20.BÖLÜM

79 17 0
                                    

~SESE DOĞRU~

   Hayat bana her şeyi göstermişti "daha başıma ne gelebilirki" dediğim günler oldu şimdi acının en büyüğünü yaşıyordum Oğuz ortalarda yoktu her yere bakmıştık ama bulamamıştık hayatımda hiç bu kadar korkmamıştım.

   Hepimiz hala bulduğumuz kulübede oturuyorduk 6 kişi değildik 5 kişiydik kurtulcaz derken yine başımıza bir şey gelmişti herşey ne zaman normale dönecekti
"Yok hiç bir yerde yok sanki kuş oldup uçtu"
Diyerek girdi içeri Bulut herkez heryerde onu arıyordu her seferinde hayal kırıklığına uğruyorduk.

   Kendimi çıkmaz sokağın içinde gibi hissediyordum çok çağresizdim hayatım en kötüsüde ne biliyormusunuz?
Yılarca birini sevipte kendine itiraf edememek  ben yılarca oğuz'u sevmişim ama kendime söylememiştim en acısıda bu.

"Kafayı yiycem nerdeyse altı saat oldu hala bir haber yok"
Dedim sinirle artık beklemek bile zor geliyordu. Açelya yanıma gelip;
"Nil senin güçlü olman lazım oğuz tekrar buraya döndüğünde seni iyi görmeli, ben oğuz'u tanıyorsam senin icin buraya gelicek seni bırakmiycak"
"Umarım Açi umarım"

   Beklemekten başka çagremem yoktu altı saat bana bit ömür gibi gelmisti. Sevdiğin kişinin iyi olup, olmadığını bilmemek çok acı bir şeydi ilk defa bu kadar canım acıyordu.

   Kapının önünde otururken yanima Umut geldi;
"Nil ama yeter artık sanki oğuz'u tanımıyorsun o orda herkezi yerle bir etmistir hele o bakışlarından bir tane attimi herkez bayılir"
"Umut sadece onun bakışlarından sen korkuyorsun"
"Tühh olmadı, neyse şaka bir yana ama seni ilk defa böyle görüyorum seni hiç bu kadar şey görmemiştim"
"Ney?"
"Şey ya çağresiz"
"Biliyormusun? Bende kendimi bu kadar çağresiz hissetmemiştim"
Umut sadece bana bakmakla yetindi burdaki herkez benim ne kadar çağresiz olduğumu biliyordu zaten.

   Herşey bir anda gelişmişti bir anda neler olmuştu böyle yavaş yavaş çıktık hızla düştük hiç böyle olucağını tahmin etmezdim kimse edemezdi. Herkez benim gülmem icin elinden geleni yapıyordu ama o yanımda değilken ben gülemezdim.

   Hepimiz içeride oturuyorduk hava soğumuştu birden ayağa kalktım;
"Ben oğuz'u bulmaya gidiyorum hava buz gibi hasta olur o hemen"
Hepsi yanıma geldi Rüzgar konuşmaya basladı;
"Hayır Nil gidemessin o güvende"
"Nerden biliyorsun? Gördün mu siz onu tanımıyorsunuz o hasta olur hemen" hıçkıra hıçkıra ağlıyordum sanki ağladıkça içim boşalıyordu göz yaşlarımla birlikte acimda gidiyordu.
"Evet bilmiyoruz Allah kahretsin ki bilmiyoruz iyi mi değil mi hiç bir şey bilmiyoruz"
Ben dizlerimin üstüne çökmüş ağlıyordum Rüzgar ise elini duvara vuruyordu.

   Hepimiz yerde oturuyorduk gözlerim ağlamaktan şişmişti içimden hala ağlamak geliyordu.
"Bir gün hava böyleydi çok soğuktu sınamaya gidicektik sınamaya giderken hemen hapşırmaya başladı"
Dolu gözlerimle anlatmaya başladım;
"Birde hala ayakta kalmaya çalışıyordu iyim diyip yalan söylüyordu"
Sonra Bulut konuşmaya başladı;
"Oğuz güçlüdür hasta olsa bile hemen atlatır aramızda en güçlü o sert ama yumuşacık bir kalbi var"
Sonra Rüzgâr konuşmaya başladı;
"Bir gün annem ve babamla kavga ettim çıktım evden ama nereye gidicem bilmiyorum tabi havada yağmurlu parada yok yanimda oğuzgilin evin önünden geçiyordum görmüş beni hemen içeri davet etti giysilerinden verdi"
Sonra Açelya anlatmaya başladı;
"Okula geç kalmıştım para da almadım yanıma kahvaltıda yapmadım çok acıkmıştım bana para vermişti"
Sonra Umut konuşmaya başladı;
"Okuldan eve gidiyordum bir kız gördüm yanına gittim kızın sevgilisi varmış yanıma geldi bana yumruk atıcaktı oğuz kurtarmıştı beni"

   Oğuzun hepimize bir iyiliği olmuştu oğuz serti ama sevdiklerini incitmemek icin elinde geleni yapardı.
Hepimiz içeride oturmaya devam ederken dışardan ses geldi. Kimse kıpırdamadı onları umursamadan ayağa kalktım Bulut kolumu tutu;
"Nereye?"
"Dışarı hava alicam"
Diyip hemen çıktim bir kere daha ses geldi ağaçların arasından geliyordu hemen ağaçlara doğru yürüdüm bir şey yoktu tam bir adım daha atıcakken Bulut seslendi;
"Nil nereye gidiyorsun?"
"Sese dogru"
"Ne sesi"
"Bilmiyorum bakamaya gidiyorum işte" diyip yürümeye devam ettim
"Dur benimde bekle"
Bulutta arkamdan geldi sesin geldiği yöne geldim eve çok yakındı. Ağaçların arasına baktım ve;
"Tavşanmiş ağaca takılmış"
Hemen tavşanı ağaçtan kurtarıp eve dogru yürüduk.

"Nerdeydiniz?"
"Ses geldi dışardan ona baktık"
"Neymiş peki?"
"Tavşan ağaca takılmış sanırım dal felan düştü zaten eve yakındı"
"Anldim hadi sandiviç felan yiycez sende ye biraz"
"Aç değilim"
"Nil Oğuz icin"
Kafami sallayıp diğerlerinin yanına geçtim oğuz icin ayakta kalmam lazımdı.

   Biraz sandiviç yedikten sorna koltuğa oturudum artık dayancak gücüm kalmamıştı. İçimden bağırmak geliyordu ama oğuz icin ayakta kalmam gerekiyor. Ben oğuz icin güçlü olucaktım.
  

DOLUNAY GECESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin