Yukarıdaki şarkıyla beraber okuyabilirsiniz...
İyi okumalar..
45. Bölüm: Doğrular
•••
Mert'ten
2 gündür buradaydık.. geldiğimiz günün akşamı yaşanan krizin tekrarı olmadı, deli kız iyiydi. Onu böyle görmek biraz acıtsa da merakıma yenik düşme korkum beni de delirtiyordu. Merak ediyordum evet.. krizlerini, hastane raporlarını, ailesini.. ona deli denmesi benim gururumu incitmiyordu tersine onur bile duyuyordum, ona saygım vardı, ne kadar güçlü olduğunu görebiliyordum. Böyle olmayı o seçmedi, böyle olma sebebinden nefret ediyordum sadece.
Hazır olduğunda ya da istediğinde anlatırdı.. sorarak onu kaybetmek istemiyordum. Zaten herkeste böyle düşünüp bu konuyu açmadılar Ahmet bile... Dememe kalmadı.
"Hadi oyun oynayalım.. biraz sırlarımız dökülsün ortaya." Diyerek ayağa kalktı Ahmet. Meraklanan bir tek ben değildim sanırım.
"Ben varım." Diyerek ayağa kalktı Gaye'de, Ahmet ona gülümsedi. Aralarında bir çekim olduğunu hissediyordum. Yoksa Ahmet neden baştan beri Deniz'den nefret eden bu kızı onun iyi olması sebebiyle buraya çağırsın ki? Toprak ve Deniz'de merdivenlerden inip yanımıza yaklaştılar.. son zamanlarda birbirleriyle çok vakit geçiriyor, mutlu görünüyorlardı. Melek ve Semih'in aksine..
"Nasıl bir oyun?" Diye sordu Sinan. Bana sessizliğini geçirmiş olabilir miydi? Son zamanlar da oldukça sessiz ve mutsuz görünüyordum. Hayır mutsuz değildim elbette. Deniz'in iyileşmesiyle hepimiz de iyileşmiştik sanki.
"Doğruluk oynayalım sadece soru olanından.." dedi ve ellerini çırptı Derin. Gördüğüm en pozitif insan olabilirdi.
"Çocuk muyuz?" Toprak her zaman ki formundaydı tabi.
"Hadi abi ya eğleneceğiz şurada." Dedi Ahmet.
"Oynayalım." Dedim belki bu sır işi birbirimizi tanımada yardımcı olurdu.
"Evet oynayalım hadi." Dedi Melekte Toprak da pes edip kafa salladığında Ahmet mutfağa koştu bizde yere bağdaş kurup bir çember oluşturduk. Çok geçmeden elinde boş şarap şişesiyle Ahmet geldi.
"Bunu hanginiz içti bilmiyorum ama iyi yapmış." Dediğinde gülümsedim. Dün gece içmiştim herkes uyurken. Deli kızla göz göze geldiğimde bir kaç saniyelik bakışmamızdan kimin şişeyi bitirdiğini anlamış oldu ve göz devirdi.
"Birileri ağzının tadını biliyor demek ki." Diye fısıldadı. Tam karşımda olduğundan dudaklarını okumuştum.
Ahmet'te oturdu ve şişeyi çevirdi. Şişe üç turun ardından Sinan ve Melek arasında durdu Sinan soruyor Melek cevaplıyordu.
"Sor bakalım." dedi bilmiş bir tavırla.
"Bu odada... en nefret ettiğin kişi kim ve neden nefret ediyorsun?" Diye sordu Sinan. Evet güzel başlangıç! gerçekten bunu bilmeyen mi vardı?
"Kolay soruydu. Gaye... nedenini hepiniz biliyorsunuz, insanlar değişmez." Diyerek cevap verdi Melek. Gaye bozulsa da kulak asmadı. Elbette ki herkes Meleğin patavatsızlığını ve dürüstlüğünü bilirdi.
Sinan şişeyi çevirdi.. bu sefer dört turun ardından Ahmet ve Semih arasında durdu Semih sorandı.
"Evet sor kardeşim." Diyerek gülümsedi Ahmet.
"Soruyorum.. bize en utandığın anı anlat." Dedi ve gülmeye başladı.
"Bunu yapmış olamazsın.. içimizde yılan beslemişiz be yılan. Oof tamam anlatıyorum ortaokuldayken annesi öğretmen olan ve okulda olduğu günleri bildiğim için rahatça hareket edebildiğim arkadaşın evinde tuvalete girmek için banyo kapısını açmamla annesini banyoda çırılçıplak görmem ve milisaniyeler içinde evden ayrılmamdı, çok feciydi çok." Herkes gülmeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Ölüyorum |
RomanceBir tokat daha... bir tokat daha... Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum. Saçlarıma asıldı. "Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu. Yere düştüm. Kalkamadım. Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...