1420 Senesi - Bahar Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Hanzen Gökben
Sırtımın nemli duvarlara dayalı olduğu bir gün daha bitmek üzereydi. Karanlığın ortasında verilecek kararı bekliyordum. Göğüs kafesim hızla inip kalkıyor kalbim her an biraz daha hızlanıyordu. Günlerdir bir hekime ihtiyacım olduğunu söylüyordum. Ancak bugün gelmişti bakmaya. Hislerim ve belirtiler doğru çıkmıştı. Gebeydim. Ne olacağını bilmiyordum. Bu bebek ya kurtuluşum olacaktı ya da verilecek kararla ikimizin de sonu gelecekti.
Aylardır yaşadıklarım tekrar gözlerimin önüne geliyordu. Olanları düşünmediğim tek bir an bile yoktu. Karanlığın içinde her gün aynı şeyleri düşünüyordum ve her seferinde boğucu bir pişmanlık beni ele geçiriyordu. Biricik abim benim yüzümden ölüme yürümüştü. Yaptığım hatalar onu kaybetmeme sebep olmuştu. Onu saraya sokmak için seçtiğim yol bizi bu noktaya getirmişti. Herkesin güvenini en kolay böyle kazanacağını ve şüphe çekmeden yanımda kalmasının tek yolunun bu olduğunu düşünmüştüm. Yanılmıştım. Korkut'a karşı dürüst olmayı seçebilecekken ben oğlumun hayatını tehlikeye atmıştım.
Nasıl birine dönüşmüştüm böyle? Asla yapmam dediğim şeyi yapacak hale ne zaman gelmiştim? Suna'yı devirmek uğruna güç kazanma yolculuğumda tıpkı Suna gibi olmuştum! Kazandığım gücü doğru kullanmayı bilememiş, aptalca hatalar yapmış ve ağır bedeller ödemiştim. Dönüşü olmayan bir yola sokmuştum kendimi ve şimdi kaderimin değişmesi için son şans verilmişti bana. Elim karnımın üzerinde gezinirken bu bebeğin her şeyi düzeltmem için bana gönderildiği düşüncesine sıkıca tutunmuştum.
Kapılar açıldı. Harem ağaları göründü. Bilgiç Ağa içeri girdi. "Gözün aydın Hanzen Gökben! Hanlar hanı Korkut Han senin çıkarılmana ve odana alınmana karar verdi!"dediğinde sevinçle derin bir nefes aldım. Gözlerim buğulanmıştı. Hayata tutunmayı hiç bu kadar arzulamamıştım ve dileğim gerçek olmuştu. Ben de bebeğim de yaşayacaktık. Defne'me ve Göktuğ'ma kavuşacaktım. Daha ne isterdim ki?
Koridora çıktığımda başım döner gibi oldu. Bilgiç Ağa hemen kolunu uzattı tutmam için. Birlikte yürüdük. Gittikçe aydınlanan koridorlar gözlerimin ağrımasına sebep oluyordu. Çok uzun zaman karanlıkta kalmıştım ve ışığa alışmam zaman alacaktı. Ana koridora çıktığımızda gözlerim iyice kısılmıştı artık.
"Bu bebek her şeyi değiştirecek benden söylemesi." Bilgiç Ağa benden daha heyecanlıydı.
"Ya doğumdan sonra beni gönderirse?"dedim birden olduğum yerde durarak. Evlatlarımdan ayrılma düşüncesi beni sarsmıştı. Bilgiç Ağa'nın ellerini tuttum sıkıca, "Bana her şeyi açık açık söyle ağa! Korkut benim hakkımda ne hüküm verdi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...