahatsız etmişti. Hanım konusunu netleştirmediğim için bu ikilemde benim de payım vardı biliyordum ama yine de onların önünde böyle yapmamalıydı.

Gökben'i göndersem annesinin sözünden çıkamayan han olurdum, İdil'i göndersem Gökben'i hanım annemin önüne atardım. Ben de ikisini göndermeye karar vermiştim. Fakat bu meselenin bir netlik kazanması şart olmuştu. Kapıların açılmasıyla dikkatim dağıldı. Teoman Bey eşliğinde danışmanlar kurultaya girdi. Yerlerine geçtiler. Teoman Bey benim yanımdaki yüksek sedirdeydi. Diğerlerinin sedirleri daha alçaktı. El işaretimle herkes oturdu ve kurutlayı açtık.

Teoman Bey, "Beklendiği üzere Hasbükan elçileri sabaha karşı saraya geldiler. Hala odalarına alınmadılar. Kurultay başladıktan sonra kabul edileceklerini söyledim." Başımla onayladım. Elçilerin alınması için emir verdim. Bu işi uzatmanın alemi yoktu. Diyeceklerini desinlerdi.

Kapılar açıldı, elçiler içeri girdi. Gözleri kızarmış, göz altları  morarmıştı. Saçları dağınık, yüzleri memnuniyetsizdi. Yolculuktan sonra bir müddet uyuyacaklarını ummuşlardı fakat bu fırsatı onlara vermemiştim. Rahat durmak için gelmemişlerdi. Ben de onları rahat ettirecek değildim. Baş selamı verdiler. Elimle konuşmalarını işaret ettim.

"Gününüz aydın ve ferah olsun Korkut Han."dedi uzun boylu olan. Çınar Bey'di. Toygar mektubunda bu adamın daha aklı başında fakat daha sinsi olduğunu yazmıştı. "Bizi huzurunuza kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Öncelikle hediyelerimizi takdim etmek isteriz." Elimi 'buyrun' der gibi öne açtım. Diğer adam dışarı yöneldi ve üç adet sandık içeri taşındı. Kapakları sırayla açıldı. Hasbükan yapımı silahlar, her renkten kumaşlar ve altın kaplamalı yakutlarla süslü bardaklar. Derin bir nefes aldım ve küçümser bakışlarımı karşımdaki iki adama diktim. Toygar'a getirdiklerinin aynısını bana getirmişlerdi. Kendilerince bizi denk gördüklerini gösteriyorlardı.

 Kendilerince bizi denk gördüklerini gösteriyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aynadaki KanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin