Multide benim hazırladığım bir kolaj var. aynadakikan instagram hesabında zaman zaman bu şekilde görseller ve kesitler paylaşıyorum. Profilimden linke ulaşabilirsiniz.
1419 Senesi - Güz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Büyük Hanım Müge
Bu yıl güz geldiğini ilk günden hissettirmişti. Geceler serindi. Bilginler bu kışın çetin geçeceğini söylüyordu. Stok durumumuz iyiydi. Fakat bu yıl bazı bölgelerde hasat iyi geçmemişti. Destek olmamız gerekecekti. "Hanımım artık çıkalım mı?" Asya bahçeye çıkmamız gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştı. Elimdeki kağıdı masaya bıraktım ve ona döndüm.
"Han oğlum bir de o hatunun dönüşü için karşılama tertip etti."dedim küçümser bir tonla. Sanki Melbros'u fethetmişti. Gereksiz bir gösterişti. Han oğlumun amacına uygundu ama. O hatunu öne çıkarmaya niyetli görünüyordu.
Asya, "Kisre zaferi sadece Gökben Hatuna ait değil. Ulaş Bey de bu zaferi paylaşıyor."
"Çok sevdiğim iki insan." Ayağa kalktım. Aynada kendimi kontrol ettim. Gösterişli taşlarla süslü kıyafetim, yüksek tacım, keskin gözlerimle Büyük Hanım olduğumu hissettiriyordum. Öyle de olmalıydı. "Gidelim bakalım." Odadan çıktık.
Leman Kalfa'yla koridorda karşılaştık. Yüzü keyifsizdi. Gökben'in zaferinden o da rahatsızdı. "Hanımım, Baş Hanzen karşılamaya katılmayacakmış."dedi ve gözlerimi devirdim. Tam da böyle bir günde İdil'in tavır yapası tutmuştu.
"Söyle ona Baş Hanzen olarak yanımda göreceğim onu."dedim sertçe ve bahçeye doğru yürüdüm. İdil fazla büyütüyordu. Böyle böyle kendini çekerse hanımlığı Gökben'in avucuna bırakırdı. Ağırlığını her daim korumalıydı. Gökben'e gereğinden fazla önem veriyordu. Baş Hanzenliğe kadar yükselmişken acemi bir hatun gibi davranamazdı. Artık kritik dönemler başlamıştı. Herkesin gözü kimin hanım olacağındaydı. Kisre zaferi Gökben'e artı katmış olabilirdi fakat İdil de insanların kalplerinde yer edinmişti.
Girişteki merdivenlere vardığımda Korkut çoktan gelmişti. Defne ve Göktuğ da yanındaydı. Heyecanlı görünüyordu. Aşık bir adamdı. Fakat yanlış kadına aşıktı. Benden sonra Şevval ve Aydan geldi. Şevval'in gözleri donuk, bakışları küçümserdi. Aydan merakla etrafı izliyordu. Korkut bir Şevval'e bir bana döndü. "Baş Hanzen gelmiyor mu?"diye sordu.
"Geliyor. Şimdi burada olur."dedim. Göz ucuyla koridoru kontrol ettim. Nihayet İdil görünmüştü. Lacivert bir elbise giymişti. Boynunda kalın zincirli bir kolye vardı. Balamir yanındaydı. Koyu kırmızıydı Balamir'in kıyafetleri. Başlığında yakut taşından süsleme vardı. Gözlerim imalıydı İdil'e bakarken. O ise gözlerini kaçırmış Korkut'un yanındaki yerini almıştı. Bizim arkamızda ise devlet erkanı diziliydi. Teoman Bey garipser bir ifadeyle izliyordu. O da Gökben'den bunu beklemiyordu anlaşılan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Historical Fiction2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...