8.BÖLÜM

150 27 3
                                    

~KAPI~

   Zar zor kapıyı açmıştık ama hiç beklemediğimiz bir manzara çıkmıştı burası bir ucumdu diğer uçuruma doğru köprü vardı ve bir tane daha ev vardı. Uçurumun altında ise deniz vardı. Hepimiz şok olmuş şekilde uçurma bakıyorduk. Höpörlordon bir ses geldi.
"Evet çocuklar buldunuz çok yakında diğer eve geciceksiniz"
"Lan ben sana göstercem sen dur şerefsiz"
"Sakin ol oğuz boşver onu burdan nasıl geçircez köprüye bastığımız az kırılır"
"Nil doğru söylüyo bir çözüm bulmamız lazım"
Hemen kapıyı kapatıp salona geçtik.

  "Napıcaz şimdi eve geçmek falan diyo bu oraya adımımızı atarsak ölürüz"
Bulut hemen bizi sakinleştirdi;
"O eve giderken herkez tek tek gidicek adımlarımızı dikkatli bir şekilde alıcaz çok dikkat etmemiz lazım"
Hepimiz yine planı kabul ettik. Kabul etmekten başka bir seçeneğimiz yoktuda zaten belki orda bir çıkış olurdu.

  Burda oturmuş hala bekliyorduk hiç birimiz konuşmuyordu höpörlordon bir ses de gelmemişti. Hiç bisey yoktu artık burdan çıkmak istiyordum. Hani insan çıkmaza girdiğini bilir ama asla kabul etmez ve arkasını dönüp kalabalık yola çıkar malesef bizim arkamızı dönüp gidebileceğimiz bir kalabalık sokağımız yoktu.  Nereye gidersek gidelim bizim icin çıkmaz sokaktı.

  Artık dayancak gücümüz kalmamıştı. Heryerimiz kir pas içindeydi. Hepimiz mahvolmuştuk. Açelya ağlayarak.
"Acaba annem ve babam napıyordur?"
"Onlarda mahvolmuştur kesin" dedikten sonra Umut konuşmaya başladı;
"Biliyorum kızıyorsunuz ama hepsi benim suçum Açelyaya inanmalıydik ama biz naptık inanmadik"
Hepimizin içinde pişmanlık vardı sürekli "buraya gelmemeliydik"diyorduk ama her seferinde ayakta kalıyorduk. Aramızda en güçsüz düşen Açelyaydı nerdeyse hergün ağlıyordu ama biliyordu ki bu bir çözüm değildi.

  Hepimiz oturmuş sohbet ediyorduk. Yoksa burda vakit geçmiyordu. Umut pişman bir sekilde;
"Buraya gelmeden önce babamla kavga etmiştik ve özür dilememiştim ama keşke dileseydim belki öyle bir şansım olmaz bile"
"Hayır umut saçmalama burdan çıkıp gidicez"
"Açelya senden de özür diliyorum"
"Neden?"
"O gün cafede sana acılı pizza vermistim"
"Haaa O mu ben unuttum onu ya"
Diyip Umutta sarıldı.
Hepimiz piskoloji açısındanda fizik açısındanda güçsüz düşmüştük.

  Birer sandiviç yiyip hepimiz uyumaya karar verdik. Kafamı duvara koydum ama uyuyamıyordum artık sıcacık yatağımda uyumak istiyordum. Kafamı kaldırdığımda oğuzun da uyumadığını gördüm. Sorma kafasını kaldırıp
"sende mi uyuyamadın?"
"Evet"
"Canın sıkkın gibi konuşmak istermisin "
"Aslında olur"
"Yukarı çıkalım diğerleri uyusun"
"Tamam" diyip hemen yukarı çıktık.
"Nil anlat hadi dinliyorum"
"Sanırım duygusalım annemi babamı çok özledim burası beni artık çok ürkütüyo:
"Çıkıçaz Nil sana söz veriyorum"
"Ama nasıl çıkıçaz hiç bişey yok"
"Bir şarkıda şöyle diyor; yok olmaktayım belkide biz yok oluyoruz dur"
Sonra her yeri sesizlik kapladı.

  Oğuzun dediği gibi belkide biz yok oluyorduk. Burdan çıkıçaz mı çıkamıycaz mı bilmiyordum ama yaşamın olduğu her yerde Umut vardır.

  Oğuzla hâlâ burda oturuyorduk. Sonra birden konuşmaya başladı;
"Het yeri vam yapmışlar keşke tavanıda yapsalardı yıldızlar belki bize yol gösterirdi"
"Yıldızlar bize her zaman yol göstercek oğuz"
Sonra birden Umut koşturarak tuvalette gitti.
Hemen kapıyı çaldım;
"Umut iyimisin Noldu?"
"Midem Çok kötü 5 daka müsade edin geliyorum"

  Umut tuvalleten midesini tutarak çıktı. Hemen yanına gittik;
"Umut noldu"
"Bilmiyorum zehirledim galiba"
"Neyden zehirledin "
"Bilmiyorum"
Umutu hemen aşağı indirdik ve merdiven basamkalrindan birine otutturduk. Hepimiz UUmutun başına toplanmıştık.
"Sanırım ayrandan zehirlendim"
"Nasıl abi ayranı nerden buldun"
"Kapının oraya bırakmışlardı bende içtim"
Rüzgâr sinirle;
"Oğlum sen manyakmisin niye iciyorsun ki"
"Abi ne bilim bozuk oldugunu"
Bulut şaşkın bir şekilde;
"Tarihine de mi bakmadın"
"Hayır aklıma gelmedi"
"Yok yok bu çocuk deli"
Hemen konuşmaya başladım;
"Tamam neyse ne tartışmayın"

  Umut biraz daha iyidi herkez bir köşeye çekilmişti. Sorna höpörlerden ses geldi;
"Evet çocuklar artık karşı eve gitmenin zamanı geldi"
Hepimiz tek kelime bile etmeden karşı eve gitmek için yola çıkmıştık. Bulut tekrar konuşma yaptı;
"Tek tek gidicez lütfen bastığıniz yerlere dikkat edin lütfen ölmeyelim "
Hepimiz sıraya girmiştik. Önce Rüzgar gitti sonra Umut gitti. Sıra Buluttaydı ilk adımını dikkatlice attı. Nerdeyse varmak üzereydi sonra bir adım attı ve tahta kırıldı ve köprüyle birlikte bulut aşağı doğru düştü. Bulut köprüyü tutuyordu köprünün yarısı burda yarısı ise diğer tarafa kalmıştı Bulut ise köprünün bir tahtasıni tutmuş kurtulmayı bekliyordu.

DOLUNAY GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin