Bir tokat daha... bir tokat daha...
Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum.
Saçlarıma asıldı.
"Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu.
Yere düştüm. Kalkamadım.
Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...
Yukarıdakişarkıyla beraber okumalısınız... Bölüm şarkıya ithafen..
İyi okumalar...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
8. Bölüm: Onun Gözlerinde Boğulmayacaktım
Sabahın ilk saatleri, evden apar topar çıkışım, her zamanki yerim, bu boş bank ve ben. Bir de deniz. Tuzlu olan.. Yorgun hissediyordum. Kendimi yüz yaşında hissediyordum. O kadar üst üste gelmişti ki sanki herşey. Annemin gidişi, babamın delirişi, çektiğim işkenceler, yeni okulum, Toprak. Hepsi sanki bir anda hücum etmişti hayatıma.
Her seferinde daha fazlasını kaldıramam dediğimde daha büyük bir gerçekle yüzleşiyordum. Yorgunluğum bu yüzdendi. Düşüyordum. Düştüğüm yerden kalkmam zaman alıyordu benim. Çok hassas ve kırılgan olmam benim suçum değildi Bir hata daha yapmak istemiyordum. Ona kapılmak istemiyordum. Her geçen gün daha da ümit besliyordu içim. İstemiyordum. Ben.. ben mutlu olmak bile istemiyordum. Eğer mutluluk bir başkasıyla olacaksa hiç olmasın. Çünkü ben bugüne kadar hep tek başımaydım. Başka bir varlığa ihtiyaç duymadan yaşadım. Bilmiyordum ki, bana öğretilen tek şey yalnızlıktı.
Ne olursa olsun onun gözlerinde boğulmayacaktım.
***
Toprak'tan...
Gaye konuşmamız gereken önemli bir şeyler olduğunu ve sahile gelmem gerektiğini söylemişti. Açıkçası nedenini az çok tahmin ediyordum. Bana karşılıksız hisler besliyordu. Bunu göremeyecek kadar kör değildim. Ona karşı hiç bir şey hissetmiyordum elbette. Yine de ona bunu kendi ağzımdan söylemeliydim en azından bunu hak ediyordu.
Siyah Jeep'e atlayıp sahile sürdüm. Çok geçmeden geldiğimde bankta oturmuş bira içen Gaye'yi gördüm. Arabayı yolda bırakıp indim. Yanına vardığımda beni fark edip narsistçe sırıttı.
"Hoş geldin.." diyip sarıldı. Ellerimi cebimden çıkarmadım bile. Geri çekildiğinde yüzü düşmüştü.
"Ee ne var?" Diye sordum.
"Konuşmak istedim." Dedi. "Dinliyorum." Diyip anlatmasını bekledim.
"Ben iki yıldır senden hoşlanıyorum Toprak. Biliyorum sen beni arkadaş olarak görü-"
"Arkadaş bile değiliz Gaye." Diyerek lafını kestim. Her şey ortadaydı onu sevmiyordum ve arkadaş olsakta bana karşı hisleri varken ona arkadaş gözüyle bile bakamazdım.
"N-nasıl yani aynı masada oturuyoruz tenefüslerde beraberiz beraber bara gidiyoruz. Ve istersen geçmişi hiç söylemeyeyim." Evet onunla bir geçmişim vardı. Ben sarhoşken evime gelmişti. Sabahında da onu kovmuştum. Hatırlamadığım bir şeydi.
