Yukarıdaki şarkıyla beraber okuyabilirsiniz..
İyi okumalar..
34. Bölüm: Evlilik Teklifi
••••••
Sinan
Haftalardır Deniz'in hastane işlemleriyle uğraşıp duruyorduk. Birileri bana bundan bir kaç yıl önce kayıp kız kardeşini bulacaksın sonra o amansız bir hastalığa yakalanacak ve onu yalnız bırakmayı aklından bile geçirme deseydi. Muhtemelen o kişiyi iyi bir pataklardım ama gerçekti işte. Her şey bir anda olup bitivermişti. Annemin yokluğuna alıştığım da annem gelmişti. Gül'ün hastalığıyla mücadele ederken Deniz'in lanet hastalığı ortaya çıkmıştı.
Her günüm.. her günüm sanki ızdırap içindeydi Bir yandan Gül'ün fizik tedavisi kötü giderken diğer yandan Deniz'in günden güne güçsüzleşen bedenini görmek ızdıraptı.
İki sene evvel bir ilişkiden ayrılmış bir daha da asla aşık olamamıştım. Olmakta istemiyordum sırası değildi. Fakat unutabilmiş miydim? Derin'i asla unutamazdım.
Kardeşim dün doktordan en yakın zaman da kemoterapi tedavisi görmek zorunda olduğunu öğrenip yıkılmıştı. Evden, odasından çıkmıyordu. Toprak.. her yeri yıkıyordu. Eline ne geçse paramparça ediyordu. Öfkeliydi. Babasına.. annesine bunu yapanlara, Deniz'in hastalığına her şeye öfkeliydi. Haklıydı. Kimse sesini çıkartamazdı ki.
Herkes neşesizdi. Ahmet ve Mert artık şaka yapmıyor insanlarla dalga geçmiyorlardı. Melek ve Semih üzgündüler. Hatta haftalardır Meleğin güldüğünü bile görmedim. Arkadaşının başına gelenler onu da epey yıpratmıştı.
Annem günden güne yıkılıyordu. Belli etmemeye çalışarak daha da yıkılıyordu. Evlatlarını geç bulmuşken kaybetme düşüncesi onu yiyip bitiriyordu.
Ben.. ben gerçekten yok gibiydim. Vardım olabileceğim kadar yanındaydım Deniz'in ama yoktum işte. Ondan başka hiç bir şeye zaman ayırmıyordum. Ayıramazdım ki o benim için her şey den önemliydi.
Onun iyileşeceğine emindim. Sadece.. ona zarar gelmesini hiç istemiyordum. Ben kardeş acısıyla da yaşayamazdım.
Deniz'in ilaçlarını almak için karşıdan karşıya geçtiğim sıra da bana tanıdık gelen bir koku.. asla unutamadığım bu koku ciğerlerime öyle bir işlemişti ki yıllar önce. Şimdi soluduğum da çölde su bulmuş gibi hissetmiştim. Bu bir benzerlik miydi? Karaoke gecesi gördüğüm yüze de kendimce hayal demiştim. Önümden öylece geçen turuncu saçlı alımlı bir genç kız benden önce karşıya vardı hızlıydı. Adimlarına yetişilmesi güçtü. Acelesi olabilirdi ya da 'ben her zaman hızlı yürürüm' diyen Derin miydi? Önce kokusu gelmişti bana. Emindim bu oydu. Karşıya ulaştığımda iki yıldır görmediğim güzel yüzünü sanki anlamış gibi bana çevirdi. Bnei fark etmişti. Üzerinde uzun bej renginden kaşe montu altında dizlerine kadar gelen bir etek ve bacaklarının küçük bir kısmını açıkta bırakan çizmeler. Gözlerinin renginde güzel küpeler ve sırf saçlarına değiyor diye kıskanılabilecek beresi.. çok güzelleşmişti.
Adımlarımız durdu. Ve biz o anda arabalar için yeşil ışık yanarken öylece durup birbirimizle bakıştık. Yılların acısı belki de şu dakikalarda çıkıyordu.
Konuşmadı sessizdi. Yürümeye başladık. Yan yana. Yana yana yürüdük. Çok şaşkındım, dilim tutulmuştu biri bana adın ne bile dese duraksamadan asla cevap veremezdim. Acaba hala seviyor muydu beni? Çok güzelleşmiş. Acaba yeni bir sevgilisi var mıydı? Sahi hayatında neler olmuştu. Çünkü o gittikten sonra benim hayatım hep değişmişti de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çünkü Ölüyorum |
Roman d'amourBir tokat daha... bir tokat daha... Artık biliyordum. Neden olduğunu biliyordum. Saçlarıma asıldı. "Kokun bile aynı lan" onun da canı yanıyordu. Yere düştüm. Kalkamadım. Tekmeledi. Karnımda tıpkı bıçak saplanıyormuşcasına bir ağrı.. Çok canımı yak...