Frezya Kokuyorsun

15.3K 469 5
                                    

Yukarıdaki şarkıyla beraber okuyabilirsiniz...

İyi okumalar...

5. Bölüm: Frezya Kokuyorsun

Gerçekler çoğu zaman kabullenemeyecek kadar acı olabiliyor. Hele ki yanlış zamanda öğrenilen gerçekler insanları çok kolay yaralıyor. Olmamamız gereken yerlerde bulunduğumuz da sonuç hep bize yönelir. Ucu bize batacak şeyleri gördüğümüzde susmayız ama ilgilendirmeyecek şeyleri görmezden gelebiliyoruz. Bazen de susmaktan başka çaresi kalmıyor insanın. İmkânı olsa bağırır, çağırır. Ama olmayınca susuyor işte. Bende buna bir örneğim.

Öğrendiklerimi hazmetmek uzun sürecekti. Kafamın içi o kadar doluydu ki. Çok düşünmekten başım ağrıyor, dönüyordu. Uyuyordum ama hiç dinlenmiyordum sanki. O adama inanmıyordum. İnanmak istemiyordum.

Uyandığımda yine yorgun ve bitkindim. Gözlerimin içi kıpkırmızı olmuştu. Dudağımın kenarı patlamış. Dayak yemiş gibi görünüyordum. Dayak yemiştim.

Hastaneye geldiğimde aldığım sırayı beklemeye başladım. Oturaklardan birine oturarak kollarımı göğsümde bağlayıp tavanı izliyordum. Hastaneye ilaç yazdırmaya ve baş ağrım için muayene olmaya gelmiştim. Tabi yaralar için iyi bir merhem güzel olurdu.

"İnek.."  Bu ses kafamın içinde falan mıydı? Ah, hayır. O buradaydı. Toprak. Ne arıyordu burada?

"Toprak.." Kafamı indirip baktığımda her zaman giydiği siyah deri ceketiyle Toprağı gördüm. Şaşkınlıkla ayağa kalktığımda yanıma gelmiş tam karşımda durmuştu.

"Ne arıyorsun burad-.. yüzüne ne oldu?" Endişeli sesine ufak bir tebessüm ettim. Sağ elini kaldırıp çenemi tuttu ve kafamı hafifçe kaldırıp yaralarıma baktı.

"İyiyim merak etme." Merak etmiyordu ki. Ya da ediyordu. Etmese bu kadar incelemezdi.

"Kim yaptı bunu?" Yanıma yaklaşıp elini biraz daha yanağıma çıkarınca irkildim. Sanki o temas ettiğinde vücudum kasılıyordu. Tanrım Toprak cidden buradaydı ve bana dokunuyordu. Tesadüf diye bir şey yok derlerdi değil mi?

"B-biri yapmadı, ben düştüm." Yer miydi? Yemezdi.

"Yalancı, kim yaptı söyle?" Ellerini nihayet çektiğinde derin bir nefes aldım. Sorması saçmaydı söyleyemezdim. Söylemezdim.

"Biri bir şey yapmadı dedim ya!" Yüksek çıkan sesimle geriledi. Kaşlarını çattı. "Sen ne yapıyorsun ki burada?" 

"Birini getirdim." Umursamaz sesiyle kaşlarımı kaldırıp indirdim. "Okula gelmeden karşılaştık rica etti bende getirdim." Odadan Gaye çıktığında bu sormak üzere olduğum sorumun cevabını almıştım. Toprak'ın açıklamasına kafa sallayıp Gaye'ye döndüm.

"Aa inekciğimiz de buradaymış. Sana ne oldu böyle tatlım? Dağılmışsın." İlgilenir gibi yapıyordu. Biliyordum ki sırf bunu Toprak burada olduğu için sormuştu.

"İyiyim, senin neyin var?" Gerçekten merak ettiğimden sormuştum. Anlaşamasak da kötü olsun istemezdim.

"Gayet iyiyim. Ufak bir çarpıntı." İmalı imalı konuşuyordu, gözlerini kısarak. Kafa salladım ve sıramın geldiğine işaret numara yandığında onlara kafamla işaret ederek muayene odasına girdim.

Doktora derdimi anlatıp ilaçları yazdırdım ve odadan çıktım. Etrafa göz gezdirdiğimde ikisi de yoklardı. Elimdeki reçeteye bakarak yürüdüm. Doktor bir şeylerden bahsetmişti ama kafamı toplayıp da dinleyememiştim. Tahlil yaptırmalısın, şu, bu, herkesin dediklerinden. Eczaneye doğru yürüdüğüm de Toprak ve Gaye arabaya biniyorlardı. Toprak kullanıyordu arabayı yani ehliyeti olmalıydı. Zaten bizden büyük olduklarını biliyordum. Araba çalışıp yanıma doğru geldiğinde yavaşladı. Gaye'nin camı açıldı.

Çünkü Ölüyorum |Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin