Yukarıdakı şarkıyla beraber okuyabilirsiniz..
İyi okumalar..
18. Bölüm: Kuş Yuvası
Kabus başlıyordu, yeniden..
Anahtarı çevirmeden kapı açılmıştı.
"Nerdesin lan sen!?" Babamın içki kokulu nefesiyle yüzüme karşı bağırmasıyla içeri geçmiştim.
"Nerdesin lan bu saatte sen?!" Dedi. Başımı eğdim yalan söylemezdim pek ama doğruyu söylemeli miydim?, bilmiyordum.
"Y-yürüyüşe çıkmıştım not bıraktım ya." Dedim. Notta da yürüyüşe çıkacağım yazıyordu zaten.
"Kim dedi lan sana çık diye. Bu saatte sokakta ne işin var lan senin, nerelerde sürttün söyle!" Bağırırken saçıma yapışmıştı aniden. O anki acıyla bir çığlık kaçtı ağzımdan. Tam da o sıra da içeriden bana epey yabancı bir ses geldi.
"Deniz mi geldi abi?" Amcam olsa gerek.. hapiste olan amcam. Annemin katili.. Babam cevap veremeden kapının önüne gelmişti.
"Abi ne yapıyorsun bırak kızın saçını!" Dedi sinirle ve yanımıza yanaştı. Babama göre epey gençti. Siyah gür saçları uzun boyu vardı. Babam gibi alkolik değildi. Ama anneme yaptıkları ondan nefret ettiriyordu.
"Geç sen içeri bununla uğraşacağım ben daha." Dedi sert ve otoriter çıkan sesi amcamı durdurmamıştı.
"Abi daha yeni geldim 15 yıl sonra beni kızını döverek mi karşılayacaksın?" Dedi mantıklı konuşmasıyla şaşırmıştım. Babam gibi zihniyetsiz bir insanın kardeşi nasıl böyle olurdu?
"İyi lan bu seferlik öyle olsun Deniz sende odana!" Dedi babam. En azından şimdilik kurtulmuştum ha? Babamlar içeriye geçerken bende toparlanıp odama gittim.
Üzerimi değiştirip yüzümden silinmiş olan makyajın kalıntılarını sildim. Uyumayı istesem de babamların bir isteği var mı diye sormam gerekti.
Sakince oturma odasına geçtim. Babamlar koyu bir sohbetteydi. Yani aşırı küfürlü ve ciddi bir sohbette. Babam içkisini yudumlarken benim geldiğimi fark edip yüzünü buruşturdu.
"Mel...-" diye bir fısıltı duymuştum ağzından sanki. Amcam öksürmeye başlayınca sürahiden su doldurup önüne bıraktım. İçtikten sonra "teşekkür ederim" dedi. Bu ailenin teşekkür edebildiğini bilmiyordum.
"B-bir şey içer misiniz ya da aç mısınız?" Diye sordum çekingence.
"Git çay koy lan ne soruyorsun?" Diyen babama kafa sallayıp mutfağa gittim. Demliğe su koyup kaynamasını bekledim. Sonra da çayı demledim. O sırada evde olan bisküvilerden bir tabağa koydum. Çay dolu bardakları bir tepsiye koyup oturma odasına götürdüm.
Arkamı dönüp gidiyordum ki amcamın isimimi söylemesiyle duraksadım.
"Deniz otursana iki dakika." Dedi. Ben ne yapacağımı şaşırıp babama baktığım da bana bakmadan kafa sallamıştı. Karşılarında bulunan koltuğa oturup yüzlerine döndüm.
"Ee yiğenim okul nasıl gidiyor?" Gülümsedim. Ama sinirden. Nasıl oluyorda annemin katilleri benimle böyle konuşabilecek yüzü buluyordu? Yine de cevap verdim.
"Derslerim iyi."
"Aferin bakalım ileride ne olmayı düşünüyorsun?" Aslında bunu söylemek içimden gelmiyordu.
"Bilmem. Babama sorabilirsin." Babam sinirle bana baktığında bakışlarımı ellerime indirdim.
"Abi ne olmak istiyormuş bu ufaklık?" Dedi amcam, babam içkisini yudumlayıp amcama döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Ölüyorum |
RomanceBir tokat daha... bir tokat daha... Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum. Saçlarıma asıldı. "Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu. Yere düştüm. Kalkamadım. Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...