18. Bölüm👅

378 28 3
                                    

5.93k kankime armağan ediyorum bu bölümü💜
Hadi kaçtım ben👣

İlk dersi geride bırakırken, bütün ders boyunca üstümde gezinen gözlerden tenefüs ziliyle kurtulmuştum.

Böyle ilk defa insan görüyormuş gibi bakıp durdular. Dışarı çıkıp biraz hava alayım dedim. Ardından Selin geldi yanıma.

"İlk günden yabancılık çekmeni istemem sana okulu gezdireyim gel."

"E peki madem"dedim uzatmadan.

Bayağı büyük bir okuldu. Ve her merdiven dibi babasının parasıyla hava atan tiplerle doluydu.

Kütüphanesi ve spor salonu hoşuma gitti en çok. Kütüphanesi bayağı havadardı ve spor salonu bizimkinden beş kat daha büyük olmakla beraber topluydu. Toplar sağa sola savrulmamıştı.

Spor salonu deyince aklıma beden dersinde Ayaz yüzünden yediğim ceza geldi.
Bir an o cezayı burda almanın mümkün olmayacağını düşünerek derin bir oh çektim.

Ardından omzumda bir el hisettim. Arkamı döndüm.

Ne? Tunç?

Paralel evren?

Suratım nasıl bir hâl aldıysa çocuk bir iki adım gerileyip konuştu.

"Sera Çetin sen misin?
"Benim."

Bir an sen de Tunç musun diye sormamak için zor tuttum kendimi. Çok benziyordu öyle böyle değil.

"İsmin anons edildi, müdür odasına çağırıyor."

Selin lafa karıştı.

"Ah tabi ya, burdan anonslar duyulmaz."

Çocuk gitmişti. Selin de bana müdürün odasına kadar eşlik etti.

İçeri girdim.

Müdür koltuğunda bir tane kadın oturuyordu. Bir de adam vardı.

Kadın okulun müdürü, adam da sahibiymiş öyle tanıttılar kendilerini. Sonra bildiğimiz şeyler. İşte hoşgeldin falanlar filanlar, notlarımdan konu açıldı. Her türlü imkanı sağlayacaklarını söylediler. Bu imkanlardan biri de okulun 200 metre ötesindeki yurtta barınma imkanıydı. Şimdilik ihtiyacım olmadığını düşündüm.

Sonra müdüre telefon geldi o telefonla konuşurken adamın baktığını hisettim. Ben de ona baktım. Anlamsızca rahatsız etmişti bu adam beni. Sonra gülümsedi okulu nasıl bulduğumu sordu.

Google de arattım diye saçmalamak istedim.
Yapmadım, daha ilk günden gerek yok yani.

"Paradan sakınmamış her yeri at koşturacak büyüklükte yapmışsınız." dedim.

Harbiden dedim anasini satim.

Adam sert sert baktı.

Öyleydi. Ama üslup önemli tabi at falan deyince hoşuna gitmedi herhalde.

Ben biraz utanarak kafamı odanın içinde gezdirdim. Sonra adam bir kahkaha patlattı.

"Anlaşılan seviyorsun atları. Ben de severim."

Adam tam bir şeyler daha söylecekti ki müdür telefonu kapatıp. "Kusura bakmayın yemekhaneyle ilgili bir takım sorunlar" falan diye adama durumu izah etti.

O sırada ben hâla neden buradayım diye odadaki varlığımı sorguluyordum.

"Ah kızım seni de beklettim." Deyip çekmeceden çıkardığı kartı uzattı.

Yemekhane kartıydı.

"Yurt için de fikrini değiştirirsen bana iletmen yeterli." dedi.

Teşekkür edip, odadan çıktım.

Selin de gitmişti galiba. Ruhum daraldı bir an. Çıkış kapısına gidip, bahçede biraz yürüdüm. Sonra titreyen telefonu cebimden çıkarıp gelen mesaja baktım.

Zeyno: Bugün yoklamada herkes senin adın geçince 'burda' dedi.

Bir mesajla bu kadar uzun süre bakışmamıştım daha önce. Duygulandırdı beni.
Kafam.
Kafam koptu galiba az önce.
Telefon da elimden düştü. Kulağımda filmlerdeki o kulak çınlaması...

...

Gözümü hafif açıyorum, ama kafamı hissetmiyorum. Etrafımda sağlık ekipleri.

Sonra tanıdık bir silüet, yüzü neden bu kadar yakın?

Sonra bir şeyler diyor.

"İyi misin?"

KRONİK PSİKOPAT (dewamke:)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin