Küçüğüm

21.4K 600 104
                                    

Yukarıdaki şarkıyla beraber okuyabilirsiniz..

İyi okumalar ÇÖ okuyucuları.

2. Bölüm: Küçüğüm

Küçüktüm. Böylesine zalim birinden bu zulmü görmeye başladığımda küçüktüm. O zamanlar herkes aynı şeyi yaşıyor sanıyordum. Herkesin babası aynıdır diye düşünüyordum. Bütün babalardan nefret ederek büyüdüm. Böyle olmadığını öğrendiğimde  ise hep merak etmiştim 'neden ben?' diye.

Bazı şeylerin nedenleri yoktur. Olsa da kimsenin cevap verebileceği türden değildir.

Aileleriyle pikniğe, denize gidenleri hep kıskanırdım. Birlikte vakit geçirebileceğim bir ailem olsun çok isterdim.

Büyüdükçe kıskanmayı bıraktım. Şükretmeyi, sahip olduğum zorluklara rağmen öğrendim. Başka edebileceğim bir şey yoktu. Halime şükrediyordum. Aç veya açıkta değildim. En azından bu da bir şeydi.

Yatakta doğruldum. Uyku tutmamıştı. Daha doğrusu sırtımdaki ağrılar uyumama izin vermiyordu. Acısı çok taze olduğundan ilaçlar da dindirmemişti. Kalktım ve saate baktım. Sabaha az kalmıştı. Okul kıyafetlerimi alıp ütülemeye başladım.

Ütülerken kolumdaki yanık izine baktım. Babamın bana doğum günü hediyesiydi. Ona doğum günüm olduğunu bu yüzden kitap almak istediğimi söylemiştim. O ise kumarda kaybedip sinirini benden çıkarmıştı. Kızgın ütüyü koluma deydirmişti. O günkü acısı hala dün gibi aklımdaydı. Ben acıdan bağırıp çağırdığım da ise sadece gülmüştü. İçkisini yudumlayıp pis pis sırıtarak beni izlemişti.

Daldığımı anlayıp silkelendim. Eskiyi düşünmemeye çalışmalıydım. Odaklanmam gereken yeni bir okul vardı üstelik özel okul idi. Kolejleri dizilerden biliyordum. Oraya ait gözukmüyordum belki ama orada olan çoğu kişiden akıllıydım. Ben zekâmla onlar paralarıyla okuyordu.

Birkaç birşey atıştırdıktan sonra üzerimi giyip, çantamı aldım. Evden çıkmadan koltukta sızmış olan babama baktım. İğrenç gözüküyordu. Ama o bile uyurken masumdu. Arkamı dönüp ayakkabılarımı giydim ve usulca evden çıktım. Hava güzeldi ve daha erkendi bu yüzden yürümeye karar verdim.

***

Yarım saat, kırk beş dakika kadar sonra okula varmıştım. İçimden bir ses çok fazla sorun çıkacak diyordu ama denemeye değerdi. Demir kapıdan ve güvenlikten geçmiştim okula girdiğimde ufak tefek gözler bana kaymıştı. Bende bir bulunduğum yerdeki insanlara birde kendime baktım kesinlikle buraya ait görünmüyordum. Hızlı adımlarımı müdür odası tabelasına doğru sürdürdüm.

Tıklayıp içerden onay sesi geldiğinde usulca girdim ve "Merhaba ben burs-" her okuldaki müdürler gibi kel olan müdür eliyle bir dakika işareti verdi ve önündeki çocukları sert bir dille uyarmaya başladı.

"Oğlum kaç defa söyleyeceğim size ha" dedi ve devam ettirdi. "Bu okulun kuralları var ne demek kavga çıkarmak birde birbirinize suç atıyorsunuz" karşıdaki çocuk pişkince sırıttı. Bu çocuk.. kafede etkilendiğim günlerce izlediğim hatta hoşlandığım çocuk olamazdı değil mi?

Olurdu. Ve oydu. Ben şaşkın şaşkın çocuğa bakıyordum o ise sırıtarak müdüre.

"Birde gülüyor karşımda ey Allah'ım sen sabır ver yıkılın karşımdan bir daha görmeyeceğim sizi" dedi ve olduğum yeri kapıyı gösterdi bende içeriye adımladım. Onlar kapıdan çıkarken bende müdüre yöneldim.

"Burs öğrencisiydin değil mi?" Diye sordu bir kaç saniye konuşmadan durup kafamı salladım.
"İsmin neydi?"

"Deniz. Deniz Çakır.." diye yanıtladım.

Çünkü Ölüyorum |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin