16.BÖLÜM

103 21 0
                                    

~PENCERE~

   Bugün 13.günümuzdu burda hala gece mi gündüz mü bilmiyorduk. Biz her gün burda karanlıkta oturuyorduk günler bitmiyordu kimse uyumuyordu çünkü biliyorduk ki başımıza mutlaka bir şey gelirdi.

   Umut düne göre daha iyidi zor olsada ayağının üzerine basabiliyordu hiç birimiz başından ayrılmamıştık.
"Siz hala burdamisiniz ya bir açılın valla daraldım"
Oğuz Umutun kafasına vurarak;
"Sana iyilikte yaramıyo beklesek niye bekledin, beklemesek niye beklemediniz ya ölürsem dersin"
"Evet haklısın"
Açelya hemen Umutla dalga geçmeye basladi
"Bana borçlusun hemde can borcu"
"Naptın ki ya sadece elimi omzuna koydum"
"Olsun seni orda bırakabilirdim"
"Yazıklar olsun çıkarcılık yapma bir kerede"
Açelya gülümseyip yanına oturdu.

   Bir köşeye geçip onları izliyordum hepimiz yüzü gülüyordu ama içimiz ağlıyrodu kimse kimsenin içini bilemezdi. Artık eskisi kadar gülmiycektik eskisi kadar mutlu olmıycaktık bizim ruhumuzu aldılar götürdüler belkide biz burda büyüdük acı çeker büyüdük.
Başımıza bunlar gelmese belkide biz küçük kalıcaktik acı bizi büyüttü, birbirimize sığınmak bizi büyüttü.

   Hepimiz bir köşelerde oturuyorduk Umut uyuyordu Açelya ise oturduğu yerde uyuyakaldi. Hepimiz çok yorgunduk nerdeyse hiç uyumuyorduk burda korkarken birde aile özlemi çekiyorduk.
Birden yanıma oğuz geldi;
"Iyimisin?"
"Bilmem iyimiyim"
"Hayır sadece yalan söylüyorsun"
"Evet çok kötüyüm"
"Hiç birimiz iyi değiliz kötü olman normal"
"Oğuz burdan çıktıktan sorna eskisi gibi olmıycaz, eskisi gibi gülmıycez biliyorsun demi?"
"Biliyorum ama elimden ne geliyorsa yapıcam seni güldürmek icin çünkü sen güldüğün zaman benim ruhum temizleniyo"
Oğuz'a gülümsedim ve ona sarıldım;
"Sen çok güçlüsün oğuz"
"Biliyorum"
"Hemen de ego yapıyorsun"
"Her zaman"
Sohbet ederken gözlerimin kapandığını hissediyordum kafam oğuzun omzuna düşüyordu.

   Gözlerimi açtığımda herkez hala uyaniktı.
"Oğuz sen neden uyumadın?"
"Uyuyamam"
"Neden?"
"Korumam gereken bir ailem var"
Oğuza gülümseyip ayağa kalktım.
"Nere gidiyorsun?"
"Lavboya gidicem elimi yüzümü yıkamam lazım çok çirkinleştim"
"Sen her zaman güzelsin"
"Teşekkür ederim" diyip hemen lavboya girdim çok utanmıştım.
Hemen elimi yüzümü yıkayıp aşağı inmek için yürüdüm ama duvarın bir köşesinden ışık vardı hemen yaklaştım ve duvar kağıdını kaldirdim ve buranın bir pencere olduğunu gördüm. Hemen diğerlerine seslendim;
"Burda pencere var!"
Umut alaycı bir tavırla;
"Ne penceresi Nil halisülasyon görüyorsundur sen"
"Ne halisülasyonu ciddiyim"
Hepsi yukarı çıktı ve pencereyi gördüklerinde onlarda şoka girdi.

   Hepimiz pençereyi gördükten sorna düşünmeye başladık umut aşağıdan bağırdı;
"Ya banada söyleyin ben gelemiyorum oraya"
"Sus bir umut gelicez birazdan"
"Tamam be sakat bir insanım ben saygılı olmalısınız"
Umuttu duymazdan gelerek düşünmeye başladık ama hiç bir şey gelmiyordu.

   Hepimiz birlikte aşağı indik pencerenin ardında orman vardı üst kat olduğu icin biraz yüksekti atlıyçağımızdan emin değildik. Bulut hemen bir plan söyledi;
"Siz bu eve iple geçmiştiniz pencereden de iple aşağı inebiliriz"
"Evet ama Umuttun bileği burkuldu onun iyileşmesini beklememiz lazim"
"Ben yürürüm ya yarına daha iyi olur"
"Emin misin?"
"Değilim"
"Duruma gore hareket edicez o zaman şimdi uyuyalım dinlenelim"

   Herkez bir köşede uyurken ben uyuyamamıştım içimde bir korku vardı burdan kurtlucaktık belki ama belkide kurtulamıycaktik biz ne zaman umutlansak bir şey oluyordu.

   En azından bir pencere bulmuştuk yani burdan kurtulamasak bile gökyüzünü görüyorduk.
Hepimiz artık bitmesini istiyorduk buraya 6 kişi gelmiştik 6 kişi çıkmak istiyorduk ama bazen her istediğimiz olmuyordu ama biz burdan kurtlucaktık.

DOLUNAY GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin