Yukarıdaki şarkıyla beraber okuyabilirsiniz...
İyi okumalar..
7. Bölüm: Yürüdüm
Gözümü dayanılmaz bir baş ağrısıyla araladım. Sabah olmuştu. Yani kalkmam gerekiyordu. İştahım çok olmadığından halsizdim, zorlukla kalktım. Yataktan kalkmamla düşmem bir olmuştu. Sanırım aniden kalktığım için başım dönmüştü. Yerden kalkıp doğruldum bu sırada kapı açıldı.
"Dün gece nerdeydin kız?" Eyvah! Halam dün geceyi fark etmiş. Kahretsin babama söylemiş miydi? Söyleseydi yaşıyor olur muydun Deniz?
"Sana diyorum aloo?" Kafama vurduğunda yüzüne bakıp konuştum.
"Dışarıya hava almaya çıkmıştım hala mahalledeydim yani." Yer miydi? Yerdi.
"Tabi ananın doğum günüydü duramazsın evde ağlak zırlak şey." İğrenerek bakıyordu bana. Annem yüzündendi. Kahvaltıya çağırıp odadan çıktığında okul eteğimi ve gömleğimi giydim. Çorabı ve kravatımı da taktım. Ve mutfağa doğru yürüdüm.
Babam da sofrada yemek yiyordu. Ona göz ucuyla baktığımda o da bana bakıyordu.
"O eteğini indir lan orosbu mu olacan başımıza?" Sinirle gözlerimi kapatıp açtım. Etek dizimin hizasındaydı. Elimle daha da çekiştirdim ama pek bir faydası olmadı. Zaten okul da çorap giyen nadir insanlardandım. Hatta okulda eteği en uzun kişi bile olabilirdim.
Artık babamın küfürleri umrumda olmuyordu. Çünkü biliyordum o dedi diye öyle olmayacaktım ya. Alelacele bişeyler atıştırıp okul yolunu tuttum.
***
Otobüse binmeme gerek bile kalmamıştı hemen gelmiştim. Güvenlikten geçip sınıfa doğru yürüdüm.
Sınıfa girdiğimde bir kaç dedikoducu göz beni bulmuştu. Hala yüzümde ki yara izleri geçmemişti çünkü. Herkes farklı bir şekilde dillendiriyordu bunu biliyordum.
Sırama geçtiğimde yanıma yaklaşan yüzle şaşırmıştım. Bu Mert'ti.
"Sarı senin bu yüzünün gözünün hali ne Allah aşkına hayır anlamadım yatakta bu kadar mı kötüsün?" Dediği şeyle kaşlarım anında çatılmıştı. Sınıftan gülme sesleri geliyordu elbette.
"Ne saçmalıyorsun?" Sinirle Mert'e baktım.
"Bişey demiyorum sarı ama yürüyüşünden belli bazı şeyler de kötü olduğun ben anlarım." Dedi ve göz kırpıp yanımdan uzaklaştı. Yürüyüşümde bir problem yoktu benim. Eminim ki onun tek anladığı şey yataktı. O ve onun gibilerden nefret ediyordum.
Sınıfta hakkımda konuşuyorlardı. Gözüm Toprağın olduğu tarafa kaydığında önünde Gaye ona hararetle bir şeyler anlatıyordu o ise dinliyormuş gibi yapıyordu. İstemsizce gülümsedim ve sonra kendime gelip test kitaplarımı çıkardım. Dersimiz boştu ve bende bunu değerlendirme taraftarıydım.
Matematiğim iyiydi ama kendilerini pek sevmezdim. Yine de ihtiyacım vardı elbet. Artık üniversite sınavına çalışmaya başlamak istiyordum. Başarılı olmak zorundaydım. Başka çarem yoktu.
Önümdeki soruları yarım saate bitirdiğimde zil çalmıştı. Kontrolü gelince yaparım diyerek kantine gittim. Bir kahve aldım. Tekrardan sınıftan içeriye girdiğimde başım dönmüştü. Elimdeki kahveyi rastgele bir sıraya bırakıp yere çöktüm. Kimsenin umrunda da değildim.
"Neyin var yine senin?" Toprak arkamdan birden konuşunca sıçradım.
"Korkak, neyin var?" Sorusunu yinelerken eğilmiş gözlerime bakıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Ölüyorum |
RomanceBir tokat daha... bir tokat daha... Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum. Saçlarıma asıldı. "Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu. Yere düştüm. Kalkamadım. Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...