Yukarıdaki şarkıyla beraber okumalısınız.
İyi okumalar..
6. Bölüm: Bana Çocukluğumu Geri Verebilir Misin?
Elimde Anneme yazdığım kaçıncı mektubu tutuyordum bilmiyorum ama yıllar öncesine aitti. 7 yıl öncesine.
Merhaba annecim, bugün senin doğum günün. Ben doğum günlerini hiç sevmiyorum annecim. Belki sen olsaydın yanımda severdim ama yoksun. Hiç görmedim seni. Babam bir fotoğrafının bile olmadığını söyledi. Arkanda bir fotoğraf bile bırakmamışsın anne. Ben seni çok özledim. Hiç görmeden özledim ben seni. Doğum günün kutlu olsun annecim. Keşke yüzüne söyleyebilseydim. Ben sana hiç kızmadım, kızamadım. Beni bıraktığın için kızamıyorum bile sana o kadar seviyorum ki. Biliyorum beni almaya geleceksin beni kurtaracaksın değil mi anne?.. Lütfen beni babamdan kurtar annecim.
Göz yaşlarımı silip, kutudan başka bir mektup aldım. 5 yıl öncesine aitti..
Anne. Bir sene daha bitti. Seni görmediğim senelere bir sene daha eklendi annecim. Neden gittin, beni neden bıraktın anne? Yaşıyor musun? Evlendin mi? Çocukların var mı annecim? Anneannem yaşıyor mu peki? Dedem? Sana soracak o kadar sorum var ki anne. Bir kere olsun seni görsem ya. Anne hep rüyalarıma giriyorsun. Hiç görmediğim birini kabuslarımda görüyorum anne. Ama yüzünü hatırlayamıyorum sanki rüyalarımda bulanık olan tek şey sensin. Gel artık anne dayanamıyorum çok acıyor..
Hıçkırıklarımı bastırdım. Bugün doğum gününüydü. Hakkında öğrendiklerimden sonra iyi değildim, hemde hiç. Doğum gününü bir kez olsun kutlayamadım. Ve belki de hiçbir zaman kutlayamayacağım. O kötü bir insandı. Beni bırakmıştı, babamı aldatmıştı. O çok kötü bir insandı. Peki ben neden hala ona kızamıyordum? Neden hala inanmıyordum babama?
Evet şuan gelsin istemiyordum. Gelirse yüzüne bile bakmazdım. Kızdığımdan değildi, kırgındım ona. Herşeye rağmen yanımda olsaydı. Beni korusaydı ne olurdu ki sanki, insan hiç yavrusunu bırakır mıydı?
Kendimi susturmak için odamdaki dolabın yanına çöktüm elimle ağzını kapatarak göz yaşlarımı yol çizmesine izin verdim, hıçkırıklarıma izin verdim.
Çocukken yazdığım mektuplar o kadar içten ve yürek burkucuydu ki dayanmam imkansızdı. Babam bu gece evdeydi ve ses yapamazdım.
Her sene yazmıştım mektupları, arada köşelere sıkışmış başka mektuplar da vardı babama nefretimi kustuğum. Kalkıp elime bir kalem aldım ve satırlarıma başladım.
Çok zaman geçti be anne. 16 sene oldu sen bırakıp gideli. 16 senedir yaşadığını bile bilmeden yaşadım ben. Hâlâ da öyle. Ve 16 senedir doğum günlerinde yoktun, yoktum. Artık sana gel demeyeceğim açık bir kapı bırakmayacağım anne. Çünkü sen iyi bir insan değilsin. Ben gördüğüm bunca kötülüğe rağmen iyi bir insan olmak istiyorum. Bunun için savaşıyorum. Sen beni hiç tanıyamadın anne, bende öyle. Eğer burada olsaydın, beni sever miydin? Ya da benimle gurur duyar mıydın? Hiçbir önemi yok artık. Çünkü kabullendim artık yoksun. Geç bile kalmışım be anne. Şunu bil ki artık beni bu zulümden kurtaracak dediğim kişi yok. Hiç olmadı ve olmayacak. Çocuğum belki ama ben onu da yaşayamadım be anne. Bana çocukluğumu geri verebilir misin? Bir gün gideceğim. Eğer hayatta değilsen yanına geleceğim anne. Çünkü hissediyorum ki bu kalp daha fazla dayanmaz. Yanına geldiğim zamana kadar hoşçakal annecim... Doğum günün kutlu olsun...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Ölüyorum |
RomanceBir tokat daha... bir tokat daha... Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum. Saçlarıma asıldı. "Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu. Yere düştüm. Kalkamadım. Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...