1412 Senesi - Yaz Mevsimi
ASPARGON HANLIĞI
Altınova Şehri - Hanedanlık Sarayı
Müge Hanım
Baharı bahar gibi yaşayamamıştık. Suna'nın saraya gelişiyle olaylar zincirinin içine düşmüştük. Bir kısmında benim de parmağım vardı elbet ama beni Suna mecbur etmişti. Hanzademe ve haremine karışabileceğini düşünmüştü. Devlet işlerinde söz sahibi olmaya cüret etmişti. Bu hanlığın başında han ve hanım olduğu müddetçe eski handanlar haddini bilecekti.
Derin bir nefes aldım. Balkonumdan yazın güzelliğini, ferahlığını izliyordum. Hanedanlık Sarayı'nın yemyeşil arazisi, bakımlı ağaçları bana huzur veriyordu. Havuzların etrafında toplanan kızlar neşeliydi. Bir zamanlar kızlarımın neşeyle koşturduğu bahçeler çocuk sesine hasret kalmıştı.
Karnımın üstünde gezdirdim elimi. Acaba tekrar çocuk sahibi olabilir miydim? Ulu Tanrım bana bir hanzade daha verir miydi? Toygar'ımın doğumundan sonra çocuk sahibi olmamın riskli olduğunu söylemişti ebe kadın. Sekiz doğumum arasında en zor olandı Toygar. Bengü'mden sonra ölü doğan oğlumda bile o kadar zorlanmamıştım. Toygar'dan sonra ise rahmim bir daha evlatla taçlanmamıştı.
Biraz bahçede dolaşmaya karar verdim. Yanıma işkızlarım olan Sena hatun ve Gülçin hatunu aldım. Gülçin sarayda yeni sayılırdı. İki yıllıktı. Sena ise on yıldır benimleydi. İkisinin yeteneklerinden de memnundum. Hoşsohbettiler ve neşeliydiler. Böyle güzel bir yaz gününü onlarla değerlendirmek güzeldi.
Haremin önünden geçerken bütün hatunları sıraya dizdiler. Hepsi beni saygıyla selamladı. Aysima'nın gidişinden sonra herkes hizaya girmişti. Haremde bir kez daha düzen sağlanmıştı. Kendini üstün görmeye çalışanın sonunu herkes görmüştü. Bu zamandan sonra elde edebilecekleri en üst makam hanzenlikti. Ya bununla yetineceklerdi ya da alacakları sıfat 'merhume' olacaktı.
"Geçtiğimiz aydan sonra sarayın yine ihtişamlı günlerine dönmesi çok iyi oldu değil mi hanımım?"dedi Sena hatun. "Yas dönemleri çok kasvetli oluyor. Bana kalsa Koral bey için fazla bile yas tuttuk."
"Nihayetinde Han'ımızın yeğeniydi. Usulüne uygun bir yas olmalıydı."dedim ellerimi önümde birleştirerek. Taşlı yola çıktığımızda güneş yüzümüze vurdu. Gülümsedim. "Atakan Bey'in sende gözü olduğunu duydum Sena. Bu konuda ne düşünüyorsun?" Sena çapkınca gülümsedi.
"Bir hatunda pek çok beyin gözü olabilir ama bir bey alır. Müge Hanım'ın işkızına talip olmadan önce gelirini iyi düşünmesi gerekir." Güldüm. "Bekar olarak saraydaki hayatımdan oldukça mutluyum. Gönül ilişkileri gelip geçiyor."
"Düzenini kurmak istemez miydin?"diye sordum. Başını iki yana salladı. Deli dolu kızlardan biriydi Sena. Otuzuna gelmişti ama hala durulmamıştı. Saray içinden ve dışından ilişkileri olduğunu anlatırdı sık sık fakat ciddi bir şey istemiyordu. "Geliri yüksek biri olsa da mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aynadaki Kan
Ficción histórica2020 Watty Ödülleri Tarihi Kurgu Kazananı Tarih #1 (19.09.2020) Hiç kimse yaşattığını yaşamadan ölmezmiş. Geçmişin kanlı sayfaları bir bir önüne açılır, hayaletler hesap sorarmış. Öyle bir gün gelirmiş ki önce aynaya baktığında gördüğün gözler yaban...