25.BÖLÜM

74 15 0
                                    

~BİR ARADA OLMAK~

   Bazı anlar vardır, gerçek mı hayal mı ayırt edemessin. Ben şuan bir hayalin icindemiydim yoksa gerçekmiydi ayırt edemiyordum. Benim için zaman durmuştu hatta dünya bile durmuştu çünkü karşımda o vardı.

   Rüzgarla kulübeden çıkıp eve gelmiştik ve evde oğuz vardı. Bulut Oğuza dönüp;
"Sonunda geldin be kardeşim"
"Geldim kardeşim geldim"
Hepsiyle sarıldıktan sonra bana döndü tam bir şey diyecektim ki;
"Bir şey deme" diyip bana sarıldı bende ona sarıldım.

   Hep birlikte oturmuş oğuz'u dinliyorduk aslında biz soruyorduk o cevaplıyordu.
"Nasıl kurtuldun ordan"
"Içimde kötü bir his vardı bende sizin başınıza bir şey geldi diye endişelendim bir şekilde kurtuldum"
"Nil için geldim demiyorda sizin icin geldim diyor"
"Umut ağzının ortasına çarparım"
"Tamam abi bir şey demedim"
Yine hep birlikteydik hep olduğu gibi her zaman olacağı gibi

   Oğuz kaldığı yerde hiç bir şey yememiş ve bütün paketli yiyecekleri buraya getirmişti. Hepimiz yere çember kurmuş yemeklerimizi yiyorduk. Hep huzursuzduk ama ilk defa kendimi bu kadar huzurlu hissediyordum.

   Yemeklerimizi yedikte sonra herkez bir yere geçti. Bazımız uyuyordu bazımız ise uyumaya çalışıyordu. Hep huzursuzluktan uyuyamıyordum şimdi ise mutluluktan uyuyamıyordum.

   Herkez uyuduktan sorna Oğuzla kapının önüne çıkmıştık.
"Iyiki geldin Oğuz"
"Artık gelmem gerektiğini anladım ve geldim"
"Bir daha girme sahi nasıl birden ortadan kayboldun"
"Beni tehtit ettiler"
"Nasıl yani?"
"Seni öldürmekten bahsettiler"
"Ne?"
"Neyse ne ya boşver kapatalim konuyu"
"Tamam" diyip cebimden kolyeyi çıkardım;
"Bunu seni tutuklari yerden buldum"
"Nasıl buldun orayı?"
"Bilmiyorum, tesadüfen buldum"
"Teşekkür ederim içeri girelimmj artık hava soğuk"
"Olur ama girmeden önce bir şey demem lazım"
"Tabiki, dinliyorum"
"O gün kaybolduğun gün sana cevap vermemiştim noldu bilmiyorum bir an dilim tutuldu heyecandan sanırım özür dilerim"
"Hayır Nil ozur dilenicek bir şey yok hadi hasta olucaksin"
Diyip tam içeri giriyordu ki;
"Oğuz, bende seni seviyorum"

   Oğuz'la konuşmamızın üstünden sadece 30 dakka geçmişti. Birden ağzımdan çıkmıştı ama kendimi hafiflemiş hissediyordum. Oğuz uyuyordu. Birden Açelya yanıma geldi;
"Açelya?"
"Ne konuştunuz? Söyledin mi sevdiğini?"
"Söyledim ama çok utanıyorum"
"Utanılcak bir şey yok Nil zaten bekledigim bir şeydi"
"Yaa Açelya utandırma beni"
"Tamam tamam" diyip yerine geçti.

   Oğuz geri dönmüştü içimdeki yıldız tekrardan parlamaya başlamıştı. Berbat giden hayatımızda güzel bir şey olmuştu sonunda.

   Gözlerimi açtığımda herkez uyuyordu elimizde biraz yiyecek vardı bir kaç paket bisküvi vardı onlar bize yeterdi.
Herkezi uyandırdım;
"Hadi kalkın artık"
Hepsi kalktıktan sorna Umut konuşmaya başladı;
"Valla gurubun annesisin sensiz hiç bir şey yapamıyoruz"
"Iyiki varım o zaman"
Hepsi birlikte;
"İyiki varsın"
Hepsine gülümseyip bisküvi paketlerini açtım.

   Artık bu evden gitmenin vakti gelmişti. Evden çanta bulmuştum bir kaç paket yiyecek aldim şişelere su doldurdum.
"Her şey hazır"
"Bizde hazırız umut ayağın iyimi?"
"Daha iyi yürüyebilirim"
"Tamam bir problem yok o zaman veda edelim bu eve"

   Eve son bir kez defa bakıp içimden;
"Güle güle ev bizi koruduğun icin çok teşekkür ederiz" diyip evden çıktım son kez kapısını açtım ve son kez kapısını kapattım.

   Evden çıkıp ormana doğru yürüdük içimde hala bir umut vardı. Umudum tükense bile bir arada olduğumuz icin umut bulurdum. 
Hep birlikte yürüyorduk Bulut birden;
"Yürüdüğümüz yerlerden yürüyoruz, her sey bir oyun bizim ordan çıkmamız bir oyun ormadan çıkmak icin bir yol ve bir kapı olması lazim"
Oğuz şaşırmış bir şekilde;
"Nasıl bir oyun ne diyosunuz siz?"
"Sen kaybolduğun gün bir şey fark ettim, evin arkasında mezarlık vardı yürüdüğümüz bütün yollar yine aynı yere geliyordu."
"O zaman bizde önce yolu daha sonra kapıyı bulucaz"
Hepimiz kafa sallayıp yolumuza devam ettik.

   Hava kararmak üzereydi biz hala yoldaydık bugün yine ormanda uyucaktik ev çok uzakta kalmıştı. Üstümuz hep çamur olmuştu sıcak bir duş almak istiyordum artık evime dönmek istiyorum.

"Artık yürüyemeyiz çok yorulduk biraz dinlenelim daha sonra devam ederiz"
"Aynen daha fazla yürüyemiycegim"
Hep birlikte bir köşeye geçtik hiç kimseden ses çıkmıyordu kafamı bir ağaca yasladık ve gözlerimi kapattım.

   Gözlerimi açtığımda hava aydınlık değildi sanırım sabah saag 4-5 gibiydi diğerleri uyuyordu. Hepsini tek tek uyandırdım.
Hepimiz ayıldıktan sonra yürümeye devam ettik.

   Yürümeye devam ettikçe içimdeki umut daha fazla oluyordu. Bu sefer bulucaktık bu sefer başarıcaktik.

DOLUNAY GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin